Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Uçan Arabaya Güvenen Pisalılar

Uçan Arabaya Güvenen Pisalılar

Mevlana haftasındayız.
 
Hoşgörünün sembolüdür Hz. Mevlana.
 
OECD yani Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü bu hafta hem pisa sonuçlarını hem de güven endeksi sonuçları ile etkili oldu.
 
Türkiye 2003'den bu yana 3 yılda bir yapılan PISA sınavında tüm branşlarda (matematik, fen bilimi ve okuma) OECD ortalamasının altında kalıyor.
 
Yine de Türkiye'de öğrencilerin becerisinde 2003'ten 2012 yılına dek artan bir eğilim söz konusuydu ve okuma alanında OECD ortalamasına en çok 2012 yılında yaklaşılmış.
 
Fakat 2015 yılı PISA sonuçlarında Türkiye bir önceki 2012 yılı sonuçlarına göre sert bir düşüş göstererek matematik ve okuma alanlarında 2003 yılındaki seviyesine, fen alanında ise 2006 yılındaki seviyesine geriledi.
 
PISA sonuçlarına göre Türkiye'de 15 yaş grubundaki öğrencilerin sadece %3'ü yüksek başarı seviyesinde (5 ve 6. Seviye) okuma becerilerine sahip.
 
Okuma ile bir metni sesli ya da sessiz okumak kast edilmiyor; PISA kapsamında okumanın metinlerde yer alan bilgileri eleştirel bir biçimde değerlendirmek, yazarın ana fikrini irdeleyebilmek gibi daha geniş bir anlamı bulunuyor.
 
Ülke ve ekonomiler, PISA 2018 okuma puanlarına göre sıralandığında Türkiye, 78 ülke ve ekonomi arasında 40. sırada yer alıyor. 2015'te okuma alanında 70 ülke ve ekonomi arasında 50. sıradaydı.
 
Matematik alanında seviye ikiyi başarabilen öğrenciler asgari seviyede; net yönergeler verilmeden, basit bir durumun matematiksel temsilini yorumlayabilirler ve ayırt edebilirler. Raporda bunun örneği olarak 'alternatif iki rotanın arasındaki mesafeyi karşılaştırma' ve 'fiyatları farklı para birimlerine çevirme' gösteriliyor.
 
Öğrencilerin sosyoekonomik durumu başarılarını etkiledi.
 
PISA katılımcısı ülkelerde öğrencilerin sosyoekonomik durumunun özellikle matematik ve fen bilimlerindeki performanslarında güçlü bir gösterge olduğunu belirtiliyor.
 
Türkiye'de sosyoekonomik olarak avantajlı öğrencilerin dezavantajlı olanlara göre okuma alanında 76 puan daha fazla yaptığını ortaya koyuyor. OECD ortalamasına göre avantajlı ve dezavantajlı öğrenciler arasında okuma alanında 89 puan fark bulunuyor.
 
Türkiye'de avantajlı öğrencilerin %9'u, dezavantajlılarınsa %1'i okuma branşında yüksek başarı gösterdi. OECD ortalamasında bu; avantajlı öğrencilerin %17'si ve dezavantajlı öğrencilerin %3'ü şeklinde seyretti.
 
Türkiye'de sosyoekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin %15'inin okuma alanında Türkiye'de en iyi çeyrek dilime girdi. Bu da sosyoekonomik olarak dezavantajlı olmanın kader olmadığını gösteriyor.
 
Özellikle dezavantajlı okullarda okuyan çoğu öğrenci, onlardan beklenen "akademik başarıya ulaşma hırsının" altında bir istek gösteriyor.
 
PISA sonuçları, bir ülkede eğitim kurumlarına yapılan harcama arttıkça ülkenin ortalama başarısının da arttığını gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye, eğitime ayrılan kaynakları artırması gereken ülkeler arasında.
 
Türkiye'deki öğrencilerin %44'ü (OECD ortalaması: %67) hayatlarından memnun olduklarını belirtti. Bu oran, 10 puanın en yüksek yaşam doyum seviyesi olduğu bir puanlama sisteminde 7-10 aralığında puanlayan öğrencileri temsil ediyor.
 
Türkiye'de öğrencilerin %13'ü ise kendilerini her zaman mutsuz hissettiklerini belirtti.
 
Raporda Türkiye'nin eğitimdeki başarısına dair bir değerlendirme yapılabilmesi için kısa dönemli değişimlere değil, uzun vadeli değerlendirmelere ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor:
 
*** Tüketicilerde güven artıyor
 
Tüketici Güven Endeksi (CCİ), tüketicilerin iyimser olması durumunda, kaçınılmaz olarak tüm ekonomiyi teşvik etmesi gereken daha fazla mal ve hizmet satın alma eğiliminde olduğu fikrine dayanmaktadır.
 
Türkiye'de ekonomik güven endeksi, bir önceki aya göre 89.8 olan Kasım 2019’da 91.3’e yükseldi.
 
Bu, üreticiler (104.2'den 105.9), servis sağlayıcılar (90.7'den 91.3) ve
tüketiciler (57.0'den 59.9'dan) arasında artan bir duyarlılık olduğu için geçen yılın Temmuz ayından bu yana en yüksek seviye oldu.
 
Bu arada, perakendeciler (102.3'ten 101.2) ve inşaatçılar (65.1'den 63.9) düştü.
 
Türkiye’deki Ekonomik İyimserlik Endeksi, 2007’den 2019’a kadar ortalaması 98.84 Endeks puan, 2011 Ocak’ta 114.90 Endeks puanı ile en yüksek ve 2008 Kasım’da 60.80 Endeks puanı ile en düşük olduğu zamandı.
 
Türkiye'de ekonomik güven endeksi, tüketicilerin ve üreticilerin genel ekonomik durum hakkındaki değerlendirmelerini, beklentilerini ve eğilimlerini içeren bir bileşik endekstir.
 
Endeks, tüketici güveninin normalize edilmiş alt endekslerinin, mevsimsellikten arındırılmış reel sektörün (imalat endüstrisi), hizmetlerin, perakende ticaretin ve inşaat güven endekslerinin ağırlıklı bir araya getirilmesiyle birleştirilir.
 
Ekonomik güven endeksi, endeksin 100'ün üzerindeyken genel ekonomik durum hakkında iyimser bir görünüm olduğunu gösterir, aksine 100'ün altında olduğunda karamsar bir görünüm gösterir.
 
Sonuç olarak;
               
Geçen hafta helezonda son olsun diye yazmıştım.
               
11 ayda 500’e yakın kadına şiddet haberleri ile dünyada 3.olduk.
Pisa sıralamasında 3. olmalıydık…
 
Bu hafta şehrimizde başlayacak Hz. Mevlâna'nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arûs) hoşgörü getirsin hepimize.
 
Hangi kuruma hangi kişiye kim ne kadar güven duyuyorsa öyle davranıyor. Ekonomik olarak yükseliş gelecek ama güven artarsa bu hızlı olacaktır.
 
2020 ye 3 hafta kala uçan araba satışları başladı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR