Hakan Çandır

Hakan Çandır

MEZHEPÇİ DEĞİLİZ; ASLA DA OLMADIK...

MEZHEPÇİ DEĞİLİZ; ASLA DA OLMADIK...

Evet; burada İran'ın mevcut deviren, yok eden, yıkan ve buna mukabil asla ıslah etmeyen DEVRİM YASALARIYLA kayıtlı MEZHEPÇİ emellerini sıralayacak değilim; bunu bilen zaten biliyor. Bilmeyen varsa zahmet edip birkaç makale ve araştırma yazısı okusun ki ve iki tanesinin linkini hemen paylaşayım.

 

http://www.setav.org/iran-siyasetini-anlama-kilavuzu/

 

Buna ek olarak bir de İsrail ile ilgili rapor sunayım ki iki ülke arasındaki yönetim biçiminin benzerliğini görebilesiniz.

 

http://file.setav.org/Files/Pdf/20121221123959_israil-siyasetini-anlama-kilavuzu-web.pdf

 

Bu raporlar her iki devletin, son derece benzer YÖNETİM tarzlarını ortaya koymakla birlikte AMAÇ benzerliğini de ifşa etmektedir adeta.

 

Dolayısıyla dünyada ADALETİ ilke edinmiş Müslümanların güçlenmesi, tüm mezhep fitnelerini minimize edecektir.

Yasalarında, "DEVRİM YASALARI Kur'an ayetleriyle çatıştığında DEVRİM YASALARI tercih edilir" yazan bir ülkenin, İSLAM'IN SANCAKTARI olması mümkün değildir.

 

Gönül ister kardeş olmayı ve fakat İran'ın mezhepçi zihniyetleri, Hz. Yakup'un, Hz. Yusuf'u kuyuya atan oğullarını ısrarla örnek almaktalar.

Zorla kardeşlik olmaz ama yine de Âdil akıl sahipleri olarak Sünni âlem, İslam dünyasında gelecekte otoritesini sağladığında,  o kardeşlerine karşı (ki hâlâ kardeşlik dairesinde kalmışlarsa) tıpkı Hz. Yusuf'un ortaya koyduğu aklıselim tavrı benimseyeceklerdir.

 

Evet; İran bir DEVRİM yaptı! Lakin daha kullandığı kavram bile problemli iken, Devrimin adının İslam olması da ümmet açısından hiçbir şey ifade etmemektedir. Keza, önemli olan uygulamadır ve tarih bize göstermiştir ki bu uygulama, İran özelinde son derece problemlidir.

 

O yıllardaki İran Devrimi sevdası her ne kadar revaçta olsa da, bizler hamdolsun o sevdaya kapılanlardan olmadık. Zira her zaman, yakıp yıkan, deviren, kül eden ve yok eden bir DEVRİM yerine;

 

Var eden, yeşerten, ayağa kaldıran, onaran ve en önemlisi de ISLAH EDEREK DÖNÜŞTÜREN bir İSLAM İNKILÂBINA inandık.

 

Bizler sadece buna inanmakla kalmadık. Aynı zamanda bu ıslah edici hareketin, ADALETİN her daim mümessili olmuş bu topraklardan yeşereceğine olan ümidimizi de hiç kaybetmedik.

 

YERLİ DAMARDAN beslendik her daim; bu toprakların mayasını özenle muhafaza ettik. Her sözü dinledik, her fikre değer verdik; lakin doğru ve itidalli olanı aldık, aşırı ve uç olanları reddettik. Sadece reddetmekle de kalmadık o aşırı uç yaklaşımları; engelledik, varlık göstermelerine müsaade etmedik.

 

Bu ülkenin kaldırım taşını söküp, esnafın dükkânın camlarını indiren kim olursa olsun TERÖRİST bildik; evlatlarımızı da bu şuurla yetiştirdik. Çocuklarımıza DEVLET bilincini aşıladık ve bu toprakların asli unsurları olarak, o teröristlere her daim karşı çıkmalarını TEMBİHLEDİK.

 

Lakin asla ADALETTEN, MERHAMETTEN ve HAKİKATTEN ayrılmamalarını da VASİYET ettik.

