Kız Çocuklarının Gül Kokusu
Çok eski zamanlarda, kız çocuklarının doğduğu gün evlerde hüzün rüzgârı eserdi. Minicik bir bebek, “yük” sayılır, toprağa gömülerek susturulurdu. Bir gül daha, açmadan soldurulurdu...
Ama bir gün, insanlığın kaderini değiştiren o güzel insan nuruyla geldi dünyaya...
Hz. Muhammed (s.a.v.), cahiliyenin taş kesilmiş kalplerine merhametin sıcaklığını hissettirdi. O, kız çocuklarını yük değil, rahmet bildi. Onların gülüşünü cennetin kokusuna benzetti.
Kızı Fatıma’sı (r.a.) kapıdan her girdiğinde saygısından ayağa kalktı, ellerini ellerinin arasına aldı, başını şefkatle okşadı.
Ona bir dost, bir sırdaş, bir yoldaş oldu. “Babalar kızlarına böyle mi davranır?” diyenlere, bakışıyla cevap verdi: “Onlar Allah’ın emanetidir.”
O’nun sevgisi sadece kendi kızına değildi. “Kim iki kız çocuğunu güzelce yetiştirirse, kıyamet günü benimle yan yana olur” buyurdu. Böylece, kız çocuklarına değer vermenin sadece bir sevgi göstergesi değil, aynı zamanda cennete giden bir yol olduğunu söyledi.
Bugün biz, o şefkati hatırladıkça içimiz ısınıyor.
Bir kız çocuğunun ellerini tutmak, saçlarını okşamak, gözlerindeki umudu yeşertmek... Bu, Resulullah’ın (s.a.v.) izini sürmektir.
Ve belki de onun yolundan giden herkes, dünyadaki bütün kız çocuklarının gül kokusunu cennete taşır.
