Musab Seyithan
Musab Seyithan Yahudilerin tarihte yaptığı kalleşlikler, yapacakları yeni kalleşliklerin şahididir

Yahudilerin tarihte yaptığı kalleşlikler, yapacakları yeni kalleşliklerin şahididir

Bildiğiniz gibi, dünyaya barış getireceği vaadiyle göreve gelen ABD’nin sabah başka akşam başka kaçık başkanı Trump, geçtiğimiz günlerde katil Netanyahu ile dördüncü kez görüşmesinin sonunda 21 maddelik bir barış(!) planı yayınladı ve bunu Netanyahu’nun kabul ettiğini, Hamas’ın da kabul etmesi halinde Gazze’ye barış geleceğini ilan etti.

Baştan şunu belirtelim ki eğer bu maddeleri katil Netanyahu kabul ettiyse muhakkak bu maddeler yahudinin lehine ve Gazzeli Müslümanlarının aleyhinedir. Çünkü bu maddelerin hiç birinde iki devletli bir çözümden bahsetmiyor. Silahları teslim ederek ve tünellerin yerini gösterip imha edilmesini sağlayarak Hamas’ın tamamen bitirilmesi amaçlanmaktadır ve Netanyahu katilinin istediği şekilde uygulayabileceği belirsizliklerle dolu bir plandır. Tamamen tuzaktır.

Önce Hamas, BBC’ye verdiği bildiride, belirsizliklere dikkatleri çekip bu planın kabul edilemez olduğunu şöyle ifade etti: “Plan, mevcut ve gelecekteki tüm direniş biçimlerini tasfiye etmeyi hedefliyor. Netanyahu’nun savaşla ya da müzakerelerle elde edemediğini ona sağlamayı amaçlıyor. Bu plan, Filistin tarihinin gördüğü en büyük komplo niteliğindedir ve utanç vericidir. Planın kabulü, İsrail’in zaferi, Filistin’in yenilgisi demektir. Planı kabul etmek, Filistin için siyasi bir intihar olur.”

Anlaşılan o ki Hamas; Katar, Mısır ve Türkiye gibi aracı ülkelerin gayretleriyle Gazze’ye nefes aldırmak ve akan kanı durdurmak için “Eğer barışa yanaşırlarsa, barışa yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü O, her şeyi işiten ve bilendir. Eğer sana hile yapmak isterlerse, Allah sana yeter. O, seni zaferle ve müminlerle destekleyendir." (8/Enfal: 61-62) ayetinin ruhuna uygun olarak “İsrail işgali tamamen sona ermedikçe silahların bırakılmayacağını” ifade ederek maddelerin bir kısmını kabul edip görüşmelerin başlatılmasını kabul ettiklerini bildirmiştir. Bunun üzerine Trump, İsrail’in derhal bombalamayı durdurmasını söyledi. “İsrail, Amerika’yı; Amerika İngiltere’yi, İngiltere de İsrail’i idare eder” döngüsü içerisinde bu nasıl gerçekleşecek? Bekleyip göreceğiz. Çünkü Netanyahu, ABD’den İsrail’e döner dönmez kendisine sorulan sorulara verdiği cevapla, anlaşma maddelerini şimdiden ihlal edeceğini açıkça ilan etti. Gazze planına göre, ülkesinin Gazze'nin çoğundaki işgalinin devam edeceğini ve bağımsız Filistin devleti kurulmayacağını bildirdi. Hamas'ın İsrail'i köşeye sıkıştırmasındansa, Hamas'ı köşeye sıkıştırdıklarını ifade etti.

Bu kâfir sürüsünün Müslümanların lehine bir karar almaları mümkün değildir. Bu onların doğasına aykırıdır. Yüce Allah onların iç röntgenlerini bize şöyle gösteriyor:

“Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür… Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar. Siz kitabın tamamına inanıyorsunuz; onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” diyorlar; yalnız kaldıklarında ise size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: “Kininizle geberin!” Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir. Size bir iyilik gelirse bu onları üzer, ama başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Eğer sabreder ve sakınırsanız, onların tuzağı size hiçbir zarar vermez.” (3/Âl-i İmran:118-120).

İslâm’dan önce Medine’de Araplarla yahudiler arasında dostluk anlaşmaları vardı. Müminler İslâm’dan sonra da yahudilerle bu dostluğu devam ettirmek istediler. Fakat yahudiler ve münafıklar görünüşte dost gibi davransalar da her fırsatta Müminlerin aleyhine çaba harcadılar. Ayetlerde bu duruma dikkat çekilerek kâfirlerin ve münafıkların, Müslümanların en küçük başarılarına, birlik, beraberlik ve refahlarına tahammül edemedikleri; müminlerin başına gelen kötülük ve sıkıntılara sevindikleri bildirilmiş, onların bu olumsuz tutumlarına rağmen Müslümanlara sabırlı olmaları, onlarla samimi dost olmaktan kaçınmaları emredilmiştir.

Yahudiler, anlaşma maddelerini başta kabul ediyor görünse de yine ihlal eden kendileri oluyor. Çünkü bunların cibilliyeti bozuk. Genlerinde “Kalleşlik” had safhada. Hayat Kitabımız bunların cibilliyetlerini ayrıntısıyla anlatıyor.

