Seyfullah Koyuncu

Seyfullah Koyuncu

Yunan sınırına mülteci kampı kuralım!

Yunan sınırına mülteci kampı kuralım!

Suriye’de savaşın başladığı günlerde Türkiye sınırında çekilen bazı kareler dünya gündemine düşmüştü. O karelere baktığı zaman insanın içi burkuluyordu.
 
Yaşlılar, çocuklar, engelliler Türkiye sınırına doğru yola çıkmış, canını kurtaracak güvenli bir liman olarak görmüştü Türkiye’yi.
 
Nitekim devletimiz ve ordumuz o süreçte mazlumlara kucak açmıştı. Mehmetçiğimizin; engellileri, yaşlıları ve çocukları sırtında taşıyarak sınırdan içeriye aldığı, elleriyle su içirip yemek yedirdiği görüntüleri görmüştük.
 
Biz; mağdurları, savaştan kaçanları, çocukları, engellileri ve yaşlıları böyle karşılarken; göçmenler şimdilerde Edirne'deki Avrupa kapısında nasıl mı karşılandı?
 
Biber gazıyla, kurşunla, ses bombasıyla… Hatta botları batsın da boğulsunlar diye dürtülen sivri demir sopalarla…
 
Türkiye mazlumları korumak için sınıra özel kuvvetlerini yollarken, Yunanistan mazlumları durdurmak için özel kuvvetlerini sınırına yolladı…
 
Dünya garip bir alem. Yarının ne getireceğini kimse bilemiyor işte.
 
Bizim böylesine kucak açtığımız, yıllardır bağrımıza bastığımız Suriyelilerin Çanakkale’de bizim için can verdiğini unutmamak lazım. Bugün bana, yarın sana…
 
Aynı Suriyeliler bir zamanlar Yunanlara kucak açmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’den kaçan Yunan mülteciler 1942 yılında Suriye'ye sığınmıştı. Suriyeliler Yunanlara sahip çıkmış, giyecek ve gıda ikramında bulunmuştu... 2020 yılında ise Esed’in zulmünden kaçan Suriyeli göçmenler Yunanistan sınırında vahşice katlediliyor. Biz zamanlar yiyecek ve giyecek aldıkları Suriyelilere vefa borçlarını kurşunlarla, gaz bombalarıyla ödüyorlar.
 
Bunların medeniyeti sadece kendilerine. Bunların taptığı tek şey para. Merhamet yok, vicdan yok…
 
Türkiye’nin aslında adımı bir safha daha ileriye götürüp, Yunanistan sınırının olduğu bölgeye güvenli bölge ya da mülteci kampı kurarak binlerce çadır kurması ve Suriyelileri burada ağırlaması gerekiyor.
 
Avrupa’nın uykusu kaçsın, Yunanlar her gün düşünsün dursunlar…
 
NE ZAMAN TÜRKİYE’NİN YANINDA YER ALACAKSINIZ?
 
Daha dün Suriyeli göçmenler için olmadık hakaretleri edenler, bugün nedense göçmenlerin en büyük hamisi olmak için kolları sıvamış durumda. 
 
Şimdi de ‘Devlet neden göçmenleri gönderiyor’ diye algı yürütüyorlar. Tutarsızlıkları arşa çıkmış durumda…
 
Zalim Esed’in mazlumlara 10 senedir yaptığı zulmü görmeyenler biliyorsunuz ki uzun zamandır Esed’in avukatlığına soyunmuş vaziyetteydi. Kadınları, çocukları, yaşlıları kimyasal bombalarla katleden Esed’e bir gün dahi ‘Katil Esed’ dediklerini ben duymadım.
 
Üstüne bir de şerefli ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni o katille aynı masaya oturtmak için saçma sapan gündem oluşturdular.
 
33 şehidimizin kanı hala kurumadı. Şimdi bir daha sormak lazım CHP’ye ve genel başkanına, ‘Türkiye'nin hala Esed’le aynı masaya oturmasından yana mısınız?’
 
Sadece genel başkanlarına değil, buradan bir söz de CHP milletvekillerine söylemek istiyorum.
 
Ne zaman Türkiye’nin milletvekili olmayı düşünüyorsunuz acaba?
 
CHP’nin bazı milletvekillerinin yaptığı açıklamaları okuduğumda, Atina Milletvekillerinin brifingine göz gezdirmiş gibi hissediyorum kendimi.
 
Birisi; mülteciler gidiyor Yunanistan zor durumda kaldı diye ağlıyor, diğeri ise saldırıdan kurtulan kirpilerimizin videosunu paylaşarak kara propaganda yürütüyor. Paylaştığı videoda da kendini yalanlıyor aslında. Çok şükür ki kirpilerimizin sadece lastikleri patlamış, kaportalarında onlarca kurşun ve bomba izine rağmen hasar almamış, Mehmetçiklerimize bir şey olmamış.
 
Çok şükür askerimizin kılına zarar gelmemiş diyeceğine, olmadık iftiralar atıyor…
 
Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz yıl SİHA’lar için çamur atıyordu. Boş yere değilmiş aslında çamur atması. SİHA’larımızın 4-5 günde yazdığı destanı görünce bunu daha iyi anlıyorsunuz.
 
Sizce bu düşüncelerdeki insanlar bu ülkeyi seviyor olabilir mi?
 
KURT KAPANI MI DİYELİM? YOKSA HİLAL TAKTİĞİ Mİ?
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği mücadele o kadar büyük ki. Esed, sadece 24 saat içinde 2 yılda kaybetmediği militanını kaybetti.
 
Özellikle kritik bölge Serakib’de verilen mücadele kayda değer. Serakib 3 gündür sık sık el değiştiriyor. Rejim militanları en çok kaybını bu bölgede veriyor.
 
Türk Silahlı Kuvvetleri, Serakib’de atalarımızdan kalma bir taktiği uyguladı 4 gün boyunca. Suriye Milli Ordusu Serakib’de kasıtlı olarak geri çekiliyor, bölgeye Esed militanları doluşuyor, sonra da Türkiye onları patır patır avlıyor. Sadece 24 saatte 327 rejim milisinin imha edilmesi, bence bu taktiğin bir sonucu.
 
Rusya da bunu görmüş olacak ki, dün itibarıyla bölgeye Rus polisini konuşlandırdı. Bu gelişme bizim için pek iyi olmasa da, yarın yapılacak Erdoğan-Putin görüşmesinin en önemli maddelerinden biri de Serakib olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi
SON YAZILAR