Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Zamanın Dışından Konuşanlar

Zamanın Dışından Konuşanlar

İnsanın doğup büyüdüğü, suyunu içip havasını teneffüs ettiği, acıları ve sevinçleri birlikte paylaştığı vatanına milletine karşı sorumlulukları vardır. Sadece bu sorumluluk “askerlik” yapmak değildir. Elbette o da bir sorumluluktur. Herkesin sorumluluğu,  gücü nispetindedir. Burada “güç-takat”; sağlıktır, ilimdir, sermayedir, kalemdir, kelamdır, akıldır, makamdır, iradedir vb. bunların örneklerini çoğaltmak mümkündür. Yeri geldiği zaman insan bu gücünü milletinin hayrına kullanmasını bilmelidir. Dinimizde sorumluluk da böyledir. Zengin olmayana zekat vermek, hacca gitmek, hür olmayana Cuma namazı kılmak farz değildir.

Toplumların içinde temayüz etmiş şahsiyetler vardır. Bunlardan,  yeri geldiği zaman kalemleriyle, kelamlarıyla ya da sermayeleriyle kendilerinden beklenen sorumlulukları yapmaları beklenir. Şimdi bakıyorsunuz, eli kalem tutan, fikir beyan etme gücü olan ve topluma mal olmuş bazı şahsiyetler, konuşmaları gereken zamanlarda çiçekten, böcekten konuşmayı tercih ediyorlar.

Geçenlerde sosyal medya hesaplarımızda bu tip kimselere sitemkâr şöyle bir mesaj paylaştım: “Zamanın içinden konuşması beklenen bazı kimseler özellikle zamanın dışından konuşmayı tercih ediyorlar. Bu sorumluluklardan kaçış mıdır? Ne dersiniz ey ahali?” Bu paylaşım üzerine sağ olsunlar bazı takipçilerimiz şu cevapları göndermişler. Onlardan seçtiğim bazı pasajlar  şöyledir:

Evet tam da öyle hocam. Maslahatcı, sorumsuz, kimlik ve kişiliksiz bir tutumla bulundukları yerin hakkını vermeyen/veremeyen oportünist, korkak ve kaypak insanların zamana uygun tavırlar yerine zamanın gerisinde söylemleri ancak al aşağı edildiklerinde anlayıp eyvahları feryada dönüşmekte; bu durumdaki cüceler sadece komik bir palyaço olarak aramızda caka satarak dolaşmakta...(Zafer karakuş)

Sayın Hocam atfettiğiniz bu kişi ve kurumlar bırakın kendilerini, sorumluluktan kaçtıkları ihtimalini böyle davranarak varlık amaçlarını yerine getirdiklerine inanıyorlar.

Bu nedenle mahkum ettikleri her insan zihniyle övünç duyuyorlar.

Bu nedenle kanaatimce sadece sorumluluktan kaçıyorlar demek çok iyimser kalır.

Korkaklık, cesaretsizlik, menfaat ve itibar hırsı gibi hem psikolojik hem sosyolojik hem de maddi çok fazla nedenleri olabilir. (Fatih Özçelik)

Şartlara göre konuşan, bizim ne haddimize efendim diyen, şimdi konuşursak umduklarımıza nail olamayız diyerek hep hakkı söylemekten kaçınan kimselere biz Monşer

Müslümanlar diyoruz Hocam...

Her devirde var olan tipler...

Bunlara şairin dediği gibi sesleniyoruz;

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz, çünkü bu yol çıkar Hira Dağına..

Halbuki yoldaşını terk edip gidenlerin değişilir hepsi bir sokak kaltağına...(Ali Akgün)

Dava deyip Allah rızası için yapıldığı iddia edilen işler şahıslar üzerinden yürütülüyorsa orada dava ve gaye yoktur. Orada ihtiras, desinler, bencillik, ben merkezcilik vardır...

Müslüman cesur, kararlı, vicdanlı, dürüst, adil ve duruluklarıyla tanımlanan bir kimliktir. Hakkı olanı dilenmez, mal ve canını kaybedecek kaygısı taşımaz, haksızlıklar karşısında susmaz, adaletten taviz vermez, kötüye sırtını dayamaz, hiçbir şartta riyakâr davranmaz, öldürüleceğini bilse doğruluktan şaşmaz, inancına bedel biçmez, kardeşini hançerlemez, benliğini yüceltmez, kompleks ve kibir taşımaz, şartlar ne olursa olsun başkalarını aldatmaz ve sömürmez…

Müslüman ilkeli yaşar, kendi aleyhine de olsa asla yalan söylemez, takiyye yapmaz, dünyası için dinini terk etmez. Dürüst olur, zikzak çizmez.(Ali İhsan Ersöz).

Menfaatinin biteceği korkusu,  etkili ve yetkili kişilerin yanında liyakatsiz duruma düşeceği korkusu,  inancını tam hayata yansıtmadığından toplum içerisinde küçük düşeceği korkusu, tam donanımlı olamadığı için donanımlı kişilerin gözünde küçümsenmemesi, ama onlar olmadığında da kendisini çok bilmişlik ve bilgiçlik taslaması vs gibi egolardan... (Ebuzer Erbil).

Görüldüğü gibi her bir kardeşimiz zamanın içinden konuşma gücü olan kimselerin zamanın dışından neden konuşabileceklerini çok güzel bir şekilde dile getirmişler.  Bu güzel açıklamalar üzerine bizim kendilerine teşekkür etmekten başka diyebileceğimiz bir şey yoktur. Umarım toplum olarak bundan hep birlikte bir sonuç çıkarırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR