Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Siyonizm reklamında şehadet parmağı

Siyonizm reklamında şehadet parmağı

Gazze’de yaşanılan soykırım dışında bir şey yazmak istemiyorum. Soykırıma dair yazılacak ne kaldı derseniz orası da muamma. Biz sıradan insan olarak dua ediyoruz, tepki gösteriyoruz, elimizden geldiğince boykota devam ediyoruz. Fakat devletler, ülkemiz dahil gereken ağırlığı bir türlü koyamıyor. Hiçbir sonuca ulaşamayan cılız açıklamalarla günü kurtarmaya çalışıyorlar. Gazze’de 2025 yılında canlı yayında insanların gözü önünde bebekler açlıktan ölüyor. Bilmem daha ötesi var mı? Biraz vicdanı olanın İsrail’e müdahale etmesi için daha ne olması gerekiyor? Kuru söylemlerle gidilecek bir yer kalmadı. İşimize gelmese de konjonktürel açıdan konforumuz sarsılacak olsa da bu böyle…

Siyonizmin anlamı ve gücüne dair güncel, acı bir örnekle karşı karşıyayız. Siyonizm demek; Filistin’deki soykırıma karşı en duyarlı ülkelerden birisi olan İspanya’nın, en iyi takımında oynayan Türk futbolcuyu soykırıma destek veren bir deterjan markasının reklam filminde oynatmak demektir. Bu tarz bir reklam ancak bir siyonistin aklına gelir. Elbette reklamı yazan, çeken ekip bizden. Arda Güler’in bir elini kalbine götürüp, diğer elinin şehadet parmağını kaldırdığı gol sevinci moda olmuştu. Çoluk çocuk onu taklit ediyordu. Anlamından dolayı bizde mutlu olmuştuk. Hatta gol sevincini ilk yaptığında bizim seküler şizofrenler çok bozulmuştu. Arda’nın siyasi mesaj verdiğini, böyle “saçmalıklara” gerek olmadığını falan söylemişlerdi(!)

Günün sonunda siyonizm parayı basıp, Arda’nın kalbinin üzerine İsrail destekçisi deterjan firmasının logosunu koyup aynı gol sevincini tekrarlattı. Arda hadi genç diyelim diyeceğim de çoluk çocuk bile boykot markaları ezberledi. 19, 20 yaşındaki bir gençten bahsediyoruz. Demek ki çevresinde yönlendirecek aklı başında birileri de yok. Bizde bu reklama sevinen de çok oldu. Kimler olduğunu söylemeye gerek yok. Öte yandan firma kazara bu reklam filmini İspanya’da falan yayınlamaya kalkarsa görün o zaman şenliği. İspanyollar siyonizm karşıtlığı, boykot konusunda bizden daha hassaslar. Arda Güler o zaman baltayı taşa vurduğunu anlar. Paranın gücü ve siyonizm kazandı. Çoluk çocuğa rol model olarak sunduğumuz, yerli ve millî sandığımız bir değerimizi kaybettiğimize üzüldük. Ondandır lafı bu kadar uzatmamız…

***

Orman yangınları yurdun dört bir tarafında aralıksız devam ediyor. Yangınlara müdahale noktasında şehitler veriyoruz. Bu konu ile ilgili yazmayınca hükümeti eleştirmemek için görmezden geliyorsun falan diyenler oluyor. Fakat ne yazalım? Şehitlerimize, yanan binlerce hektar alana elbette üzülüyoruz. Buraya kamu spotu gibi orman yangını çıkmaması için alınması gereken tedbirleri yazmanın ne faydası olacak? Yetkililere sorsak bilmem kaç tane uçak, helikopter, itfaiye aracı, şu kadar personelle müdahale ediyoruz diye açıklama yapacaklar. Onlar da kendilerince haklılar. Aynı anda ülkenin farklı bölgelerinde yangınlar çıkıyor. Kuru kuruya eleştirmenin, sahiplenmenin de kimseye bir faydası yok.

Cumartesi günü gündüz gözüyle Ankara’nın merkezinde orman yangını çıktı. Yangına müdahale için havada bulunan bir helikopter ve iki keşif ve müdahale uçağını aynı anda gördük. İstesek üçü birlikte kadraja sığabilirdi. Bu işlere merakımız yok. Belki biraz araştırılırsa sosyal medyada çeken birileri olmuştur. Şimdi ben bunu söyleyince yandaş mı oluyorum. Böyle bir şeyin olmadığını, yanlış gördüğümü bütün yangınların hükümetin ihmalinden çıktığını söyleyecek birileri de mutlaka çıkar. İnsanların, siyasete bakış açılarından dolayı iyice psikolojileri bozuldu. İyi yapılan bir şeye kem küm etmeden, ama ile cümlenin devamını getirmeden düm düz iyi diyebilenlerin sayısı siyasi görüşü ne olursa olsun çok azaldı.

Ankara Valiliği, 30 Ağustos’a kadar bütün orman, mesire alanlarında mangal yakmayı yasakladı. Devlet bu şekilde önlem almış mı oluyor? Pandemiden beri yasak kardeşim saçmalığı devlet organları için bir kolaylık oldu. Ormanlık alanı anlarım fakat belediyenin yapmış olduğu düm düz piknik alanında mangal yakmanın kime ne zararı var ki? Üç, beş kendini bilmezin sorumsuzluğunu koca bir şehre kesmek adil değil. Eminim iki gün sonra Ankara’dan cesaret alıp diğer şehirlerde benzer kararlar alır.

Bu saçmalık Belediyelerinde işine gelir. Yaz günü insanlar bunalıyor. Çoğunun tatile gidecek imkânı yok. Alınacak birkaç kilo tavukla ailecek bir haftasonu keyfi yapılacak. Fakat ona da yasak. Belediyelerin yüzlerce zabıtası, güvenlik görevlisi var. Mahallelerde onlarca bekçi var. Piknik alanlarını dolaşıp ateşi düzgün yakmayana, çöpünü ortalıkta bırakana gereken cezayı kesersin olur biter. Fakat bunun için yaz sıcağında uğraşmak gerekir. Personel akşama kadar büroda otursa ya da güneş gözlüğünü takıp cadde de iki salınsa da nasıl olsa aynı maaşı almaya devam edecek. Yaz günü icat çıkarmaya gerek yok. Yasak dersin olur biter. İnsanlar evlerinde, balkonda bunalmaya devam etsin. AVM’ye gider serinlerler. Devletin, bürokrasinin gözünde vatandaşın değeri maalesef o kadar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi

Papa’nın gerçek niyeti ne?

02 Aralık 2025 Salı 00:04

Ailenin fabrika ayarları

25 Kasım 2025 Salı 00:05

Ateşin düştüğü yerden yazıyorum

18 Kasım 2025 Salı 00:03

Zikzaklar sürece zarar verir

11 Kasım 2025 Salı 00:05

Kumara karşıyız! Yasal olmayanına?

04 Kasım 2025 Salı 00:05

Yolun henüz başındayız

21 Ekim 2025 Salı 00:05

Gazze’nin sonu Grozni olmasın

14 Ekim 2025 Salı 00:01

Yaz bitti soykırım devam ediyor

30 Eylül 2025 Salı 00:03