Kur’an-ı Kerim ayetlerinin yaklaşık üçte biri yahudilerden bahseder. Onların “ne idüğünü” açık bir şekilde ortaya koyarak onları iyi tanımamızı sağlar. Çünkü yahudileri ve karakterlerini iyi tanımak, onlar gibi olmamak ve tedbirli olmak adına çok önemlidir.

Kur’an’ın anlattığına göre yahudiler, verdikleri sözde durmazlar, ahitlerini yerine getirmezler, dönektirler. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur: “Onlar Allah’a söz verirler. Verdikleri sözleri yerine getireceklerine yemin ederler. Sonra sözlerinden cayarlar. Verdikleri sözleri yerine getirmezler.” (2/Bakara:27).

Rasûlullah (sav), Medine’ye hicret edince yaptığı ilk işlerden birisi de, tarihte ilk yazılı anayasa olarak kabul edilen, Ensar-Muhacir ve yahudiler arasında yaptığı “Medine Sözleşmesi”dir. O zaman Medine’de Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kureyza olmak üzere üç büyük yahudi kabilesi vardı. İlk ihanet eden, Benî Kaynuka yahudileri oldu.

Hâlbuki yahudiler, Arap müşriklere; “Son peygamber yakında gelecek. Biz onunla beraber olup sizlere galip geleceğiz” diyorlardı. Fakat sözlerinde durma gibi bir alışkanlıkları olmayan, döneklikte dünyada eşi benzeri bulunmayan, haset ve kinlerinin tutsağı olan bu fesat ve fitne sürüsünün en iyi becerdiği iş ihanettir, kalleşliktir.

Müslümanlar farklı inanç grupları ile birlikte yaşama kültürüne ve bu konudaki anlaşma maddelerine bağlı insanlardır. Tarihte Müslümanlarla yapılan anlaşmaları bozanlar, hep karşı taraf olmuştur. Eğer yahudiler, anlaşma ve sözleşmelere saygı gösterselerdi, elbette Müslümanlardan onlara bir kötülük gelmez, onları evlerinde ve yurtlarında rahatsız edecek bir kimse de çıkmazdı. Ancak onlar, şerre rıza gösterdiler. Böylece de şer, dönüp dolaştı kendi başlarına geldi. Bu kabilelerden Kaynuka Oğulları, yahudi pazarında alış-veriş yapan kadının avret yerini açması, onu bir Müslümanın öldürmesi ve o Müslümanı da yahudilerin toplanıp öldürmeleri neticesinde Şam’a sürülmüşlerdi. Nadir Oğulları da Peygamberimize suikast hazırladıklarından dolayı Hayber’e sürülmüşlerdi.

Rasûlullah döneminin en hain, en kalleş yahudi kabilesi Benî Kureyza olmuştu. Bütün küresel güçlerin/hiziplerin birleşerek Müslümanları Medine’de yok etmek için bir araya geldikleri Hendek savaşında, anlaşmayı bozup Müslümanları arkadan vurmuşlardı. Bu; devlete, dolayısıyla Rasûlullah’a yapılan en büyük kalleşlik idi. Karşılığını da, kendi kitaplarına uygun olarak en ağır şekilde gördüler. Yapılan kalleşlik yanlarına kâr kalmadı.

Bugünün Benî Kureyzası, Benî Nadiri ve Benî Kaynukası olan siyonist yahudiler ve onların en önde giden kalleşi, Gazze kasabı Netanyahu da uluslararası hiçbir kuralı tanımaması ve işgal ettiği sınırlardan çekilmesiyle ilgili daha önce BM’de alınan kararların hiç birini takmaması ve Trump’ın açıkladığı 21 maddelik barış(!) anlaşmasını da takmayacağının sinyallerini vermesi yönüyle dedelerinin yolundan gitmektedir. Büyük şeytan ABD’nin kaçık lideri Trump ile danışıklı döğüş yaparak, tavşana kaç, tazıya tut politikasıyla Gazze’yi yok etmekle ilgili şeytanî plan peşindedir.

Onun için diyoruz ki, yahudilerin tarihte yaptığı kalleşlikler, yapacakları yeni kalleşliklerin şahididir. Kalleş siyonistler, kesinlikle bunun bedelini bir şekilde ödemeli. Bir Molla Kasım mutlaka çıkmalıdır. Çünkü “Zulüm ile âbâd olunmaz. Zulm ile âbâd olanın akıbeti berbat olur.” Bugün değilse yarın, bir gün mutlaka, Allah’ın izniyle siyonist yahudiler cezalarını görmelidir. Biz Mü’minler inanıyoruz ki, Allah, mühlet verir ama ihmal etmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi

Siyonist kalleşler antlaşma mı tanır?

27 Ekim 2025 Pazartesi 00:03

Kuduz itin ıslahı, onun itlafıdır

20 Ekim 2025 Pazartesi 00:01

Mahkeme, CHP tiyatrosuna çanak mı tutuyor?

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:02