Konyaspor'da ve Türk futbolunda neler oluyor?
Lige 2 de 2 ile başlayan ve Göztepe’ye de mağlup olmayan Konyaspor, yoluna dolu dizgin devam ediyor. Bu transfer döneminde Konyaspor’un takıma kattığı oyuncuların nokta atışı olmasının yanı sıra, gönderdiği oyuncuların da nokta atışı olması takımı bu kadar iddialı hale getirdi. Geçen sezon belli başlı maçlarda takımı bozan oyunlarıyla Yusuf, Aleksic, Slowik gibi oyuncuların takımdan ayrılması bana göre en büyük transferlerimiz oldu. Çorum’a transfer olan Aleksic de mi evet o da.. Çünkü ben, bu sezona iyi başlasa da bu oyuncuyu beğenmediğimi ve oyunun içinde çok kaybolduğunu defalarca köşe yazılarımda belirtmiştim. Diğer giden oyuncular zaten benim açımdan yok hükmündeydi.
Konyaspor Yönetiminin ve Scout ekibinin takıma yeni kazandırdığı oyuncuların da takıma hızlı adapte olması ve Recep Uçar’ın kompakt ve önde baskı yapan oyunu, bize bu sezon bambaşka bir Konyaspor izlettiriyor.
Futbol o kadar ciddiyet gerektiren bir oyun ki, bir maçta vezir olursun, ama bir maçta da rezil olabilirsin. Bir maçta parlayıp, diğer maçta takımını rezil edebilirsin. Ama en önemlisi yaptığın hatayı devam ettirmemek veya oynadığın iyi oyunu devam ettirebilmek. Nitekim buna da olumlu anlamda en güzel iki örnek; DENİZ VE ADİL..
Geçen sezon çıkardıkları iyi oyunlar ve bu sezona bomba gibi başlamaları artık onları büyük takımların radarına dahil etti bile. Özellikle Deniz’e Trabzonspor’un ciddi bir ilgisi oldu. Bana göre Uğurcan gibi kalesinde istatistik anlamında çok fazla gol gören ve oyun kurma kabiliyeti hemen hemen hiç olmayan bir kaleciye 33 milyon euroların verildiği bir piyasada, Deniz gibi 20 yaşında, gelecek vaad eden, refleksleri iyi, Ümit Milli Takım’ın kalesini koruyan ve kurtarışlarıyla ışık gibi bir parlayan kaleciye 10 milyon eurodan aşağı verilirse Deniz’e ve Konyaspor’a çok büyük bir hakaret olur. Ki bu oyuncuya kesinlikle sonraki satıştan pay maddesi de konulmalı. Trabzonspor almıyor mu ? Acelemiz yok. Biz bu oyuncuyu, forma giydiği ve süre aldığı sürece başka bir takıma aynı fiyata, hatta daha yüksek bir fiyata sezon sonunda satabiliriz. Aynı örneği Tunahan Yılmaz, Melih İbrahimoğlu ve Adil için de söylüyorum.
Biraz da son Göztepe maçına değinelim..
İlk yarıda her iki takım da kontrollü bir oyun sergiledi. Göztepe, özellikle kanat organizasyonlarıyla etkili olmaya çalıştı. Konyaspor ise savunmada disiplinli kalmaya özen gösterdi. Göztepe resmen nerede ne kadar fizikli oyuncu varsa bu sezon transfer etmiş. Bu transferlerin meyvesini de bu sezon önce Fenerbahçe, sonra da Konyaspor karşısında rakip takımlara birebir oyun ile ve sert oyun ile gösterdiler.
Göztepe, maç boyunca fiziksel üstünlüğünü hissettirdi. Konyaspor, özellikle ilk 80 dakika boyunca pozisyon üretmekte zorlandı. Göztepe’nin güçlü savunma hattı ve orta saha baskısı, Konyaspor’un oyun kurmasını engelledi. Ancak Konyaspor, Tunahan’ın golüyle son dakikalarda bu baskıyı aşmayı başardı. Burada Recep Uçar’a bir eleştiri yapmak istiyorum. Bu maç Umut Nayir ve Bardhi’nin maçı değildi. Orta açamıyoruz, rakibin fiziksel temasları karşısında zayıf kalıyoruz ve orta sahada çoğu topu kaybediyoruz. Yumuşak oyunu ve yavaş oyunu reddeden bir oyun vardı sahada. Oyun bize daha hızlı düşünebilen ve oyunu açabilecek Bjorlo’yu ve Tunahan’ı al diye bağırıyordu ancak o yine bu tercihini son dakikalardan yana kullandı. Değişikliklerde yine çok geç kaldı.
