Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Hakem Devlet: “Türkiye Cumhuriyeti”

Hakem Devlet: “Türkiye Cumhuriyeti”

Hakem, “anlaşmazlıkları yerli yerince hikmet, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüme kavuşturmada arabuluculuk yapan kişi ve kurum” manasına gelir. İslam’ın en önemli ilkelerinden birisi hakkaniyet temelinde barışı önceleyen bir din olmasıdır. Barış, sulh/salah kelimeleriyle de ifade edilir. Sulhta/barışta hayır vardır.  Bu vazifenin Hak katında ve halk katında manevi değeri çok büyüktür.

Hakemlik görevi, şirketlerden spora,  uluslararası ilişkilerden aile hayatına varıncaya kadar her alanda geçerli olan bir değerdir. Nitekim Kur’an’da geçen bir âyette hakemin değerine şöyle işaret edilir: “Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (4/Nisa 35).  Görüldüğü gibi bireysel ve toplumsal uzlaşı, adalet erdeminin hakemlik kurumuyla taçlandırılmasına bağlıdır.

 Hukukî bir kişi olan hakem,  tarafların rızasıyla anlaşmazlıkları çözüm hükmüne bağlar.  Bu işi gerçekleştirecek olan hâkim, öncelikle taraflar arasında ortaya çıkan anlaşmazlığı yapacağı araştırma ve soruşturma ile bütün yönleriyle çok iyi bilmeli ve ortaya çıkarmalıdır.  Sonra da şahit ve delillerin yardımıyla taraflar arasında adil bir şekilde sorunu çözüme kavuşturmalıdır. Hakem,   anlaşmazlığın boyutlarına göre bir kişi olabileceği gibi bir komisyon da olabilir. İster bir, isterse çoklu hakemlik sistemi olsun, ortak vazife, kusurlu ve haklı olan tarafı adilane bir yöntemle ortaya çıkarmak ve aralarını düzeltmektir. Aynı durum sivil ve resmi inisiyatif başlatmak suretiyle uluslararası düzeyde de gerçekleştirilebilir.

Hatırlayalım. İslam tarihinde Müslümanlar arasında Sıffîn vak’ası yaşanmıştı. Bir tarafta Hz. Ali’nin ordusu, bir tarafta Hz. Muaviye’nin ordusu karşı karşıya gelmiş, sorun hakemler marifetiyle çözülmüştü. Savaşı sona erdirmek için geliştirilen hakem olayı hakkında Hz. Ali  “hak bir söz ama bununla batıl kastediliyor” demesine rağmen her iki tarafta kanın durması için bu teklifi kabul etmişti.

Bilindiği gibi kamu diplomasisi alanında  “hakem devlet” geleneği vardır. Uluslararası ilişkilerde saygınlığı ve güvenilirliği olan devletlerden anlaşmazlıkların çözümünde aktif arabulucu girişimde bulunması beklenir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bir defa daha tarih bu görevi Türkiye’nin güçlü liderliğinin omuzlarına yüklemiştir.  Aynı zamanda bu görevin “bıçak sırtında” yapılan bir görev olduğu da unutulmamalıdır. İşin mihenk taşı “adâlet”tir.  Bir örnek vermek gerekirse, Türkiye-Pakistan dostluğu dillere destan bir dostluktur. Pakistan’da siyasi krizler, doğal afetler olduğu zaman Türkiye yardıma koşar.  Öteden beri değişmeyen politikası budur. Örneğin, Pakistan’da darbeler olur, Türkiye her iki tarafın da arasını bulmaya çalışır. Buna rağmen asla ilişkiyi kesmez. Türkiye hakemliğe devam eder. Aynı kararlılık Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde de geçerlidir.  Keşke aynı siyaseti Mısır, Suriye ilişkilerinde de uygulamış olsaydık, bugün Türkiye’nin Arap-İslam âlemindeki belirleyici hakem devlet rolü çok daha iyi düzeyde olurdu, diye düşünüyorum. Yine dış güçlerin piyonu olan Sisi’nin, Beşar Esad’ın yaptıkları hukuk dışı uygulamalarını yeni bir siyaset dili geliştirmek suretiyle mazlum konumuna düşürülen halkların arasında arabuluculuk yapsak olmaz mıydı? Bugün Türkiye, Ukrayna ve Rusya arasında “Hakem Devlet” rolünü başarılı bir şekilde yerine getirmektedir. Gönül bu arabulucu girişimlerin başarılı olmasını arzu eder.  Elbette her iki devlet nezdinde Türkiye’nin bu rolü unutulmayacak, savaş sonrası dönemde iyi ilişkiler Türkiye’nin lehine nesiller boyu umulmayan ölçüde getiriye de dönüşecektir.  

Ben inanıyorum ki, Türkiye küresel ölçekte devam eden pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı sona erdiği zaman ekonomisini toparlarsa küresel adaleti hâkim kılma, barış ve hakem devlet olma yolunda gücü artacaktır. Bugün işlevini kaybetmiş NATO, BM, Adalet Konseyleri gibi uluslararası kurumların hızla revize edilmesine gidilecektir.  Oyun kuran Türkiye’nin her alanda gücünün artmasıyla bundan Filistin-İsrail sorunu ve diğer küresel sorunlar da barışa dayalı çözüm konusunda ivme kazanacaktır.  Bundan da Türkiye’nin dillendirdiği değer yüklü hakem devlet rolü,  hak-hukuk mücadelesinde mütecavizleri yola getirecek, mazlum ve mağdur halkların yüzünü güldürecektir. O günleri hasretle ve umutla bekliyoruz. Yeter ki milletimize ve güçlü liderliğine güvenelim.

NOT: Önümüzdeki Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Berat kandilidir. Bu gecenin günahlarımızın affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz eder, bütün kardeşlerimizin Berat kandilini tebrik ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR