Ramazan Yaşar

Ramazan Yaşar

10 AĞUSTOS MEYDAN MUHARABESİ

10 AĞUSTOS MEYDAN MUHARABESİ

                                                              

 

Bendeniz, okulundan mezun, 13 yıl aktif gazetecilik yapmış olsam da inşaat mühendisi olan kardeşim Kemal Yaşar’ın gölgesinde 14 yıldır da müteahhitlik yapıyorum. İnşaattan da, çatıdan da, kiremitten de anlarım. CHP-MHP’nin AK Parti’ye karşı girdiği tüm seçimleri kaybetmiş olmanın verdiği travma ile geçmişin kanlı anılarına sünger çekip, seçime ortak girmenin pilot bölge denemesi 30 Mart’ta yapıldı. Şimdiki ortaklık denemesi tüm Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılacak.

“Türkiye’yi kucaklayacak bir aday bulacağız” sloganıyla yola çıkıp kendi parti yönetici ve milletvekillerinin dahi haberinin olmadığı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu kamuoyuna açıklayan CHP-MHP koalisyonu, “Çatı adaylarının” kendi partilerini kucaklamaktan dahi beri olduğunu gördüler. Aslında onlar da Ekmeleddin ismi konusunda karar verici bir noktada olmadılar. Normal şartlarda CHP’nin adayı Güldal MUMCU, MHP’nin adayı da Meral AKŞENER olacaktı. Ekmeleddin ismini önlerine koyanlara, “emir büyük yerden, ne gelir elden” diyebildiklerini bile zannetmiyorum.

İsmini telafuz etmede zorluk yaşayan CHP tabanına kolaylık olsun diye, “bana çevremde EKMEL derler” kolaylığı sağlayan İhsanoğlu’na CHP’nin oy vermede aynı kolaylığı sağlayacağından şüpheliyim. AK Parti’nin adayı kim olursa olsun seçimi kazanacağını bilen CHP seçmeni, 10 Ağustos’ta deniz ve güneşin sefasını bırakıp, oy vermek için keyfini bozmaz.

İhsanoğlu’nun, “çevremdekiler bana EKMEL der” kolaylaması aklıma bir fıkra getirdi. 12 Eylül darbesinden sonra darbeciler, Karadeniz’de de yol kontrolleri yapıp halka biz buradayız görüntüsü vermektedirler.  Durdurdukları bir minibüsteki vatandaşlara isimlerini sorarlar. Kadınlar, “Ayşe, Fatma, Fadime,…” der. Sıra erkeklere gelir. “Dursun” diyene, darbecimizin görevlisi, bir tane Osmanlı tokadı patlatır. “Ahmet, Mehmet,…” hepsi Osmanlı tokadından nasibini alır. Sıra şoför Temel’e gelir. Tabi Temel uyanık. Kadınlara bir şey demeyen darbeci görevlisinin, erkeklere tokat attığı görünce, “senin adın ne” sorusuna, “Efendim benim adım Temel, ama köyde herkes bana Ayşe der” diyerek dayak yemekten kurtulur.

İhsanoğlu da, CHP tabanının dini konulardaki yabancılığını bildiği için Ekmeleddin ismini EKMEL olarak değiştirse de seçimi kaybetmekten kurtulamayacaktır. Osmanlı tokadı ayarında olur mu bilmiyorum ama, halkımızın bu numaralara, bu ayak oyunlarına, bu kandırmacalara karını tok. Bunu hala anlayamamış olan CHP ve MHP başta olmak üzere, tüm AK Parti muhalifi partilere, iyi bir tokat patlatılacağı muhakkaktır.

Strateji ve hedefleri, AK Parti seçmeninden oy aşırmak. Muhalefetin anlamadığı şey de tam bu noktada başlıyor. Muhalefet, halkın bilgisiyle, eğitimiyle, kültürüyle, ekonomik, sosyal, kültürel düzeyiyle alay edercesine veya umursamazcasına halkı kandırabileceğini zannediyor. Oysa halkımız artık, kendisini kandırmak isteyenlere oy vermiyor. Kendisine karşı dürüst olana oy veriyor. Tayyip Erdoğan’ın 11 yıllık iktidarında yapılan icraatlar hayal edilemeyecek şeyler, ancak halkımız en çok Başbakan’ın kendilerine karşı dürüst ve mert olmasına oy veriyorlar.

Artık toplumun tüm ekonomik, sosyal, kültürel ve dini katmanlarındaki insanımız şunu biliyor; Gezi olaylarıyla başlayan süreçte ve sonrasında gelişen 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin, 30 Mart yerel seçimlerimde AK Parti’ye karşı oluşan koalisyonun taraflarına bakınca bir şey çok açık ortaya çıktı. Bu süreçte mevzu ne AK Parti, ne Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını engellemek değildir. Mevzu, vatan ve millet, özgürleşen, büyüyen Türkiye’nin korunması ve AK Parti ile girdiği yolda devam etmesi durumunda kurulacak “Yeni Türkiye” ya da muhaliflerin “Eski Türkiye’ye dönme” mücadelesidir.

AK Parti ve Başbakan Erdoğan’a karşı koalisyon kuran partilerin, sivil toplum örgütlerinin, medya gruplarının ideoloji, görüş ve düşüncelerine bakın hepsi ayrı dünyaların yapıları. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’yi mağlup etmek için birleşiyorlar. Kim bu ayrı dünyaların yapılarını bir araya getiriyor? Hangi güç bunları bir isim üzerinde anlaşmaya mahkum ediyor? Seçimde vatandaşın bu soruya vereceği cevaba göre oy vermesi gerekiyor. Halkımız, bizi bölmek, zayıflatmak, büyümemizi engellemek isteyenlerin bu kirli proje ve oyunlarını da bozacak ferasete sahiptir.

Bu millet kendi öz değerlerini tekrar buldu, büyük olduğunu, kendisine pranga vurulamayacağını anladı. Bundan sonra Türkiye’ye ayar veririz, halkı istediğimiz gibi yönlendiririz hayali kuranlar 10 Ağustos’ta yanıldıklarını, bir kez daha büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak görecekler.

Bundan önceki tüm seçimler mevziymiş meğer. Şimdi yedi düvelin AK Parti’ye karşı birleşip büyük saldırıya hazırlandığını görüyoruz. O zaman “Yeni Büyük Türkiye” sevdalılarının yapacağı bu saldırıya karşı koymaktır. Bugün yazının son sözü Rahmetli Necmeddin Erbakan Hocamızdan gelsin; “Bu bir meydan muharebesidir. Kimsenin tribünden seyretme hakkı yoktur.”

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Yaşar Arşivi