Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Ateş, Su, Toprak, Tahta

Ateş, Su, Toprak, Tahta

* Doğada yaşam için gerekli 4 element. Tahta gerçekten gerekli değil havanın yerine kullanılabilir. Hava, ferahlıktır. Hava almaya çıkmak diye bir deyim bile var. Bunalınca rahatlamak için. Hava azaldı. Ormanlar yanıyor. Kendi kendine yanmıyor yine biz insanlar var başrolde. Su desen ciddi bir problem metreküpü şu para olmuş, olmuştur. Otomatiğe bağlanmış. Toprak her daim davaların çoğu ülkemizde toprak yüzünden. Karbon ayak izi ile toprak ve üzerindeki her şey için neler olacak bakacağız. 11 Milyar insan olmak çok kolay olacak fakat bazı gelişmiş ülkeler bunu istemiyor. Belli sayıda nitelikli insan olsa yeter diye düşünüyorlar.

* İnsan, varlığını anlayabilmesi için zihinsel, bedensel ve bilince sahip olmalı. İnsan bu bilinmezliğin içinde doğum ile ölüm arasında bilinmezlikler dünyasında yaşıyor. Evrenin 4 element ve bu elementlerin belli bir düzen içerisinde birleşmesiyle oluştuğu bilim adamları tarafından söylenir. Bu 4 element dört temel enerjiyi sembolize eder. Evren dâhil dünyaya kadar her şey bu 4 elementin farklı şekilleriyle düzenli etkileşimiyle meydana gelmiştir. Bilim adamları böylesine karmaşık bir yapıya sahip olan evrenin oluşumunu dört temel enerjiyle, ateş, hava, su ve toprak olarak ifade etmiştir. Evrenin nasıl yaratıldığını, ilk maddesinin ne olduğunu merak eden filozoflar ve bilim insanları, en yalınından en karmaşığına düşünceler ve varsayımlar ileri sürmüşlerdir. Tarih boyunca bütün medeniyetler 4 element dediğimiz ateş, hava, su, toprak üzerinden bir şeyler üretmişlerdir. Mesela sanatta, dinde, doğum, ölüm ve yaşam gibi simgelerde bu 4 element karşımıza çıkmakta. Doğada bulunan bu 4 elementi ele aldığımızda evren dâhil bütün canlılar eşya üzerinde maddi koşulları anlamlandırmada, manevi değerleri anlamada etkindir. Yaşamı devam ettirmede önemli bir role sahiptir. İnsanoğlu var olduğu sürece toprağın, suyun, havanın ve ateşin etkisi altında kalmıştır ve kalacaktır. İnsan bedenini düşünelim. Onun özü topraktır fakat oluşu esnasında su, hava ve ateşten bir şeyler alarak insan bedenini var olmuştur. İnsan bedeninde kanın içindeki su, nefesin içindeki hava, vücuttaki sıcaklık da ateşi ifade eder. Ölüm durumunda ise insan bedenindeki bu dört element tekrar ayrışarak her element kendi benzerine karışmakta, su suya, hava havaya, ateş ateşe karışarak varlığına devam etmektedir. İnsan bedeni de tamamı ile toprağa karışır.

* Türkiye'nin ilk iklim kanunu Meclis'te kabul edildi. Kanunla ozon tabakasını incelten maddeleri kullanan, ithal eden, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2 milyon 500 bin lira cezası kesilecek. Kanun ile emisyon ticaret sistemi hayata geçirilecek. Sistemin 2053 yılına kadar Türk ekonomisine 350 milyar$ getirisi olacak. Bu yasa bize ne fayda sağlayacak diye düşünürsek normal şartlarda yasanın uzun vadeli faydaları oldukça büyük gibi görünüyor çevresel koruma yani doğayı daha az kirleten, enerji ve kaynakları daha verimli kullanan bir sistem kurulması hedefleniyor. Bu da hava, su ve toprak kalitesinin artması, biyolojik çeşitliliğin korunması anlamına geliyor. Uluslararası rekabet gücü sağlayacak büyük pazarlar, karbon sınır vergileri uygulamaya başladı bile. Türkiye’deki şirketler bu yasaya uyum sağlayarak ihracatta avantaj kazanabilecek. Yatırım ve finansman kolaylığı olacak yeşil ekonomi politikaları, sürdürülebilir projelere erişim kolaylaşacak. Girişimciler ve şirketler uluslararası fonlardan, hibelerden daha fazla yararlanabilecek. İstihdam artacak yenilenebilir enerji, geri dönüşüm, enerji verimliliği gibi sektörlerde yeni iş alanları doğacak.

* Her değişim beraberinde zorlukları da getirir. Küçük işletmeler ve esnaflar için maddi yük olacak. Yasa kapsamında enerji verimliliği, atık yönetimi, çevre dostu üretim gibi konularda işletmelere yükümlülükler gelecek. Bu tür uygulamalar büyük firmalar için daha kolay uygulanabilirken, küçük esnaf ve girişimciler için ciddi maliyetler oluşturacak. Günlük hayatta ise ekonomik olarak çevre dostu ürün ve hizmetlerin maliyeti çoğu zaman daha yüksektir. Bu durum, yasa sonrası fiyatlara da yansıyacak. Elektronik ürünlerde enerji sınıfı değişiklikleri nedeniyle fiyat artışı,

otomobil sektöründe emisyon bazlı vergiler, gıda ve tarım sektöründe üretim maliyetlerinin artması, tek kullanımlık ürünlere gelen kısıtlamalar ve vergi yükü.

Bilgi eksikliği ve uyum sorunları olacaktır. Birçok işletme sahibi ya da esnaf, yasa kapsamında yapması gerekenleri henüz bilmiyor. Teknik terimler, raporlama sistemleri ve bürokratik süreçler birçok kişi için karmaşık olabilir. Bu da hem uygulama hatalarına hem de cezai yaptırımlara neden olabilir. Belediyeler ve yerel yönetimler, yasa kapsamında çeşitli sorumluluklar üstlenecek. Ancak birçok belediyenin teknik altyapısı ya da personel kapasitesi bu süreci yürütecek yeterlilikte değil. Bu da yasa uygulanırken bölgeler arası eşitsizliklere neden olabilir. Çiftçiler, yeni çevre düzenlemelerine uymakta zorlanabilir. Gübre, pestisit kullanımı, sulama yöntemleri gibi konularda yeni kriterler getirilebilir. Bu da kırsalda tarımsal üretimi ve geçimi zorlaştırabilir.

*Sonuç olarak, İklim yasası iyi niyetli bir çalışma olsa da suistimale çok açık, Türkiye’nin sürdürülebilir geleceği açısından hayati önemde bir adım. Dönüşümün adil, kapsayıcı ve destekleyici olması şart. Küçük işletmelerin yalnız bırakılmaması, vatandaşın bilinçlendirilmesi, bilgiye ve finansal desteğe erişimin kolaylaştırılması gerekiyor. Bu güzel niyetli yasa, toplumda yük hissine dönüşebilir. Unutmayalım iklim mücadelesi sadece doğa için değil, aynı zamanda sosyal adalet için de gerekli. Ateş, hava, su ve toprak insanlık için en elzem yaşam unsurlarıdır. Tahta kafalı olmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi