Musab Seyithan
Musab Seyithan Siyonist kalleşler antlaşma mı tanır?

Siyonist kalleşler antlaşma mı tanır?

Yahudilerin en belirgin ve başta gelen özelliği, yeminlerini tutmamaları ve verdikleri sözleri yerine getirmemeleridir. Bu kişiliksiz vasıflarını Hayat kitabımız Kur’an söyle ifade eder: "Onlar söz verip antlaşma yaptıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayırırlar, yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır." (2/Bakara: 27)

"Ne zaman bir söz üzerine antlaşma yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh çıkıp onu bozacak öyle mi? Hatta az bir güruh değil, onların çoğu söz tanımaz imansızlardır." (2/Bakara:100).

Yahudiler, insanlık tarihi boyunca kendilerine gönderilmiş peygamberlere hep karşı çıkmışlar ve yapmış oldukları ittifaklarını bozmuşlardır. Bu kalleş ve kaypaklıklarını, Hz. Musa'dan Hz. Muhammed (sav) zamanına kadar gönderilmiş bütün peygamberlerin hayatlarında görmekteyiz.

Rasûlullah (s.a.v), Medine'ye hicret ettiği zaman, Medine’nin ciddi çoğunluğunu yahudiler oluşturmaktaydı. Çünkü onlar, son peygamberin Medine’de ikamet edeceği bilgisini, tahrif olmuş kitaplarından ve hahamlarından almışlardı. Rasûlullah (s.a.v), Medine’ye hicret ettikten sonra onlarla Medine Sözleşmesini imzalamış ve fitne çıkarmadıkları müddetçe can ve mal güvenliğini temin etmişti.

Ancak ne var ki, yahudiler hem Hz. Muhammed (s.a.v) kendi soylarından değil diye hem de genel karakterleri sebebiyle Peygamber Efendimize de birçok kez ihanet etmişler, O’na suikast bile düzenlemişlerdi. Müslümanlar kendilerine her daim müsamahakâr ve barışçıl yaklaşsa da yahudiler genel olarak, karaktersiz karakterleri nedeniyle ellerine geçen ilk fırsatta Müslümanlara ihanet etmekten geri durmamışlar, bu sebeple Medine'den sürgün edilmişlerdi.

Bugün de “Trump Barış Planı” adı altında, Gazze’de savaşın durması ve Ortadoğu’ya barışın gelmesi için, sözüm ona bir barış antlaşması imzalandı. Daha imzalar kurumadan, sicili ve cibilliyeti bozuk yahudiler, antlaşmayı 80’den fazla ihlal etti ve Gazze’deki icat ettikleri bir avuç çeteyi korumayı bahane ederek “Hamas, sivillere ateş açıyor” diyerek 100’den fazla masum Gazzeliyi katlettiler. Başta ABD olmak üzere garantör ülkelerden de ses çıkmadı.

Antlaşmanın ardından katil Netanyahu; "Savaş henüz bitmedi," Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gavur: "Esirleri teslim aldığımıza göre savaşa geri dönmeli ve Gazze'nin üzerine cehennemin kapılarını açmalıyız," Savunma bakanı İsrael Katz: "Ateşkesin bozulması halinde orduya hazır olun talimatı verdim." diyerek genlerindeki dönekliklerini dışa vurdular.

Kalleşlik, karaktersizlik, alçaklık, döneklik, toplumda fitne ve fesat çıkarmak kılcallarına kadar işlemiş olan insan suretindeki bu kuduz köpekler hiç antlaşma mı tanır? Tarihteki kalleş tavırları, bugün de aynı kalleşliği yapıp antlaşma kurallarını tanımayacağının şahididir. Önceki savaş bakanlarından Moşe Dayan’ın itiraf ettiği gibi bunlar, “Kuduz it” taktiği ile hareket etmektedirler. Onun için ıslahları mümkün değildir. Kuduz itin ıslahı da ancak itlaf edilmesiyle mümkündür. Ortadoğu’ya barışın gelmesi, yahudilerin kökünün oralardan kazınmasıyla mümkündür.

Ne yaparsam yapayım benim gayri meşru babam Amerika arkamdadır, bazan görmezden gelip susarak, bazan da destek vererek hep yanımda olmuştur” anlayışıyla siyonist İsrail, Filistin’i sürekli kana bulamıştır. Dolayısıyla bu katliam ve soykırımın asıl sorumlusu ABD’dir. Amerika kesin tavır koysa ve “Bu savaşı bitir!” dese, biter. İsrail, küçük Amerika; Amerika da büyük İsrail olduğu için bunu da diyemeyeceğine göre, İsrail ne yaparsa yapsın, yanına kâr kalmaktadır.

Büyük şeytan ABD’nin, birbiriyle çelişen sözleriyle maruf, akıl ve davranış fukarası Trump, “Dünyadaki bütün savaşları durduracağım” vaadinde bulunmuştu. ABD liderlerinin kalleşliklerini bildiğim için bu söze hiç inanmamıştım. Hele hele sabah başka, akşam bambaşka ve aklı bir karış havada olan Trump’tan bu sözün sâdır olması hiç inandırıcı değildir.

