Musab Seyithan
Musab Seyithan Trump’ın, Filistinle İlgili Şeytanî Planı

Trump’ın, Filistinle İlgili Şeytanî Planı

Büyük şeytan ABD’nin, ikinci kez Başkanlık koltuğuna oturan ve birbiriyle çelişen sözleriyle gündeme oturan akıl ve davranış fukarası Trump, “Dünyadaki bütün savaşları durduracağım” vaadinde bulunmuştu. ABD liderlerinin kalleşliklerini bildiğim için bu söze hiç inanmamıştım. Hele hele önceki yönetim hayatı çelişkilerle geçmiş ve aklı bir karış havada olan Trump’tan bu sözün sâdır olması hiç inandırıcı değildi.

İşte bu “karaktersiz karakter” olan Trump, geçtiğimiz hafta, koltuğa oturmuş olmanın da rahatlığı ile uçakta yaptığı Filistinlilerle ilgili açıklamada, Ürdün Kral Abdullah'a; "Daha çok mülteciyi almanızı isterim çünkü tüm Gazze Şeridi'ne bakıyorum darmadağın durumda. Gerçekten darmadağın" demiş. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşeceğini, Filistinli mülteci almasını ondan da isteyeceğini ilave ederek yaklaşık bir buçuk milyon kişiden söz ettiğini ve “Orayı tamamen temizleyip 'Bitti' demeliyiz" demiş. Bölgede "yüzyıllardır birçok anlaşmazlık" olduğunu, "Filistinli mültecilerin Arap ülkelerine yerleştirilmesinin geçici ya da uzun vadeli olabileceğini" de söylemiş.

Trump ayrıca, "Bir şeyler olmalı. Ancak orası şu an resmen yıkım alanı. Neredeyse her şey yıkılmış ve orada insanlar ölüyor. Bu nedenle bazı Arap ülkeleriyle bir araya gelip Filistinlilerin barış içinde yaşayabilecekleri başka bir yerde konutlar inşa etmeyi tercih ederim" demiş.

Bu ifadeler, gayrimeşru çocuğu İsrail’in güvenliği için Filistinlileri tehcire tâbi tutup yurtlarından çıkarmanın şeytanî planını deşifre etmektir. ABD ve onun başına geçenlerden dünya barışı ve adalet beklemek, eşek arısından bal yapmasını beklemek kadar abes ve imkânsızdır.

“1915’te Türkler, Ermeni katliamı yaptı ve onlara tehcir uyguladı” diye parlamentonda karar aldıracaksın sonra da kalkıp Filistinlilere tehciri uygun göreceksin, bu nasıl yaman çelişki bre kâfir?!!! Yani “Başkasına veririm talkını, kendim yutarım salkımı” mı diyorsun bre katil?!!! Yüce Allah bu kâfirler sürüsü için hayat Kitabımızda aynen şöyle buyurur: “Asla hiçbir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma/hiçbir hukuk gözetmezler. Çünkü onlar saldırganların ta kendileridir.(9/Tevbe:10).

ABD, kurulduğu günden beri terörist bir devlettir. Medeniyetler Diyaloğu kitabında Roger Garaudy şunları ifade ediyor. “Batılılar, Amerika’nın asıl yerlisi olan 100 milyonu aşkın Kızılderili’yi öldürerek, dünyada daha önce benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. Bunun ardından üç yüz yıl süren köle ticareti sırasında en az yüz milyon Afrikalıyı da öldürerek bir başka akıl almaz soykırımı gerçekleştirmiştir. Tüm bu soykırımların altında Amerika’ya yerleşen ve bugünkü ABD’nin temelini atan Batılılar vardır.”

İşte ABD, kurulduğu günden beri soykırım yaparak, gittiği her yere bela, kan, şer, şiddet, gözyaşı sömürü götürmüştür. İnsanlığın başına belâ olmuştur. Hangi taşı kaldırsanız altından büyük şeytan Amerika çıkmaktadır. Hiroşima’ya gidiyorsunuz; “Bunları kim yapmış?” diyorsunuz ve taşı kaldırıyorsunuz, altından Amerika çıkıyor. Afganistan’a gidiyorsunuz; “Bu yıkımlar kime aittir?” diyorsunuz, taşın altından Amerika çıkıyor. Irak’a, Suriye’ye gidiyorsunuz, “İki milyon masum insanı kim öldürdü? Ülkeyi üçe kim parçaladı? Buradaki terör örgütlerini kim kurup destekliyor?” diye soruyorsunuz, taşın altından yine Amerika çıkıyor. Dolayısıyla ABD, insanlığın baş belası, medenî görünümlü vahşî, kuzu postuna bürünmüş vampir bir devlet!!!

