Sedat Dönmez
Sedat Dönmez AJANSLA ÇALIŞMA DERSLERİ

AJANSLA ÇALIŞMA DERSLERİ

Gerek Anadolu’da gerekse İstanbul’da reklam ajanslarının en çok yakındığı konulardan biri, müşterilerin reklamın her aşamasına bilinçsizce müdahale etmesi. Maalesef ki toplumumuzun genelinde bir hastalık haline dönen bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma reklamveren firmalarımızın genine işlemiş durumda. Tamam, firmalarınız sizin çok değerli, onları bugüne kadar getirdiniz, çok emek verdiniz, uykusuz geceleriniz oldu. Ancak bununla birlikte dünyanın önem verdiği reklamın değerini de kavramanız gerekiyor. Tüm reklamcıların çok iyi bildiği, yaratıcı bir reklamı logo karmaşasına döndüren İsviçre çakısı reklam sürecinin bir örneği ajanslarımızda her gün yaşanıyor maalesef. Sanırım Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin ilk yapması gereken ajansla nasıl çalışacağına dair seminerler düzenlemek olmalı. Hatta Ticaret Odaları bu süreci üstlenirse daha mecburi ve bilinçli bir süreç yaşanabilir. Evet, reklamcıların günlerini alan ve iş yapmaktan ziyade müşteriye laf anlatmakla geçen, saç baş yolduran ajansla çalışma süreci ciddi bir sektör sorunu. Reklamla ilgili; “Reklam dediğin dikkat çekmeli!, Reklam şaşırtır!, Vurucu Bir Slogan Olsun!” gibi kulaktan duyma, çığırtkan ve tabela reklamcılığı sözleri maalesef günümüzde çok işe yaramıyor. Reklam süreci sizin pazarlama bileşenlerinizden, pazarlama hedeflerinizden besleniyor, rakipleri dikkate alıyor, satın alıcıların yaşamlarını dikkate alıyor, kelimelerin çağrışımlarını dikkate alıyor. Kısaca geniş deri koltuklarınızda arkanıza yaslanarak istediğiniz o “Vurucu Slogan” tombala gibi torbadan çekilmiyor.

Ajans müşterilerinin öncelikle iletişimi bilenlerin işine saygı göstermesi gerektiğini, sürece ettikleri müdahalelerin mantıklı çerçevede yapılması gerektiğini, tek müşterinin kendisi olmadığını kavrayabilmesi gerekiyor. Ajanslar size değer katmak için, dünyanın en kıt yeteneği olarak görülen yaratıcılık niteliklerini kullanıyor. Emin olun dünya artık sizin koca koca fabrikalarınızda, göğü delecek kadar çıkardığınız lüks inşaatlarınıza değer vermiyor. Ancak yaratıcı bir fikre, yaratıcı bir dokunuşa kat kat fazla değer veriyor. Kısaca ajansın fikir yeteneği olmasa o diktiğiniz binalar, kurduğunuz fabrikalar sinek avlamaya devam eder. İşi ehline teslim ettiğinizi düşünmüyorsanız ya o ajansla hiç çalışmaya başlamayın ya da anlaştıysanız artık kendinizi teslim edin. Doktora gittiğinizde hekimin verdiği ilaç miktarını beğenmeyip nasıl müdahale edemiyorsanız, ajans da sizin için en uygun dozu seçecektir. Siz kafanıza göre doz alıyım derseniz o zaman markanıza rahmet okursunuz. Sonra suçu ajansa değil, reçeteye uymayan kendinize bulun.

Ajanslarla çalışan müşterilere birkaç öneri;

Ajansın tek müşterisi sen değilsin, bunu istiyorsan kesenin ağzını daha çok açacaksın, modern dünyanın en değerli sermayesi zaman.

Ajans senin elemanın değil çözüm ortağın, çırağına seslendiğin gibi seslenemezsin.

Ajansın yaratıcı fikri olmazsa fabrikanı da, beton yığınlarını da sandalyeyi çeker izlersin.

Ajans seni kandırmaya çalışan değil sana değer katmaya çalışan bir işletme

Kendine güzel bir reklam kitaplığı oluştur, hiçbir şey olmazsa en azından ajansın ne iş yaptığına değer verirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Dönmez Arşivi