 

"Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın." Bakara/143

 

 

 

Sonuç olarak; DEVRİMİN İFSAT edici özelliğinin aksine, maksadında mümkün mertebe ISLAH olan ve AYAĞA KALDIRAN/ikame, kırıp dökmeden dönüştüren İNKILÂP, bizim yaşantımızda değişmez bir İLKEDİR. Bu aynı zamanda da SÜNNETULLAH'tır ve Müslümanlar bu ilke ile emrolunmuşlardır. Bundan gayrisi BEŞERİ ideolojilerdir ki tamamı insan nefsinden kaynaklanmış TEMENNİLERDİR. Üstelik temenni kavramı Kur'an'da asla ol(a)mayacak işler için kullanılmaktadır yani bir takım KURUNTULARDIR bütün bunlar.

 

ŞUARA Suresi

“İllellezine amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesırav ventesaru mim ba´di ma zulimu

ve seya´lemüllezıne zalemu eyye münkalebiy yenkalibun 

 

“Ancak iman edenler ve ISLAH EDİCİ/ONARICI/TEDAVİ EDİCİ/VAR EDİCİ işler ortaya koyanlar,

Allâh`ı kesintisiz zikredenler/hayatında kaim kılanlar

ve zulme uğradıktan sonra yardıma ulaşanlar müstesna... 

 

Zulmedenler, yakında hangi İNKILÂBA/dönüşüme uğrayacaklarını kavrayacaklar!”

 

****

 

İz Yayınlarının medarı iftiharı Mehmet Kahraman ağabeyimiz şöyle bir söz sarf etti geçenlerde.

"Şİİ TERÖRİSTLERE 'şii milisler' demek gibi bir zorunluluk mu var"?

 

Tabii ki yok; Mehmet ağabeyim;

Keza, bazıları için bu ŞEBBİHALAR, henüz terörist kategorisine girecek denli ÇOCUK KATLETMEDİLER!!!

Onlar için bir üst sınır çizgisi var öldürme konusunda ve eğer kendi çıkarlarına göre belirledikleri o üst sınır geçilirse ancak terörist deyip dememeyi gündemlerine alıyorlar!

Yani bu bir nevi, BATI'nın terörist algılamasının ACEMCE versiyonu.

Garip olan ise, o üst sınırı da kimseyle paylaşmıyorlar; o sebeple nerede duracakları belli değil. 

hakan-candir-6.jpg

Son söz;

Kesinlikle duygusal yaklaşmıyoruz, mezhepçi hiç değiliz.

Lakin artık bu ümmetin geçmişten gelen bir İRAN MEZHEPÇİLİĞİ sorunu var ve gelecek nesiller bunu ADAM gibi yani aklıselim ama OTORİTESİNİ göstererek çözmeli diye düşünüyorum...

İran karşıtı insanların yaklaşımlarının da duygusal olmadığı kanaatindeyim. Aksine DUYGU&DÜŞÜNCE dengesini iyi kurduklarını düşünmekteyim... İstisnalar ise her iki tarafta da mevcuttur...

 

"Rafiziler, Hristiyan ve Yahudilerin eşeğidir. 
Fitne zamanında ona binerler"
İbni Teymiyye

 

Devrim: DEVİRİR, FELÇ EDER.

İNKILÂP: AYAĞA KALDIRIR, TEDAVİ EDER.

 

Devrim: PARÇALAR, AYRIŞTIRIR.

İNKILÂP: BİRLEŞTİRİR, BÜTÜN HÜCRELERİ BİRBİRİNE BAĞLAR.

 

Devrim: YOK EDER, ÖLDÜRÜR.

İNKILÂP: VAR EDER, YAŞATIR.

 

 

Devrim: MUHATABINA SAVUNMA HAKKI VERMEZ.

İNKILÂP: SAVUNMA ve YARGILANMA İMKÂNI TANIR.

 

Devrim: İNSANI META ve NESNE OLARAK GÖRÜR; DEĞER VERMEZ.

İNKILÂP: İNSANA DEĞER VERİR, ÖZNE MUAMELESİ YAPAR, ONA ŞEREFİNİ İADE EDER.

 

Devrim: KARANLIKTIR, yani ZULMEDER.

İNKILÂP: AYDINLIK yani NUR'DUR. HER ŞEYİ OLMASI GEREKEN YERDE DEĞERLENDİRİR.

 

Devrim: AYIRT ETMEZ, TOPLUCA YOK EDER.

İNKILÂP: MÜMEYYİZ AKLA SAHİPTİR, AYIRT EDER. FURKAN SAHİBİDİR, HAK ile BATILI KARIŞTIRMAZ...

 

 

                   Onlar sigara ve nargile ile DEVRİM yapmayı TEMENNİ ederlerken

 

                                                                Bizler Es'Salât ile ASRIN İNKILÂBINI gerçekleştirebilmeliydik.

 

Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Çandır Arşivi
SON YAZILAR