Sevgi Kazanda Pişer mi?
Hayat, bazen en sessiz anlarda, en küçük detaylarda anlam kazanır.
Bir baba evden sessizce çıkar, sabahın karanlık ve soğuğunda bisikletine biner, koca kazanların başına geçer.
Kimse görmez, kimse fark etmez belki.
Ama o emekle, sabırla, pişen yemeklerin içinde, kelimelere sığmayacak bir sevgi saklıdır.
Sevgi kazanda pişer mi?
Belki de en çok orada, en umulmadık yerde...
Benim babamın sevgisi öyleydi.
Bir aşçıydı babam.
Gecenin en sessiz ve karanlık saatinde uyanır, bisikletine biner ve yollara düşerdi. Düğünlerde kazan kazan yemekler pişirirdi. Ama ben bilirdim o kazanlarda yalnızca yemek pişmiyordu. Bizim geleceğimiz kaynıyordu o buharın içinde. O yemeklerin her lokmasında alın teri, sabır, fedakârlık ve bir babanın sessiz çabası vardı.O buharın içinde bizim okul masraflarımız, defterlerimiz, geleceğe dair kurduğumuz umutlarımız vardı.
Babam okuyamamıştı belki, ama içindeki öğrenme aşkı ve kitap sevgisiyle evin her köşesini sarıp sarmalardı.
Okumamızı çok isterdi. Bu yüzden eve dergiler, gazeteler getirir hiç üşenmeden her fırsatta okuma sevgisini bize aşılamaya çalışırdı. Kendisini ne zaman görsem elinde bir kitap ya da dergi, sayfalara dalmış olurdu. Bazen düşünüyorum da… Kim bilir, eğer okuma imkânı olsaydı, hayatta nerelere ulaşırdı? Ama o, okuyamasa da sevgisini bize kelimelerle değil, çabalarıyla aktardı.
Hiç unutmuyorum, lise yıllarımda kütüphaneden aldığım kitapları bir solukta okurdum, sonra aynı heyecanla babamın da okuması için eve götürürdüm. Ve bir zaman sonra babam bana sormaya başlardı.
"Bu hafta kitap yok mu kızım?"
Sanki o soruyla yalnızca yeni bir kitap değil, aramızdaki bağı da merak ederdi. Biz birlikte okumazdık ama birlikte hissederdik. Aynı satırların içinde, iki farklı kuşağın aynı heyecanla buluşması gibiydi bu. Ve belki de babam, okuyamadığı kendi yarım kalan hikâyesini benim gözümden tamamlıyordu.
Babam, benim sessiz kahramanım.
Belki hiç "seni seviyorum" demedi ama ben kendimi hep çok sevilmiş hissettim.
Çünkü sevgiyi göstermek, bazen kelimelere değil, hayata bırakılan izlere bağlıdır.
Şimdi düşünüyorum da, sevgi gerçekten kazanda pişer mi?
Benim babamın sevgisi pişti.
O kazanın buharında bizim için fedakârlık, emek, umut ve tarifsiz bir sevgi vardı.
Ve ben o sevgi sayesinde bugün ayakta durabiliyorum. Bugün ben kendi ayaklarımın üstünde durabiliyorsam,
bu babamın sabah dörtte başlayan sessiz mücadeleleri sayesindedir.
Gözlerden uzak, sözcüklere dökülemeyen ama yüreklerde hissedilen o büyük sevgisi sayesinde.
Bu yazı, ömrünü bize adayan adamın sessiz mücadelesine bir teşekkürdür.
Bu yazı o adamın ömrü boyunca döktüğü tüm alın terine, gösteremediği ama hep hissettirdiği sevgisine bir teşekkürdür.
Senin emeğini, duruşunu, sevgini hiçbir zaman unutmayacağım.
İyi ki varsın baba...
Ve bil ki…
Seni hep seveceğim.