Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

15 Temmuz’un İkinci Yıldönümü..

15 Temmuz’un İkinci Yıldönümü..

15 Temmuz 2016.. Milletimizin hâfızasından hiç silinmemesi gereken bir gün.  Tarihinin en istikrarlı bir döneminde Türkiye, iç ve dış düşmanların işbirliğiyle işgal edilmek istendi. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde aziz milletimiz bu işgale izin vermedi.  Bu millet genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle kandan ve candan duvar ördü, asla işgalcilere geçit vermedi. Onları hüsrana uğrattı.

İşgal girişiminin üzerinden tam iki yıl geçti. Hâdise hala canlı, milletimiz hala dipdiri. Dünden bugün daha çok uyanık.  Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında vatandaşlarımız ve dostlarımız 15 Temmuz gecesi, alanları doldurdu. Bir defa daha yerli ve yabancı tüm Türkiye düşmanlarına meydan okudu. Türkiye’nin kolay bir lokma olmadığını gösterdi.

 15 Temmuz 2016 gününün gecesinde, niçin Türkiye’de darbe girişimi sahnelenmek istendi?

Çünkü Türkiye, İslam âleminin imamesi..

Çünkü Türkiye, İslam âleminin son kalesi..

Türkiye kaybedilirse, bütün bir İslam âlemi kaybedilir. Eğer Türkiye ayakta ise, diğer Müslüman ülkeler kaybetse de Türkiye’nin yardımı ve hamiliği ile yeniden ayağa kalkabilir.  Bunu iyi bilen İngiliz tarihçisi A. Toynbee şöyle bir tespitte bulunuyor: “Osmanlı yıkılan bir uygarlığın adı değil, durdurulan bir uygarlığın adıdır. Önündeki tarihi engeller kaldırılırsa tekrar yürüyüşüne devam edecektir.” Bu sebeple Türkiye’nin büyümesini, lider ülke olmasını engellemek gerekir, demek istiyor. Onun için Türkiye hedef ülke haline getiriliyor.

Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan, dünyadaki mazlumların, mağdurların ve ezilmiş halkların sesi soluğu oldu. Onun, “Dünya, beşten büyüktür” demesi, Afrika açılımı, Batılı sömürgecileri müthiş derecede telaşa düşürdü. Acaba yıllardır sömürdüğümüz bu ülke insanları uyanırsa, sömürü hortumlarımız kesilirse halimiz nice olur? demeye başladılar. İşte 15 Temmuz 2016 gecesi girişilen kalkışma bunun içindir.

Halkımız bir defa daha Çanakkale ruhunu yaşatarak büyük kahramanlık gösterdi. Rabbimizin lütfuyla darbecileri akamete uğrattı, analarından doğduklarına bin pişman etti. Başkomutanın dediği gibi, böyle bir milletin evladı olmakla iftihar ediyoruz.

Lübnan ulemasından değerli bir dostumla 15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişimi üzerine konuşuyoruz. Dostum, “16 yıldır Türkiye Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde başarılı bir yönetim sergilenmesine rağmen iç ve dış düşmanlar bir türlü rahat yüzü göstermediler” diye hayıflandı. Türkiye’nin etrafı ateş çemberi olmasına, içte birçok terör olayı çıkarılmasına rağmen Türkiye’nin iç barışı ve ekonomisi dimdik ayakta. Hatta ekonomik büyüme devam ediyor. Ekonomik büyümede dünyanın 17. sırasında… Bana, “kardeşim sence Yüce Allah Türk halkına niçin yardım ediyor?” diye sordu. Ben de kendisine madem bu soruyu sordun. Dışarıdan bakarak cevabını vermek de sana düşer,  dedim. Bunun üzerine şu çarpıcı cevabı verdi:

“Yüce Rabbim işin en doğrusunu bilir ama ben olayı şuna bağlıyorum. Hz. Peygamber (a.s), kendisine ilk vahiy geldiği zaman, yüce emanetin sorumluluğu karşısında endişelenmişti. Başından geçen olayı bilge kadın, sevgili eşi Hz. Hatice validemize anlatmıştı. Bunun üzerine Hz. Hatice annemiz Resul-i Ekrem’e şunları söylemişti:

 “Korkma, endişelenme! Allah, seni asla mahcup etmez. Çünkü sen, akrabalarınla ilgilenirsin. Yetim ve kimsesizleri gözetirsin. Fakir ve ihtiyaç sahibinin yardımına koşarsın. Misafire ikramda bulunur, komşuna iyi davranırsın. Mazluma ve mağdura kol kanat gerersin. Sen güvenilir kimsesin. Hakkı savunur, doğrunun yanında yer alırsın. Sözün en doğrusunu söylersin.”

İşte dedi, dostum, “bu değerlere hayatiyet veren Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lideriniz var. Bu liderliği Allah asla mahcup etmeyecektir. Çünkü Suriye’li, Irak’lı, Afganistan’lı, Somali’li, Filistin’li, Doğu Türkistanlı, Keşmir'li, Kırım'lı, Arakan'lı, …mazlumların duası sizinle birlikte…

15 Temmuz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, tüm gazilerimize şifalar diliyorum.

Yarınlar, bugünden daha güzel olacak, Allah’ın izniyle…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR