Geçtiğimiz cuma günü Mevlid Kandil’iydi, yani Peygamber efendimizin dünyayı şereflendirdiği gece. Gazetelerimizin hemen hepsinde kandille ilgili haber vardı. Bazı gazeteler kendi meşrebine göre ayıp olmasın diye küçük görürken bazıları da sürmanşetten vermişlerdi. O günkü gazetelerin birinci sayfasında “bir müjde” haberi de vardı. Hükümet dar gelirlileri tarihin en düşük faiziyle 20 yıl vade ile ev sahibi yapacak modeli açıklamış… Mevlid Kandil’inde düşük faiz müjdesi. Aslında yazı anlamak isteyen için burada bitti de biz sayfayı doldurmak için yazmaya devam edelim.

 Olayı nasıl ele alacağımı bilemedim. Ana akım gazeteleri bir kenara bırakalım, onlar için din bile tiraj yaptığı sürece sayfalarda yer bulacak bir şeydir. Faiz konusunda zerre hassasiyetleri yok, çünkü patronlarının enerji, inşaat ihalelerine girip projelerini tamamlayabilmesi için sürekli krediye ihtiyacı var. Onlara faiz derseniz oranı kaç sorusuyla muhatap olursunuz. Benim canımı sıkan sözüm ona muhafazakâr görünen, yıllardır bir misyonu, davası olduğuna inandığımız gazetelerin de haberi diğerleriyle aynı şekilde vermeleri oldu. Tamam, toplumun belli bir kesimi için önemli bir haber olabilir. Fakat Peygamber Efendimizin ismiyle, Mevlid Kandil’iyle faiz kelimesinin aynı sayfada yer alması üstelik gazetenin birinci sayfasında en hafifiyle ayıp olmuş. Ağır konuşacak olursak küfretmemiz gerekecek, onu zaten gazetelerin birinci sayfalarını görünce ettik…

Bu sözüm ona muhafazakâr gazetelerimizde birinci sayfa hazırlanırken yahu kandil günü düşük faiz müjdesi haberi verilir mi? haberi illâki vereceksek iç sayfalarda küçük bir şekilde görelim diyen bir de galiba olmamış. Şu ara neredeyse her gün birkaç gazeteciyi işten çıkardıklarından belki dikkat eden bile olmamıştır. Burada isim vermeye gerek yok hangi gazetelerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. 8 Kasım Cuma günü yayınlanan gazetelerin birinci sayfası tarihe kara bir leke olarak geçecektir. O gazetelerin birinci sayfası, ülke olarak yaşadığımız yozlaşmanın, çektiğimiz sıkıntıların bir sonucudur. Son dönemde iyice dibe vuran gazeteciliğimizin de düşebileceği son noktadır. Bundan sonrası dükkânı kapatıp gitmektir…

Olayı sadece gazetelerimiz üzerinden ele aldım çünkü toplumda faizli ev ya da diğer kredi çeşitlerinin bu kadar normal karşılanmasının ana sebebi basınımızdır. Kira öder gibi kredi taksitlerini ödemeye başla hem de kendi evinde vb. janjanlı sözlerle faizi normalmiş gibi gösteren basınımız oldu. Maalesef artık faizin haramlığından ziyade oranını konuşur olduk. Kredi çekecek durumu olup da kirada oturanlara resmen enayi gözüyle bakılıyor. Burada faizin haram olduğu konusunda ayetlere yer vermeye gerek yok. Merak eden rahatlıkla ulaşabilir.

Bu noktada anlaşılan hükümeti, Hazine ve Maliye Bakanı’nı uyaran birileri de olmamış. Yahu Mevlid Kandili’nden önce böyle bir açıklama yapacağız, bu haber yazılı basında kandil gününde yer alacak gelin şunu birkaç gün erteleyelim diyen birisi çıkmamış. Veya faizin haramlılığı konusunda bir hassasiyet kalmamış. Haberin detayında zaten modele son şeklinin verilmediği, önümüzdeki dönemde son halinin açıklanacağı söyleniyor. Yani Mevlid Kandili’ne faiz bulaştırmanın hiçbir anlamı yokmuş ama bu kimin umurunda?

Cumhurbaşkanımız her zaman faize karşı olduğunu söylüyor ama hükümet nedense insanlara faizsiz bir şekilde ev sahibi olma fırsatı sunamıyor. Bu konuda TOKİ belli bir adım attı. TOKİ evlerinin merkeze olan uzaklığını, kalitesini falan bir kenara bıraksak bile orta gelir grubu TOKİ’nin birçok projesinden yararlanamıyor. TOKİ’den birkaç istisna proje dışında ev sahibi olmak için ya emekli olmak gerekiyor ya da düşük gelirli. Orta gelir grubu ev sahibi olmak için ya bankadan kredi çekecek ya da yıllarca kirada oturup bir yandan da para biriktirmeye çalışacak.

Hükümet isterse kamu bankaları üzerinden altına veya dövize endeksli faizsiz kredi vererek insanları rahatlıkla ev sahibi yapabilir. O da mı olmuyor her gün yenileri çıkan bilmem ne evim benzeri formülü bankalar üzerinden güvenilir bir halde kendi sunabilir. Detayları daha belli değil ama bu yeni “düşük faizli konut modeli” açıklanınca TOKİ’yi bile mumla arayacakmışız gibi görünüyor…