Orta sahaya daha önceden (ikinci yarının başı gibi) üretken bir oyuncu dahil edilseydi (örneğin oyunu genişletecek bir kanat ya da pasör) bu, Konyaspor’un hücumda daha fazla hareketlenmesini sağlayabilirdi. Nitekim Bjorlo oyuna girdikten sonra da bu etkiyi hissettirdi. Hem oyunu açtı, hem takımı ileriye itti, hem de gerçekten harika pas dağıttı ve pasörlük yaptı.
0–55. dakikada, savunmada daha hızlı bir değişiklik ya da orta saha tazeliği sağlayacak oyuncu oyuna dahil edilseydi, ikinci yarıda top Konyaspor’da kalabilirdi ve belki galip bile gelebilirdik. Golü de aslında topun bizde kaldığı ve daha hızlı oynadığımız, önde baskı yapabildiğimiz süre içerisinde bulduk. Tunahan’ın bireysel yeteneği de işin içine girince enfes ve tüm Göztepe’yi susturan bir gol izledik. Attığı gol öncesi çalımlar ve vuruş yeri-kalitesi 1.sınıf.. Tunahan’ı bu sezon vitrine daha çok koymalıyız. Deniz’i de.. Melih İbrahimoğlu’nu da.. Melih Bostan’ı da..
Bu arada son yapılan Muleka transferinin de Konyaspor için harika bir transfer olduğunu düşünüyorum. İleri hatta bizi fazlasıyla rahatlatacak bir oyuncu. Gollerini de atmaya başlarsa, taraftarın sevgisini kazanır ve daha çok motive olur..
Şimdi, kabus gecesini yaşadığımız, harika atmosfere, taraftara, coşkuya, arzuya, umutlara ve sevince büyük bir gölge düşüren İspanya hezimetine de bir değinelim. Bu kadar aciz bir futbol olamaz, bu kadar rezalet bir defans anlayışı olamaz. Bu kadar ruhsuz ve skora isyan etmeyen bir Milli Takım OLAMAZ. Ayrıca Montella Milli Takıma, Gürcistan maçı 11 ile çıkarak ve taktik değiştirmeyerek resmen ihanet etmiştir. Torpillisi Samet Akaydın’ı davet edip, ondan daha iyi yerli stoper Adil Demirbağ’ı davet etmeyerek, kuru inadı yüzünden santraforsuz milli takıma yine Umut Nayir gibi kafa golü atabilecek bir santraforu davet etmeyerek ikinci bir ihanet daha etmiştir. Gerçekten bazen diyorum bu Milli Takım acaba bizim Milli Takımımız mı ? Yoksa Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın Milli Takımı mı ??
-Milli Takım’a gelen her teknik adam adamcılık yapıp kendi adamlarını getirdiği,
-Saçma inatları ve oyun planları yüzünden Milli Takım’ı çıkmaza sürüklediği
-Egoları yüzünden futbolcuları harcadığı ve
-Futbolcuların da KULÜPCÜLÜK yaptığı sürece..
TÜRK FUTBOLU’NDAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ !
Son bir parantez de Konyaspor’a ihanet eden Abdülkerim’e açıyım. ABDÜLKERİM BARDAKÇI EFENDİ !!! KONYASPOR TARAFTARI’NIN NE KADAR HAKLI OLDUĞUNU, TEPKİMİZİN BOŞA OLMADIĞINI TÜM TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ÖNÜNDE takımımız 6-0 gerideyken kendi takım arkadaşının elini iterek ve küfür ederek gösterdiğin için ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ…
Neyse dönelim Alanya maçına. Bu maça tekrar iyi bir motivasyon ile odaklanıp üst sıraları zorlamaya ve ilk 5 içerisinde yer almaya devam edeceğiz.
Konyaspor bu sezon herkese umut veriyor, inşallah sonu milli takımımızın utanç gecesi gibi olmaz. Çünkü bazen futbolda çok istediğin bir şeyin ardında çok büyük hayal kırıklıkları da olabiliyor. Aynı hayat gibi..