ABD, kurulduğu günden beri soykırım yaparak, gittiği her yere bela, kan, şer, şiddet, gözyaşı sömürü götürmüştür. İnsanlığın başına belâ olmuştur. Hangi taşı kaldırsanız altından büyük şeytan Amerika çıkmaktadır. Hiroşima’ya gidiyorsunuz; “Bunları kim yapmış?” diyorsunuz ve taşı kaldırıyorsunuz, altından Amerika çıkıyor. Afganistan’a gidiyorsunuz; “Bu yıkımlar kime aittir?” diyorsunuz, taşın altından Amerika çıkıyor. Irak’a, Suriye’ye gidiyorsunuz, “İki milyon masum insanı kim öldürdü? Ülkeyi üçe kim parçaladı? Buradaki terör örgütlerini kim kurup destekliyor?” diye soruyorsunuz, taşın altından yine Amerika çıkıyor. Dolayısıyla ABD, insanlığın baş belası, medenî görünümlü vahşî, kuzu postuna bürünmüş vampir bir devlettir!!!

Yüce Allah bu kâfirler sürüsü için hayat Kitabımızda aynen şöyle buyurur: “Asla hiçbir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma/hiçbir hukuk gözetmezler. Çünkü onlar saldırganların ta kendileridir.(9/Tevbe:10).

Bugün de Gazze’ye, 7 Ekim 2023’ten beri, Hiroşima’ya atılan bombaların beş katından daha fazla, 80 bin ton bomba atılarak geride 70 bin masum can kaybıyla beraber harabeye döndürülmüşse, bu vahşetin arkasında yine Amerika vardır. Aslında Filistin’de savaşan Amerika’dır. İsrail onun orada taşeronluğunu yapıyor. Dolayısıyla İsrail’in şımarıklığı kendi gücünden kaynaklanmıyor. Bu gayri meşru babasına güveniyor.

Bildiğiniz gibi eli kanlı katil ve hayvandan daha aşağı, alçak yaratık Netanyahu, Amerika’ya davet edilmiş ve kongre binasında konuşturulup alkışlanmıştı… Netanyahu denen alçak şerefsizi de utanmadan bütün dünyanın gözü önünde, kongre üyelerine; “Bir tane bile sivil öldürmedik” demişti ve yine alkış almıştı. Yalan söylenir de, bütün dünyanın şahit olduğu binlerce masum sivilin ve çocukların Gazze’de öldürüldüğü bir vasatta yüz kızarmadan bu kadar açık yalan söylenmez ki... En azından insan olan söylemez...

ABD’de Katil Netanyahu’ya gösterilen bu ilginin ödülü olarak geçtiğimiz günlerde İsrail parlamentosunda konuşan katil hamisi Trump da alkış tufanına tutulmuş ve altın güvercin heykeli hediye edilmişti. İnanın bunlar kafayı yemiş akıl fukarası mahlûklar, mankurtlaşmışlar, ne yaptıklarının farkında olmayacak kadar zulüm sarhoşluğundalar.

Yahudiler ve yahudiye destek veren “Gönüllü siyonistler” asla güven vermezler. Rabbimiz, yahudilerin, verdikleri sözde durmayan karaktersizler ve ahitlerini yerine getirmeyen dönekler olduğunu yukarda zikrettiğimiz ayetlerde ortaya koymaktadır.

Rasûlullah zamanında da, güven vermeyen, karaktersiz, dönek, kalleş Beni Kureyza, Beni Kaynuka ve Beni Nadir yahudi kabileleri de, yapılan Medine Sözleşmesine sadık kalmadılar. Antlaşma maddelerini ihlal ettiler ve hepsi de bu ihlalin bedelini ödedi. O gün ihlallerinin bedelini ödeten bir otorite/Medine İslam Devleti vardı, ödettiriyordu. Bugün bu otorite olmadığından, Müslümanlar darmadağınık olduğu için kâfirler dünyada istedikleri gibi at oynatıyorlar ve şimdilik kalleşlikleri yanlarına kalıyor. Rabbimiz azgın kâfirlerle ilgili; “Kâfirlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürükleneceksiniz(3/Âl-i İmran:12) buyurmak suretiyle erinde gecinde dünyada yenileceklerini ve ahirette de layık oldukları cehennemi boylayacaklarını beyan ediyor. Biz Mü’minler, Allah’ın mühlet verdiğine ama ihmal etmeyeceğine inanırız.

Bugün kâfirlerin kuvvetli görünmeleri, onların güçlü olduğundan dolayı değildir, Müslümanların dağınıklığından ve Allah’ın istediği kalite ve kalibrede hakiki mümin olmadıklarındandır. Osmanlının yükseliş dönemi gitti, dünya bu hale geldi. Biz, kâfirlerden merhamet dilemeyi bırakıp özümüze dönerek Dünya İslam Birliğini gerçekleştirinceye kadar da böyle gideceğe benziyor. Rabbim akıbetimizi hayreylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi

Kuduz itin ıslahı, onun itlafıdır

20 Ekim 2025 Pazartesi 00:01

Mahkeme, CHP tiyatrosuna çanak mı tutuyor?

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:02