Modern nokta nokta -4-
Modern şiiri savunanlar özellikle hece ve halk şiirinde sona gelindiğini, aynı kalıp aynı ayaklar ve uyaklar etrafında dönüp durulduğunu söylüyorlar. Karacaoğlan’ın ve eski halk şairlerimizin aşılamayacağını, onlar gibi şiir yazılamayacağını, söylenemeyeceğini iddi ediyorlar. Elbette ki kudema çok önemli ve hakikaten yüksek esvaplı şiirler bırakmışlardır edebiyat dağarcığımıza. Ancak son dönemde de önemli şiirler yazılmıştır bu cenahta. Abdurrahim Karakoç, Cemal Safi, Nurullah Genç çok önemli, kaliteli şiirler söylemişlerdir. Bugün edebiyat muhitlerinin önemli bir kısmı sadece modern şiire verdikleri ve hece şiirini yok hükmünde gördükleri için bu alandaki şairlerimiz karanlıkta kalıyor çok zaman. Bakmadıkları manzaranın eksiklerini sayıyor, ilgilerini esirgedikleri şairleri eleştiriyorlar. Burada bir haksızlık var gibi geliyor bana. Bu haksızlık sadece kişilere değil, tarihimize, kültürümüze ve sanatımıza karşı da işleniyor aynı zamanda.
Okumayan bir milletiz ve değerlerimize karşı saldırılara karşı savunmasız kalıyoruz. Belki eskiden de okuma yazma oranımız azdı ama şiirimizin bir değeri vardı insanlarımızın gözünde. Dijitalleşen dünyada kısa cümleler, anlık görüntüler ve sloganlarda kaybolup gidiyoruz. İçi dolu metinler, bizi bize anlatan hikayeler, iyilerin kazandığı masallar artık rağbet görmüyor. Modern… diye başlayan evlerde, şehirlerde, kıyafetlerde dünümüze yüz çevirmiş, günümüzü gün etmenin peşinde koşup duruyoruz. Ecnebi ülkelerin kadınlarından daha asri, açık kadınlarımız kızlarımız. Onlardan daha sarhoş, daha başı boş gençlerimiz ve onlardan daha dövmeli, daha küpeli efemine insanlarımız.
Olay sadece şiir olayı değil, iş ahlakı, aile ahlakı, toplum ahlakı ne müfredatla düzeltilebilir yalnızca ne de yasalarla yasaklarla; bizi kurtaracak şey kendi inancımızı yeniden ayağa kaldırmak, kendi kültürümüze sahip çıkmak ve kendi şiirimizi yeniden diriltmek. Yanlışlarda, hatalarda, çirkinliklerde ölmediğimiz sürece de asla bu dirilişi gerçekleştiremeyiz. Asrın idrakiyle değil, İslam idrakiyle bir dil geliştirmemiz lazım. Yoksa bu batıdan esen rüzgârın önünde bir kuru yaprak gibi savrulup gitmeye devam ederiz. Elbette batılı bilim adamlarından, batılı edebiyatçılarından alacağımız çok şey var ama kendi mayamıza hamurumuza katmazsak ekmek bizim ekmeğimiz olmaz. O ekmeği yiyen evlattan da bu millete hayır gelmez vesselam.
Sevgiyle kalın.
