Güleser Keleş

Güleser Keleş

Konuya yabancıyız!

Konuya yabancıyız!

Türkçesi varken Web, Viraj, Trend, Transparan, Şov, Prodüksiyon, Deep-freeze, Okeylemek, Deklare Etmek, Defans, Absürt, Mantalite... gibi kelimeleri kullanıyoruz. Liste böyle uzayıp gidiyor. Ne yazık ki Türkçe kelime karşılığı olduğu halde dilimize yerleşen, bazen kökenini ve anlamını dahi bilmediğimiz, öğrenmediğimiz bazen de telaffuzunda zorlandığımız ama olduğu gibi de hayatımıza dahil ettiğimiz bu kelimelere benzer daha pek çok kelime bulunuyor. Yabancı sözcükleri olduğu gibi alıyor ve onları Türkçeleştirmek yerine zamanla onlarında Türkçe olduğunu zannederek dilimize yerleştiriyoruz.

Dilimize yerleşen yabancı kelimelerin söylenmesi, cümle içinde kullanılması daha mı gösterişli oluyor ya da kulağa daha mı hoş geliyor bilemeyiz ama şunu bilmeliyiz ki böyle devam ederse yabancı sözcüklerin istilasına uğrayan dilimiz gün geçtikçe zayıflayacak ve asimile olacak.

Yabancı kelimeler hayatımızın içine o kadar girmiş ki günümüzde, onları fark etmekte bile güçlük çekiyoruz. Lokanta, kafe, bar, market, mağaza, vb. gibi birçok yer yabancı isimler kullanmakta. Örneğin; alışveriş yapmak için shop-centerlere giriyoruz, biraz yorulduğumuzda bir cafeye oturup nescafemizi yudumluyoruz. Canımız sıkıldığında ise oturup okey, playstation oyunları adında oyunlar oynuyoruz. Bu yabancı kelimelerin kullanımı Türkçemizin kullanım gücünü azaltmakta ve dilimizi yabancılaştırmaktadır. Teknolojinin de hızla gelişmesiyle birlikte, dilimizde ki yabancılaşma artarak devam ediyor yeni bulunan icatların dilimizde tam karşılığının olmaması ve bu konuda yeterli çabanın gösterilmemesi, bu ürünleri olduğu gibi kabul etmemize ve benimsememize neden oluyor.

Dil, insanların, duygularını ve düşüncelerini bildirmek için kullandıkları bir iletişim aracı. Dilimiz olmadan kendimizi ifade edemeyeceğimiz gibi kültürümüzü bir sonraki kültürlere aktaramaz, iletişim kuramadığımız için de toplumdan uzaklaşır ve toplumun bir parçası olamayız.

Üzülerek belirtiyorum ki kendim de dahil bir çok kişi bu yabancı kelimeleri hayatımızın her alanında kullanıyoruz. Umarım en kısa zamanda dilimize yerleşmiş olan bu yabancı sözcükleri hayatımızdan çıkarabiliriz.

Bir toplulukta konuşulan dil o kişinin ve o milletin kimliğidir çünkü insanlarla, düşüncelerle, nesnelerle aramızdaki en önemli iletken dildir. İnsanları, düşünceleri, nesneleri biz, dilin aracılığıyla kavrarız, dil aracılığıyla kendimizi ifade ederiz.

Dil hayatımızda bu kadar öneme sahip iken her şeyde olduğu gibi maalesef dilimiz de bazı saldırılara hedef oluyor, bir milleti yozlaştırmanın en temel yolu o milletin dilini yozlaştırmaktan geçer ne yazık ki dilimize giren yabancı kelimeler bizim benliğimizi, kimliğimizi değiştiriyor bizi biz yapan değerlerden yoksun bırakıyor. Dilimize zarar veren her şey kültürümüzü, örf adetlerimizi de yok ediyor. Kültürü, töreleri yok olan bir millet ise millet olma bilincinden uzaklaşıyor.

Bizlerin yapması gereken dilimize sahip çıkarak değerlerimizle, adetlerimizle, törelerimizle, kültürümüzle bütünleşmek.

Son zamanların Türkçe kullanımı ise maalesef içler acısı özellikle gençlerimizin başta argo kelimeler olmak üzere, yabancı şekilde söylenildiği zaman farklılık hissi verdiği düşünülen kelimeleri kullanmaya özenmesi oldukça üzücü. Bu da yetmiyor gibi TDK'nın Türkçeleştirdiği kelimeler gençler arasında alay konusu oluyor.

Peki dilimizdeki bu yozlaşmaya bizler bu şekilde sebep olmaya devam edersek Türkçemize kim sahip çıkacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Güleser Keleş Arşivi
SON YAZILAR