Bugün de Gazze, 7 Ekim 2023’ten beri, Hiroşima’ya atılan bombaların yaklaşık beş katı olan 70 bin ton bomba atılarak geride 40 bin masum can kaybıyla beraber harabeye döndürülmüşse, bu vahşetin arkasında yine Amerika vardır. Aslında Filistin’de savaşan Amerika’dır. İsrail onun orada taşeronluğunu yapıyor. Dolayısıyla İsrail’in şımarıklığı kendi gücünden kaynaklanmıyor. Bu gayri meşru babasına güveniyor.

Bildiğiniz gibi eli kanlı katil ve hayvandan daha aşağı, alçak yaratık Netanyahu, Amerika’ya davet edilmiş ve kongre binasında konuşturulup alkışlanmıştı… Netanyahu denen alçak şerefsizi de utanmadan bütün dünyanın gözü önünde, kongre üyelerine; “Bir tane bile sivil öldürmedik” demişti ve yine alkış almıştı. İnanın bunlar kafayı yemiş akıl fukarası mahlûklar, mankurtlaşmışlar, ne yaptıklarının farkında olmayacak kadar zulüm sarhoşluğundalar. Yalan söylenir de, bütün dünyanın şahit olduğu binlerce masum sivilin ve çocukların Gazze’de öldürüldüğü bir vasatta yüz kızarmadan bu kadar açık yalan söylenmez ki... En azından insan olan söylemez...

Yahudiler ve yahudiye destek veren “Gönüllü siyonistler” asla güven vermezler. Rabbimiz, Yahudilerin verdikleri sözde durmayan karaktersizler ve ahitlerini yerine getirmeyen dönekler olduğunu Yüce Kitabımızda şöyle ifade eder: “Onlar Allah’a söz verirler. Verdikleri sözleri yerine getireceklerine yemin ederler. Sonra sözlerinden cayarlar. Verdikleri sözleri yerine getirmezler. Verdikleri sözleri yerine getirmeyen ve insanlarla dürüst ilişki kurmayanlar, yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” (2/Bakara:27).

Allah’a verdikleri sözde durmayarak kalleşlik yapanlar, kullarına verdiği söze sadık kalırlar mı? Rasûlullah zamanında Beni Kureyza, Beni Kaynuka ve Beni Nadir yahudi kabileleri, yapılan Medine Sözleşmesine sadık kalmadılar. Anlaşma maddelerini ihlal ettiler ve hepsi de bu ihlalin bedelini ödedi. O gün ihlallerinin bedelini ödeten bir otorite/Medine İslam Devleti vardı, ödettiriyordu. Bugün bu otorite olmadığından, Müslümanlar darmadağınık olduğundan kâfirler istediği gibi hareket ediyor ve şimdilik kalleşlikleri yanlarına kalıyor. Rabbimiz azgın kâfirlerle ilgili; “Kâfirlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürükleneceksiniz(3/Âl-i İmran:12) buyurmak suretiyle erinde gecinde dünyada yenileceklerini ve ahirette de layık oldukları cehennemi boylayacaklarını beyan ediyor. Bugün olmazsa yarın, bir gün mutlaka… Biz Mü’minler, Allah’ın mühlet verdiğine ama ihmal etmeyeceğine inanırız.

Bugün kâfirlerin kuvvetli görünmeleri, onların güçlü olduğundan dolayı değildir, Müslümanların dağınıklığından ve Allah’ın istediği kalite ve kalibrede hakiki mümin olamadıklarındandır. Osmanlının yükseliş dönemi gitti, dünya bu hale geldi. Biz özümüze dönüp Dünya İslam Birliğini gerçekleştirinceye kadar da böyle gideceğe benziyor. Rabbim sonumuzu hayreylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi