Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

YANAR DÖNER BATI

YANAR DÖNER BATI

ABD ekonomisinde 2019’dan buyana geçen yaklaşık dört ay içinde zaten karmaşık gelen verilerin, bir de stagnasyon yönünde eğilim göstermeye başlaması, başta FED olmak üzere üretim politikalarının revize edilmesine yol açtı. 2018 Aralık toplantısında yeni yıl içinde en az üç defa faiz artırımına gidileceği yönünde estirilen rüzgar yerini, ABD ekonomisindeki stagnasyon sinyalleri nedeniyle, hızlı bir u dönüşü yapılmak ve genel doğrularla süslendirilmiş açıklamalarla faiz indirimine gidileceğine dair görüşlere bıraktı. ABD’nin içsel reel ve finansal sektördeki sorunlarının üzerine Trump’ın başına buyruk, kısa dönemli, sığ, çapsız, vizyonsuz ve sonuçta hem global hem de kendi ekonomisine de zarara verecek siyaset orijinli fakat nerdeyse tüm ülkeleri olumsuz etkileyecek uygulamalara girişmesi bir yana, ister gelişmiş ister gelişme yolundaki dünyanın diğer geri kalan ülkelerinin de sorunlar içinde bulunması, küresel ekonominin geleceğine umutlu bakılmasının önünü tıkamaktadır. Çin, Japonya ile AB’nin lokomotifi konumunda Almanya’nın potansiyel büyüme oranlarına ulaşma amacını istikrarlı bir şekilde gerçekleştirememeleri, tüm bunların üzerine arzdaki ani ve hızlı iniş çıkışlara bağlı olarak petrol fiyatlarındaki belirsizliklerin devam etmesi, müteşebbisleri istihdam artırıcı büyük yatırımlara girişmesini engellemektedir. ABD, Çin, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi dünya ticaret pastasının yaklaşık yüzde yetmiş beşine hakim olan dört ülke ekonomisinin büyüme trendini istikrara kavuşturamaması ve küresel siyasi sürecin de, söz konusu ülkelerin çıkarlarının en azından kısa vadede sağlanması amacıyla, yangının üzerine benzinle gitmek gibi belirsizliği derinleştirecek politikalara devam edilmesi realitesi ortada iken, topyekün dünyanın istikrara kavuşacağını beklemek, ancak hayalden öteye geçmeyen bir umuttan başka bir şey değildir.

Mart ayında tarım dışı istihdam arttığı, işsizlik oranının %4’ün altına indiği, tüketim harcamalarının yükselirken ücret oranlarındaki artışın düşmesi nedeniyle enflasyonun yönünün aşağıya dönmesi, FED’in hızlıca politika değişikliğine gitmesine bile yol açtı. 2019 yılında en az üç kez faiz artırılacağı söyleminden, ABD ekonomisinin durgunluğa girmesi tehlikesi nedeniyle şimdi, faiz indirimine gidilebileceği pozisyonuna gelindi. Politikalarının reel ekonominin gelişme hızını yavaşlattığı düşüncesiyle, geldiği günden beri FED ile yıldızı bir türlü barışmayan Trump, faiz indirimlerine gidilmesi yönünde en önemli baskı unsuru konumundadır. FED’in faiz oranlarını düşürme yönünde eğilim göstermesi, ABD’nin reel ve finansal sektörünün içinde bulunduğu durağan ip uçları veren iç ekonomik koşulları yanında karşılıklı minimum zararla kapatılması adına adeta kördüğüme dönüşen Brexit çözümü için İngiltere’ye 31 Ekim’e süre verilmesi, Almanya’nın dış ticaret verilerinin ciddi düzeyde kötü gelmesi üzerine bir de Eurozone’da resesyon olasılığının dillendirilmeye başlanması, Japonya ekonomisinin yüksek tasarruf oranı nedeniyle durgunluktan bir türlü kurtulamaması, Çin’in büyüme hızının yavaşlaması, petrol fiyatlarında istikrarın yakalanmaması ve belirsizliğin devam etmesi gibi faktörler, FED’in ani politika değişikliğine gitmesinde başlıca rol oynayan gelişmelerdir.

Türkiye’de yerel seçimler bitmesine rağmen oylarla ilgili spekülasyonların hala devam etmesi, zaten bıçak sırtı giden ekonomimiz üzerindeki kara bulutları artırmakta, reel üretime yatırım yapma düşüncesi içindeki girişimcilerin karamsarlığa kapılmasına yol açarak finansal sektör araçlarına yatırım yapmaya yönelmekte  ve krizlere karşı riskli duruma getirmektedir. Hazine ve Maliye Bakanı tarafından Çarşamba günü açıklanan Reform Paketi hakkında olumlu ve olumsuz herkes bir şeyler söylemektedirler. Pakette açıklanan hedeflerde her hangi bir sıkıntı bulunmamaktadır. Ancak reform paketi, belirtilen söz konusu hedeflere haklı olarak nasıl, hangi kaynaklar kullanılarak ulaşılacağı yönünde soru işaretlerini de barındırmaktadır. Açıklanan reform paketinin başarılı sonuçlar vermesi, hedeflere ulaşmak için sağlanacak kaynaklar konusunda toplumun ikna edilmesiyle bire bir bağlantılıdır. Enerji ithal etme zorunluluğunda olan ülkemizin hiçbir konuda, hata yapma marjı kalmamıştır. Her açıdan kritik bir dönemden geçen ülkemizin, sanal gündemlerden çıkıp ekonomi, hukuk ve demokrasi gibi gerçek konulara eğilme zamanı geldi de, çoktan geçti bile.   

        

Soru: Gini katsayısının 0.25’in altına düşmesi mümkün mü? Neden?

Sözün Gözü: İnsanların kalbini görmek istiyorsan suratlarına bakman yeter.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi
SON YAZILAR