7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı Olmasaydı…
Müslüman olmayan Müslümanların dünyasını anlayamaz. İslam’da kayıp yoktur. İ’lay-ı kelimetullah uğrunda olduktan sonra Müslüman ölürse şehit olur cennete girer, kazançtadır. Şayet gazi olursa sevaptadır. Her iki halde Müslüman için kazançtır. Kâfirler ölürse cehenneme gider, bu durum onlar için felakettir. Bazı İslam sevmezler inancın ve inkârın neticelerini bilmediği için Gazze’de hangi zafer? diye şaşkınlık geçiriyorlar. Siyonist bazı yazarlar, ateşkesten sonra Filistin’de bayram var, zafer var. Bu Filistinliler neyin bayramını, neyin zaferini ve neyin sevincini yaşıyorlar? diye soruyor, alay ediyor. Bir de diyorlar, binlerce ölü var, Gazze enkaza dönüşmüş. Buna rağmen ne zaferi? şeklinde şaşkınlık geçiriyorlar. Kendi akıllarınca dünya bu zaferi reddediyormuş, kendileri de anlamakta güçlük çekiyorlarmış. Şaşkın kafa sen Gazze’lileri anlayamazsın. Bir de akıl vermeye kalkıyorsun. Filistinlilerin kimliğinin ana unsurunu mağduriyet oluşturuyormuş. Dünya onlara bu mağduriyetten dolayı sempati duyuyormuş. Ey Siyonist kafa, mağdur kim mağrur kim? Dünyanın Filistinlilere sempati duyması bütün zorluklara karşı sabırla ve Yüce Allah’a teslimiyet içerisinde direndikleri Müslümanca tavırdır. İşte bu yiğitçe tavır karşısında dünyanın vicdanlı insanları Filistinlilere gıpta ile bakıyor, sempati duyuyor hatta onların inancını paylaşıyor. Batı sokaklarında bunun yansımaları ihtida olarak kendisini açık ediyor ve iman ışıltısı karanlık sokakları aydınlatıyor.
Siyonist kafa, kendi aklınca Filistinlilere ayar çekmeye çalışıyor. Siyonist girişim Filistinlileri sınır dışı etmemiş, onlar kendi ülkelerine sahip çıkmayı reddetmişler(!). Yalnızca Filistinli Araplar yerinden edilmeyi ulusal kimliklerine dönüştürmeyi başarmışlar(!). Nasıl, Filistin kimliğinden soyutlanarak Siyonistlerin vatandaşı olmayı kabul ederek, değil mi? Artık onlar İsrail vatandaşı oldukları için Filistinli değiller. Bu zihniyete göre mesele bu kadar basit.
Filistinlilerin mağduriyeti 1948’de başladı, diyor. Nekba’nın bu mağduriyeti beslediğini iddia ediyor, Siyonist kalem. Sonuçta yetmiş milyon insanın yerinden edilme, sınır dışı edilme ve mübadele sürecine girmelerini bu mağduriyet edebiyatıyla açıklıyor. Eğer onlar direnmeselermiş, biz Siyonistlerin vatandaşları olmak istiyoruz deselermiş böyle bir mağduriyet ortaya çıkmayacakmış. Sen gel, onların toprağını işgal et, her türlü şiddeti reva gör, şimdi de güzellemelerde bulun. Bu nasıl bir kafa yapısı? Kara yalan edebiyatı böyle bir şey, işte. Sözlerine devamla, “Siyonist girişim Filistinlileri sınır dışı etmeye karar vermemiş. Kendi ülkelerine sahip olmayı onlar reddetmişler.” Bundan dolayı da bugünkü mevcut konum ortaya çıkmış.. Şeytanın gör dediği yerden bakmak böyle bir şey.
Doğrudur, mağdur olan Filistinlilerdir. 7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı harekâtı işgal edilmiş Filistin topraklarına yapıldı. Kassam Tugaylarının bu harekâtı kendi topraklarını kurtarmak içindi. Bir başka ülkenin topraklarına tecavüz değil. Gazze halkı başta olmak üzere tüm Filistinli direniş örgütleri işgal edilmiş topraklarını almak için direnişi seçmişlerdir. Başka yol kalmamıştır. Bu işgale itiraz eden sadece Hamas değildir. Tüm mazlum Filistin halkıdır. Hamas onların bir parçasıdır. Onları Filistin halkından ayırmak mümkün değildir. Onlar et ve tırnak gibi birbirinden asla ayrılmaz. 7 Ekim’de girenler kendi işgal edilmiş topraklarına, ülkelerine girdiler. Bu bir terör hadisesi değildir. Bu bir katliam, tecavüz değildir. Haklı davalarını ve kendi güvenliklerini savunmaktır.
İnsanlık, 1917’den beri Filistin halkına karşı asıl sistematik terörü, katliamı, soykırımı, vahşeti ve her türlü tecavüzü sergileyenin Siyonist İsrail olduğunun tanığıdır. Bu hakikat, örtülemez ve saptırılamaz. Ey siyonazi, sen işgalcisin, sen haramisin, sen hırsızsın, sen gaspçısın, sen katilsin.. Bütün kötülüklerin anası, sensin. 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı bütün dünyada senin kötü olduğunu açığa çıkardı. Çok da iyi oldu. Filistinlilerin 75 yıldır çektikleri acıyı bu hareket olmasaydı hala dünya anlayamayacaktı. ABD ve Batı ülkelerindeki kampüslerde İsrail’i vicdanlı öğrenciler tel’in edemeyecekti. İsrail’in soykırımcı ve etnik temizlikçi bir devlet olduğunu bilemeyeceklerdi. New York, Amsterdam, Paris ve Toronto sokaklarında Siyonistlere karşı öfke yükselmeyecekti. Bu tepkiler bile bir kazançtır. 7 Ekim çıkışı olmasaydı, Avrupa’nın değerlerinin sahte olduğu görülemeyecekti. Bunları bilmek ve Siyonist İsrail’in kan içiciliğini dünyaya servis edebilmek elbette Gazze’nin zaferiydi, sevinciydi..
Ey siyonazi, sen Filistin’in mağdur olmasından rahatsızsın değil mi? O zaman bükemediğin bileği öpeceksin, öpeceksin. İstesen de istemesen de bir gün hem de çok yakında öpeceksin. Gel o zaman bunu geciktirme. Yapman gereken, hırsız yerleşimciler için yaptığın yerleşim yerlerini ortadan kaldır ya da Filistinlilere bağışlayarak bir kıyak çek. Var olmak istiyorsan, 1967 sınırlarına geri dön. Başkenti Kudüs olan ve coğrafi bütünlüğünü koruyan bir Filistin devletine evet, de. İşgal ettiğin Suriye ve Lübnan topraklarından da çekil. Barışın yolu bu kadar açık. Mademki geldin bu topraklara, başkasının hakkına ve hukukuna saygılı ol. Unutma Filistinliler adalet, merhamet ve şefkat Peygamberinin ümmetidir. Onlar sana insanca, adalet ve hakkaniyet içerisinde nasıl davranılması gerektiğini iyi bilirler. Sen de haddini bil. Yenidünyada sağa sola hırlama zamanı geçti. Yoksa bütün bir İslam dünyasında yeni Aksa Tufanları başlayabilir. Bizden hatırlatması…