Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Niyet iyi sonuç şimdiden hüsran

Niyet iyi sonuç şimdiden hüsran

Hükümet piyasaların ateşini düşürmek için iyi niyetli adımlar atmaya çalışıyor. Kâğıt üzerinde vatandaşın lehine gibi görünen bu adımların yansımasını ise pratikte maalesef bir türlü göremiyoruz. Son olarak gıda ürünlerinde KDV yüzde sekizden, bire düşürüldü. Peki, biz bunun fiyatlara yansımasını görebilecek miyiz elbette hayır. Aslında ilk başta evet de sonrasında hayır(!) Kafanız biraz karıştı mı hemen açıklayayım…

Biliyorsunuz ülkemizde uzun süredir piyasayı üç-dört harfli zincir marketler ve onlara göre biraz daha büyük olan diğer ikili yani beşli ittifak belirliyor. Ekonomi iyi giderken, vatandaşın alım gücü yerindeyken ilgi çekmeyen ittifak son üç-dört yıldır tepki çekmeye başlamıştı. Korona salgınıyla birlikte tepkiler iyice arttı. Hükümetimiz ise maalesef hâlâ serbest piyasaya masallarına prim veriyor. Durum böyle olunca da bu beşli ittifak diyelim de durduk yere başımıza iş gelmesin, kafalarına göre takılmaya devam ediyor. Hükümetin attığı son adım olan KDV indirimi de vatandaşın cebine yansımayacak, durduk yere hükümet gelir kaybına uğrayacaktır. Diyeceksin ki hükümet o işi formüle etmiştir. Yüzde sekiz KDV’si olan gıda dışı ürünlerin KDV’si de 18’e yükseltilmiştir. Bilmiyorum ama yapılmazsa şaşırırız.

Piyasalar ve doğal olarak marketlerimiz üretim maliyetlerine gelecek zam daha gelmeden fiyatlarına yansıttıklarından sanki ekstra zam yapmamış gibi görünmek konusunda mahirler. Emin olun bu KDV indirimini de verdikleri reklamlarla, marketlerine astıkları büyük boy afişlerle duyuracaklar. Hatta bırakın yüzde yediyi bütün gıda ürünlerinde yüzde 10 indirim yapacaklar. Maksat şirin görünmek. Çünkü ceplerinden çıkan yeni bir şey olmayacak. Zaten yeni yaptıkları indirimin çok üzerinde bir kâr elde ediyorlardı, şimdi sözde biraz kârdan zarar edecekler. Emin olun birkaç haftaya fiyatları aynı seviyeye çıkaracaklar. Nereden mi biliyorum. Çünkü yapılmışı var.

Malum artık her şeyi ayçiçeği yağı fiyatları üzerinden hesaplıyoruz örneğimiz de oradan olsun. En fazla iki olmuştur. Hafta sonu bu zincir marketlerin birisinden 100 liraya yağ aldım. İki-üç gün sonra tekrar markete gittiğimde yağın fiyatı 120 lira olmuştu. Dolar fiyatının 18 liradan 10 lira seviyesine düştüğü ilk günlerde vatandaş tepki gösterince marketimiz indirim yaptı. Yağın fiyatı 120’den 110 liraya düştü. O yağın fiyatı dolar 18 iken 100 liraydı, dolar düştü yağ 110 oldu. Merak edenlere söyleyeyim Yağın güncel fiyatı tekrar 120 lira oldu. İşte vatandaşla böyle dalga geçiyorlar ama devletimiz sırf serbest piyasa ekonomisi diye bir şey yapamıyor. Aslında kâğıt üzerinde denetim vb. çok şey yapılıyormuş gibi görünüyor. Ticaret Bakanına, Tarım Bakanına sorsanız anlatır ama bunun rakamsal karşılığını etiketlerde göremediğimizden sormayı da bıraktık.

Vatandaşın tepkisiz kalmasını sakinlik olarak görmemek lazım. İnsanlar ringde dayak yemekten gardı düşen boksöre döndü. Silkelenip elbette kendine gelecektir. İşte o zamana inşallah piyasa belli bir düzene girer. Yoksa olan bunca yıllık kazanımlara olacak. Ekonomi konusunda benzer şeyleri söyleyip duruyoruz. Çünkü dert aynı olunca derman bulma çabaları da değişmiyor. Değişen şey sürekli artan fiyatlar. Serbest piyasa masalına inanmayı bir kenara bırakmadan atılacak her adımın boşa gideceği daha adım atılmadan belli oluyor. İşin içine bürokrasi girince daha da içinden çıkılmaz bir hâle gidiliyor. Tarım Kredi marketleri de devletin Toprak Mahsulleri Ofisinin satış noktaları da. İkisinin arasındaki fiyat farkı nedeniyle insanlar TMO’nun önünde kuyruk oluşturuyor. Daha bu ayrımı bile çözememişken kalmışız fiyatlarda istikrar sağlamaya. Yılan hikâyesine dönen hâl yasası yıllardır nedense bir türlü çıkmıyor. Dön dolaş marketlerde fiyat denetimine müfettiş gönder. Bu arada yağ fiyatlarına odaklanmışken 2019’da yerel seçimlerin kaybedilmesine sebep gösterilen patates-soğan fiyatları başta olmak üzere sebze meyve fiyatları da uçmuş durumda. Bahsettiklerim kış mevsiminin ürünleri. Salatalık 30 lira olmuş demek bize yakışmaz…

Aynı şeyleri konuşup duruyoruz. 10-12 yaşındaki çocuklar bile ekonomi üzerine konuşuyor. Dert belli, çare devletin piyasa üzerindeki etkisini doğrudan ve dolaylı olarak artırması. Fakat hâlâ serbest piyasa masalları anlatılıyor. Atılan adımların piyasada karşılığı görünmüyor. Hâlimiz nice olacak bilmiyoruz…   

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR