Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Okuma meselesi

Okuma meselesi

Kütüphaneler haftası vesilesiyle Türkiye’de kültürel hayat, okuma oranları vb. konular yeniden tartışıldı. Şükür ki artık “Bir Japon yılda şu kadar kitap okurken bizde bilmem kaç kişiye bir kitap düşüyor” geyik muhabbeti iyice azaldı. Okuma oranları konusunda daha gerçekçi veriler ön plana çıkarılmaya başlandı.

Ülkemizde son yıllarda edebiyat âleminde ciddi gelişmeler yaşanıyor. Kitapların yeniden önemli satış rakamlarına ulaşmasıyla birlikte yayınevleri daha korkusuz bir şekilde yeni kitapları basmaya başladılar. Her hafta yeni çıkan onlarca kitap, tercüme edilen yabancı eserler, son birkaç yıldır sayıları sürekli artan edebiyat ve kültür-sanat dergileri okumaya olan yeniden yönelişin en büyük göstergeleri. Elbette daha istenilen sevide değiliz ama bu konuda istikrarlı bir gelişme bugünden yarına olacak kadar kolay değil. Şu anda 15-35 hatta 40’lı yaşlarının başında olan insanların önemli bir bölümü kitapla haşir neşir bir vaziyette. Mutlaka istisnalar vardır ama şu anki genç ve orta yaşın başındaki nüfusumuz gelecek adına ümit veriyor. Kitap okuma oranlarının artmasındaki en önemli etmen modern kütüphanelerde zengin kitap içeriklerine ulaşımın kolaylaşması oldu.

 Şehrimizden örnek verirsek çok değil bundan on yıl önce bile kitaba bu kadar kolay ulaşamıyorduk. Birçok okulumuzda kütüphane yoktu. İl halk kütüphanesinin ise hali içler acısıydı. Benim lisede okuduğum dönemde maalesef okulumuzda kütüphane yoktu. Aslında yalan söylemeyim kütüphane salonu vardı ama içeriye girebilen bir Allah’ın kulu yoktu(!) Üç yıllık lise hayatım boyunca idarecilerimiz sürekli kütüphanenin bakımda, sayımda olduğunu söylediler. Edebiyat hocalarımıza sorduğumuzda ise kütüphaneye uzun zamandır yeni kitap alınmadığından halinin içler acısı olduğunu bu yüzden de okul idaresinin kütüphaneyi kapalı tuttuğunu söylüyorlardı. Çok şükür şimdi işi bilen idareciler sayesinde okulumuzda donanımlı bir kütüphane oluşturulmuş. Aynı şekilde il halk kütüphanemizde eski binasında hizmet verdiği dönemde kitap çeşitliliği açısından çok yetersizdi. 20-30 yıl öncesinin ansiklopedileri, en yenisi 5-10 yıllık romanlar, okunana okuna iyice yıpranmış, kütüphane tarafından ciltlenip öğrencilerin gözünde bütün albenisini yitirmiş kitaplar… Günümüzde ise halk kütüphanesi hem modern bir binaya kavuştu hem de kitap çeşitliliği arttı. Yeni çıkan bir kitabı 3-5 ay sonra kütüphanede ulaşmak mümkün. Bir de Selçuklu belediyesi başta olmak üzere yerel yönetimlerde okullarda küçükte olsa ihtiyacı karşılayacak ölçüde kütüphaneler oluşturarak öğrencilerin daha kolay kitaba ulaşmasını sağlanıyor.  Bu arada TÜİK’in 2014 yılı verilerine göre il halk kütüphaneleri arasında Konya kütüphanesinin 2 milyonu aşan ziyaretçi sayısıyla ülkemizin en çok ziyaret edilen halk kütüphanesi olduğunu da gururla hatırlatalım.

Tabi bu kadar olumlu şeyin yanında eski ezberlerden kurtulmakta kolay değil. Yıllarca Türkiye’de kitap okuma oranlarıyla kitap satışları arasında çok sıkı bir ilişki kurdular. Sanki sadece yeni satın alınan kitaplar okunuyormuş gibi binlerce kütüphane bir anda devre dışı bırakıyordu ki aralarında ülkemizin en kaliteli üniversitelerinde kütüphaneleri vardı. Ben bu satışlar üzerinden yapılan okuma oranlarını çok saçma buluyorum. Çünkü yaşanılan onca gelişmeye rağmen ülkemizde hala kitapların fiyatı çok pahalı. Ortalama bir romanın fiyatı 20 lira civarında. Yabancı eserlerin fiyatları daha da pahalı. Bu durumda özellikle öğrenciler ya korsan kitaplara yöneliyorlar ya da kütüphanelere. Öğrenciler arasında oluşturulan okuma zincirleri sayesinde aynı kitabı çok sayıda kişinin de okuduğunu unutmayalım. Bu rakamlarda çoğu zaman istatistiklere yansımıyor.

Burnu kalkık sözde aydınlar sırf Anadolu insanını aşağılamak için “Okumadığımız için cahil kaldık. Batıda insanlar metroda, otobüste bile kitap okuyor. Bizde ise durum içler acısı” klişelerine devam ediyorlar. Hâlbuki halkın arasına karışıp, sahafları, kütüphaneleri dolaşsalar gerçeği görecekler ama o zamanda konforları bozulacak. Bu ülkede edebiyatın hasından da onlar anlar. Cahil halka ne oluyor ki(!) Bize düşen önemli görevlerden biri de daha çok okuyarak bu tekeli aydın müsveddelerinin elinden almak olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR