Sabit Talha Şahin

Sabit Talha Şahin

Varlığın Kavgası

Varlığın Kavgası

“Onlar bir yıldız değil ve sen de bir sanat eseri değilsin! Ne aldığın nefes, ne de gördüklerin bunu değiştirmiyor, neden anlamıyorsun? Neden anlamayı reddediyorsun?”

Duyduğu sözler etrafında süzülüyor, onun zihninde sıralanıp bir melodi oluşturuyordu.

“Onlar bir yıldız, onlar bir yıldız değil. Ne bir nefes ne de şahitliğin fark ettirmiyor sana, reddetmeyi.”

Kendince bu kelimelerin ve melodinin uyumunu küçük bir tınıyla mırıldandı.

“Nasıl,” dedi, “kendi melodilerini buldular.”

Karşısında duran kişi bir adım daha yaklaştı,

“Sus artık, sus ve anla. Sanat bu değil, sanat sen değilsin, sanat hiç kimse ya da hiçbir şey değil. Sanat, yalnızca sanattan ibaret, senin varlığından değil.”

Bu cümlelere bir cevap vermeden adımlamaya başladı. Tam karadut ağacının altına bıraktığı bıçağı aldı, ağaçtan bir yaprak kopardıktan sonraysa avuç içine küçük bir kesik attı, akan kanı bir süreliğine bastırdıktan sonra diğer elinin parmaklarını buladığı kanıyla o yaprağa kalp şeklini çizdi.

“Benim varlığım sanat değilse nasıl olabilirim bir başka sanatın başlangıcı, sanat, sanattan değil de neyden oluşur? Sanat her ne kadar bir hiç ise, bir o kadar da her şeydir. O yüzden her ânımda yakalamaya çalışırım onu.

Ve bu dutlar da birer yıldızlardır özlerinde, iki aşığın bakamadığı gökyüzü olup yine iki aşığın ruhuyla renklenmişlerdir. Belki de o yüzdendir ki çıkmaz lekesi, başka bir ruhun kirlettiği insanın hapishanesinden kurtulamaması gibi, bu dutlarda aşklarıyla kirlendikleri ruhları salmazlar düştükleri yerden. Onların masumiyetini beraberinde götüren ruhların huzurunu dilemezler.”

Karşısındaki kişi, ağaca bir tekme attı, ve söze girdi:

“Diyelim ki her birimiz sanat eseriyiz, sanatın masumiyetini savunan sen, kalbi kötülükle dolmuş birinin de bu masumiyetle uyum sağlayabileceğini mi söyleyeceksin şimdi de?”

Yüzünde oluşan gülümsemeye dur diyemedi, gerçekle cevapları bağdaştırmak bu kadar zor değildi, olamazdı.

“Hangimiz, güvenini, varlığının bu dünyada var oluşundan itibaren doğru kişilerle kullanmıştır ki? Herkesin masumiyetinden bir parça çaldığı her şey, bir o kadar da hiçlik olan bu varlığın tutkusunu herkesle paylaşmak istemesi midir kötülük, bu mudur kötüyle uyum? Sanat ne insan, ne zaman, ne de yer tanır. O, yaşanır, o yaşatır.

O, parçalar.

Ancak yok etmez.

Varlığını devam ettirecek olana da sonlandıracak olana da saftır.

Lakin tek mürekkep damlası kirletir sayfayı, kısmen yayılır etrafına, bazense, kaplar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sabit Talha Şahin Arşivi
SON YAZILAR