Hatice Altunsoy

Hatice Altunsoy

Kilo almamızın sebebi duygusal açlığımız mı?

Kilo almamızın sebebi duygusal açlığımız mı?

Duygusal beslenme, acıkıp karnınız guruldadığı için değil genel olarak bir duyguyu beslemek için yemek yemektir. Son yapılan çalışmalarda çoğu insanın vücudun ihtiyacından fazla yemek yemesinin nedeni, % 75 duygusal duruma bağlı ve açlıkla karışan yaklaşık 16 farklı duygudan var. Depresyon, yalnızlık, güvensizlik/yetersizlik, suçluluk, hayal kırıklığı, boşluk hissi, üzüntü, korku, kıskançlık gibi…

Bu duyguları yaşarken bazı insanlarda az yeme hissi oluşurken bazı insanlarda ise aşırı yeme davranışı gösteriyor olabilir. Bu durumda yemekten zevk almadan,  pratik ve baskın tatlar olan aşırı tatlı-tuzlu-acı besinleri tüketip duygu durumumuzu kontrol etmeye çalışırız. Farketmeden uzun süreli aşırı beslenme ilerleyen kilo alımına bağlı obezite ve obeziteye bağlı kronik hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.

Peki açlığınızın sebebi ‘duygularınız’ mı?

Fiziksel açlık  ile duygusal açlık arasında belirgin farklar olup kişi buna dikkat etmelidir. Duygusal açlık durumunda anlık acıkmalar olur fizikselde ise yavaş yavaş acıkmalar hissedersiniz ve kendinizi doyurmak için acele etmezsiniz. Doyduğunuzda duygusal açlık var ise yemeye devam edersiniz. Duygusal yeme, sonrasında suçluluk duygusu hissettirirken, fiziksel açlıkta bu duygular oluşmaz. Boş kaldığımızda her an yiyecek düşünme, TV karşısında ne yediğini fark etmeme, gece kalkıp abur cubur yeme isteği, duygusal durumlarda en sevilen yemeği isteme gibi durumlarda duygusal açlık ile ilgilidir.

Açlığımızı nasıl kontrol altına alabiliriz?

Önceliğimiz bizi yeme davranışına iten şeyi anlamaya çalışmak olmalıdır. Duygusal durumda bozulma olduğunda yemede de bozulma olmaması için odak dağıtmak önemlidir. Burada düzenli egzersiz, yürüyüş daha sağlıklı düşünebilmek adına yapılmalıdır. Aç hissetmediğinizde, yemek yeme telaşına kapıldığınızda, abur cubur yerine, daha sağlıklı olan “rahat” bir besine yönelebilirsiniz. Bazı insanlar için sevdikleri besinlerden kopmak ve bunları bırakmak duygusal olarak zorlar. Burada asıl amacımız hayatından besini çıkarmak yerine dengelemek amacıyla daha az ve başka besinlerle tüketilmesidir. Bu sayede hem istediğini yemiş olup hem de başka besinlerle dengeleyebilirsiniz. Bu dönemde basit şeker yönelimi fazla olduğu için karbonhidrat grubu besinlerden beyaz ekmek yerine daha tok tutması için tam tahıllı ürünlere geçiş yapabiliriz.

Duygu durumu dengesizliği dopamin yoksunluğundan dolayı olduğu için proteine olan ihtiyaç artıyor. Bu nedenle öğünlerinizin her birine az yağlı peynir, yumurta veya yoğurt gibi sağlıklı protein kaynakları yerleştirmeye çalışın. Öğünler arasında yemek yeme isteği hissediyorsanız, taze meyve/sebzeler, fındık veya patlamış mısır gibi sağlıklı bir atıştırmalık seçin ya da özleminizi tatmin edip etmediklerini görmek için en sevdiğiniz yiyeceklerin daha düşük kalorili versiyonlarını deneyin. Ne yediğinizi, ne kadar yediğinizi, ne zaman yediğinizi ve ne kadar aç olduğunuzu yazmak için bir yiyecek günlüğü tutun. Zamanla yediklerinizi görerek, ruh hali ve yemek arasındaki bağlantıyı ortaya çıkaran farklılıkları görebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hatice Altunsoy Arşivi
SON YAZILAR