Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Koronalı sonbahara merhaba

Koronalı sonbahara merhaba

Eylül ayıyla birlikte yaza yavaş yavaş veda ediyoruz. Yazdan ne anladık derseniz orası da ayrı bir muamma. Koronayla yatıp koranayla kalkmaya devam. Sözde tünelin ucunda ışık görünüyor diyorlar ama tüneli bile gördüğümüzden pek emin değilim. Melankolik değil sinirliyim. Korona adıyla bir buçuk yılımızın içine edildi, ne zaman son bulacağı ise meçhul. Devletimiz ise vatandaşına yardımcı olmak yerine yasaklara yasaklar ekleyip iyice kıskaca alıyor. İşin sonu nereye varacak göreceğiz...

Hayatımızın normale döneceği konusunda artık kimsede pek bir ümit kalmadı. Sözde sonbaharda maskeyi bir kenara atacaktık. Bırakın maskeyi bir kenara atmayı turizm sezonunun bitmesiyle kasım ayının başında yeni bir kapanma ile karşı karşıya kalırsak kimse şaşırmasın. Okullarımızın açılması iyi bir gelişme ama nereye kadar açık kalacak soru işareti fazla. Sözde uzmanlarımıza kalsa sürekli kapanmadan iyisi yok. Her yer kapalı olsun, insanlar evlerinden çıkmasın, durduk yere sağlık sistemine yük olmasınlar vb. Yani nefes aldığımıza şükredip ot gibi yaşayalım. Geçen günün ömürden olduğunun farkında değiller, daha doğrusu işlerine gelmiyor. Okulların açılması iyi oldu. Kırtasiye, tekstil sektörü hareketlendi, okul servisleri işlerine geri döndü, öğrencilerde okullarına gitmiş oldular(!)

Alınan yasak kararlarında da ticaret ön plânda. Aşı yaptırmayanlara şehirler arası toplu ulaşımda test zorunluluğunun akla mantığa yatkın bir tarafının olmadığı ortada. İnsanlar durduk yere hastanelere akın edip hasta değillerse bile virüs kapacaklar. Maksat milletin burnundan getirip seve seve aşıya razı etmek. Diğer yanda AVM'ye lokantaya, çarşıya pazara gitmek aşısızlara serbest. Anlaşılan varyantlarla değişen virüs şehir içinde değil, şehirler arasında bulaştırma gücünü artırmış. Yanlış anlaşılmasın her yerde test zorunluluğu gelsin demiyorum, biraz olsun bu kararı alanlar mantıklı, tutarlı olsunlar diyorum. Çünkü bir öyle bir böyle olduğu zaman nereden tutarsanız elinizde kalıyor.

Aşıda birinci dozu yaptırıp ölürsen aşılama tamamlanmadı diye aşısız kabul ediliyorsun. Sırf seyahatte testle uğraşmamak için iki doz aşıyı aynı anda yapabilir misiniz diye haklı olarak soranlar var. Çünkü aşı artık sağlığımız için gerekli bir şey olmaktan çıkıp bir dayatmaya dönüştü. Lanet olsun bir an önce yaptırıp kurtulalım düşüncesi hâkim. Yetkililerimizin umurunda değil. Psikoloji bozulan insanlar hele bir korona bitsin de hâlâ yaşıyorlarsa bir şekilde tedavi edilirler. Alman aşısından iki doz, Çin aşısında üç, iki Çin bir Alman ortaya karışık olsun, menü geniş. Çin aşısından dördüncü dozun kulak arkasından yapılırsa etkinliğinin daha fazla olacağı konusunu insanlar arasında şaka malzemesi oldu. İzahı olmayan şeylerin mizahı olur derler ya vatandaş da ne yapsın ağlanacak hâline böyle gülüyor.

Bilim adamlarının tavsiyeleri kâğıt üzerinde iyiymiş gibi görünse de gündelik hayatta bir karşılığı olmadığından daha fazla soruna neden oluyor. 14 gün kapansak bu iş tamam diyenler vardı. Temmuzdan önce daha fazla kapanmıştık. Aşılama günden güne artıyor ama yine tamam olmuyor. Neymiş varyantlarla virüsün şiddeti ve yayılım hızı artıyormuş. Aşının varyantları artırdığı konusunda bir kısmı ispatlanan iddiaları dile getirince cahil muamelesi görüyorsun. Bu saatten sonra yapılacak şey belli. İsteyen aşı olsun isteyen olmasın gündelik hayata devam edip sürü bağışıklığına ulaşmalıyız.

İktidarın kararlı adımlar atıp, bilim adamlarının her dediğine evet dememesi lazım. Ekonominin hali ortada. Göz açıp kapayasıya kadar seçim zamanı gelir. O zaman kötü giden ekonomi noktasında ne vatandaş ne de muhalefet bilim adamlarını değil, hükümeti suçlayacak.  Virüs bürokrasinin, memurların da işine geldi. Başına korona eklediğin her türlü saçma karar kabul edilir oldu. Düşünün Üçler Mezarlığı içindeki mezarların yeri hakkında bilgi veren büro bile korona tedbirleri kapsamında kapatılmış, ne alakaysa artık...

Korona konusunda hep aynı muhabbeti yapıyoruz ama hükümetin, vatandaşın huzuru için aldığı kararları gözden geçirmesi gerekiyor. Çünkü yumurta küfesi bilim adamlarının değil hükümetin sırtında. İşlerin çığırından çıkmaması için bir an önce adımlar atılmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR