Esra Akyol

Esra Akyol

Çok renkli normalleşme

Çok renkli normalleşme

Salgın hayatımıza gireli bir yıl oldu. Bu bir yılda salgınla birlikte daha önce kullanmadığımız yeni yeni kelimeler ve kavramlar da lügatımıza girdi. İlk öğrendiğimiz ve hayatımızı derinden etkileyen kelime pandemiydi. Onu uzaktan eğitim, normalleşme gibi kavramlar izledi. Kelimeler tanıdık olsa da anlamları artık eskiden bildiğimiz hiçbir şeyi çağrıştırmıyor bize. Salgınla mücadelede geçtiğimiz bu yeni dönem de yeni kavramları beraberinde getirmeye devam ediyor. Kademeli normalleşme, yerinde karar, esnetilmiş normalleşme, kademeli esnetme  gibi bir dizi daha yeni kavramlar öğreniyoruz. Virüs her geçen gün hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını  kafamıza vura vura öğretiyor. Adına normalleşme denen bu süreçte aslında hiçbir şeyin normal olmadığını görüyoruz.

Bu dönemden en çok etkilenen konu ekonomi gibi görünse de, aslında eğitim sistemi en derinden etkileniyor.  Ekonominin telafisi bir şekilde olur, para bugün olmaz yarın  olur. Bugün az yersiniz, yarın çok yersiniz. Az yiyince açlıktan ölmezsiniz.  Ama çocukların okul yılları bir daha geri gelmeyecek. Bugün ilkokula giden bir çocuk bir daha bu yılları yaşayamayacak. Tek sorun okul da değil.  Ne zaman biteceği belli olmayan bir salgın yüzünden eve kapanan çocuklar asosyal olarak büyüyorlar. Hareketsiz ve sürekli evde oturmaktan düzensiz beslenen çocuklarda obezite riski her geçen gün artıyor.

Yerinde karar döneminde olduğumuz bu dönemde okullar kısmen de olsa yeniden açıldı. Haftada iki gün bile okula gitmek, aylardır okullarından uzak olan çocuklara çok iyi geldi. Ama bu olağanüstü dönemde bir açılıp bir kapanan okullar ya yine kapanırsa? Bu  yerinde karar dönemi ve normalleşmenin sonuçları inşallah daha kötü olmaz. Çünkü okullar bir kez daha kapanırsa geleceğimizin teminatı çocuklarımızın psikolojilerini düzeltmek bu sefer çok daha zor olur. Böyle düşününce okullar yeniden kapanacaksa keşke tekrar açılmasaydı diyor insan. Yani okulun açıldığına şöyle doya doya sevinemiyoruz bile.  Çocuklar tekrar hayal kırıklığı yaşamasın diye dua ediyoruz. Çünkü ülke olarak renklere bölünsek de vaka sayılarının 10 bini aştığı bir dönemdeyiz. Renkleri sarı ve mavi olan iller nasıl olsa burda virüs yok deyip rehavete kapılırsa, renkleri bir anda kırmızıya dönebilir. Yani durum her an tersine dönebilir. Hal böyle olunca millet olarak  tüm şartları zorlayıp eğitime bir daha ara verilmesine engel olmalıyız. Çünkü çocukların evde kalması sandığımızdan çok daha büyük sorunlara yol açıyor.

 Uzmanlara göre eğitime verilen aranın uzaması çocuklarda “IQ kaybı”na bile yol açabiliyor. Bazı uzmanlar bu kaybın 1 yıllık sürede 1-5 IQ puanı kaybı anlamına bile gelebileceğini söylüyor. Ama bilelim ki mesele sadece IQ kayıplarıyla da sınırlı değil.  Evdeki hareketsiz yaşam çocuklarda “kaygı problemi”ne yol açıyor. Arkadaşlarından uzaklaşma, endişelerini büyütüp ruh sağlıklarını da bozabiliyor.  Evde kalma süresi uzadıkça, mecburi hale gelen hareketsiz yaşam “çocuk obezitesi” problemini de bir çığ gibi büyütüyor. Diğer bir tehlike de yine evdeki hareketsiz yaşamın getirdiği “kas ve kemik kaybı” konusu. Kısacası okuldan uzaklaşmak çocuklarımızın sadece eğitimlerini aksatmıyor, beden ve ruh sağlıklarını da bozuyor. Uzaktan eğitimle göz sağlıkları da zaten tehlikede. Bir de evde yapacak bir şeyi olmayan çocuklar ders dışında da saatlerce teknolojik aletleri kullandıkları için tehlike iki kat daha artıyor. Dolayısıyla okulların hep açık kalması çocuklar için hayati önem taşıyor.

Kurallara uymak ya da uymamak. İşte bütün mesele bu. Kurallara birileri uyuyor birileri uymuyor. Renklendirilmiş Türkiye haritası illerin bundan sonra kendi göbeğini kendinin keseceğini gösteriyor. İllerdeki vaka artış oranlarına göre hazırlanan listeler iki haftada bir değişecek. Yaşadığı ilin renginin değiştiğini gören vatandaşlar ona göre haraket edecek. Renkleri kırmızıya veya turuncuya döndüyse kalabalıklara girmeyecek, gereksiz yere dışarı çıkmayacak. Tedbirlere daha sıkı uymaya çalışacak. Tabii bu söylediklerimiz duyarlı vatandaşlardan beklenen hareketler. Bu esnetmeyi fırsat bilip hiç düşünmeden avmlere, kalabalık yerlere gereksiz yere akın edenlerden beklenen hareketler değil.

İnşallah atılan bu yeni adımlar tüm millet için hayırlı olur ve salgın bir an önce dünyayı terk eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Akyol Arşivi
SON YAZILAR