Sedat Dönmez

Sedat Dönmez

ÜRÜNLERİN SAVAŞI BİTTİ ŞİMDİ TÜKETİCİ YAŞAMI SAVAŞI VAR

ÜRÜNLERİN SAVAŞI BİTTİ ŞİMDİ TÜKETİCİ YAŞAMI SAVAŞI VAR

İşletmeler bundan yıllar önce daha iyi ürün üretmek, ürünlere çok fazla fonksiyonel özellikler yüklemek için yarışıyorlardı. Çünkü iyi ürün üretmek ve müşteriyi ürün özellikleriyle çekme dönemiydi. Fakat gün geçtikçe ürünlerin savaşı da bitti. Firmalar daha fonksiyonel olmaktan yoruldu. Tabi ki tüketicilerde artık kullandıkları ürünlerin fazla özelliklerinden bıktı ve artık odaklanmış ve sade ürünleri tercih ediyorlar. Teknoloji, globalleşme, yeni medya araçlarının ortaya çıkması falan derken tüketicilerin markalardan beklentilerinde de haliyle bir takım değişimler yaşandı. Markalar da bu talep değişikliğini göz ardı edemezdi. Pazarlamanın en küçük yapı taşı 4P olarak bilinen ürün (product), fiyat (price), dağıtım (place), iletişim (promotion) da değişime uğradı. Birçok pazarlamacıya göre artık 4P ortadan kalktığı savunulsa da ben de hala varlığını koruduğunu fakat 4P’ye yaklaşımın değiştiğini savunanlardanım. Tüketiciler artık ürün değil yaşamlarına ortak olacak partnerler arıyor diyebiliriz.

Eskiden daha rahat otomobil ya da daha hızlı otomobil üretmek tüketicileri cezp etmek için yeterliydi. Artık bunların yanında tüketicilerin yaşamlarına ne kadar dâhil olduğunuz önemli. Tüketiciler artık tüketim deneyimi bekliyor. Satın aldığı ürünle ve markayla daha uzun süreli ilişki bekliyor. Bu nedenle artık markalar tüketicilerin yaşam tarzlarını, o ürünü tüketme duygularını, çevresiyle algılarını daha iyi anlamalı ve buna yönelik olarak tüketici yaşamına dâhil olmalı. Artık tüketiciler bir ürünü sadece belirli bir amaç için kullanmıyor, günlük yaşamı içerisinde o ürünü yaşam tarzına adapte ediyor ki zaten kendini en iyi ifade edeceği, yaşam tarzını yansıtacağı ürünleri tercih ediyor. Bir araba artık sadece tüketicileri evden işe işten eve taşıyan bir araç değil, bir telefon artık sadece çevresiyle konuşmasını sağlayan bir iletişim aracı değil, bir saat artık zamanı takip ettiği bir aksesuar olmaktan çok ötede. Ürünler artık maksimum fayda üzerine değil maksimum deneyim üzerine odaklanmak zorunda. Tüketicilerin yaşam tarzlarını iyi analiz eden ve günlük yaşamı içerisinde daha fazla deneyim sağlayan markalar bir adım önde.

Günümüz markaları artık tüketicilerin yaşamlarına daha fazla girmek ve onların yaşamlarından daha fazla yer kapmak için savaşıyor. Artık onların yaşam tarzlarına uygun ürünler üretmek, onların yaşamlarına uygun yerde ürünlerin dağıtımını yapmak, onların olduğu yerlerde iletişim kurmak zorunda. Bundan on yıl önce sosyal medya üzerinden ürün satışlarının yapılacağı söylense herhalde güler geçerdik. Artık televizyonda, radyoda reklam yapmak tüketiciye bir ürünü satın aldırmak ve uzun süreli tüketici-marka ilişkisi sağlamak için çok yetersiz. Hatta artık bu mesajların görmezden gelindiğinin kanıtları bile sunuluyor. Markalar daha sosyal olmak zorunda. Tüketicilere daha fazla deneyim sunmak zorunda. Günümüzde işletmelerin tüketicileriyle daha uzun süreli ilişki kurmak, onlarla dost olmak, arkadaş olmak ve kısaca arada organik bağ kurmak için kurguladıkları hikâye bazlı iletişim kampanyaları bu savaşın en önemli yansımaları. Kısaca tüketici artık kendinden olanı, onun gibi yaşayanı, yaşamına ortak olanı, aynı şeye güldüğü aynı şeye üzüldüğü ve günlük yaşamı içerisinde bir görevi yerine getirmekten ziyade kendini ifade edebildiği birlikte yaşadığı ürün ve markaları tercih ediyor.

Tüketicilere daha fonksiyonel ürünler sunmaktansa artık onların yaşam tarzlarını daha iyi anlamak ve buna yönelik stratejiler geliştirmek için geç kalmasak iyi olur. Yakın gelecekte diğer markaların nefes alması zor görünüyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Dönmez Arşivi
SON YAZILAR