Dr. Ramazan Tuzla

Dr. Ramazan Tuzla

Başörtüsü takanlar, başörtüsüne takanlar, başörtüsünü kullananlar

Başörtüsü takanlar, başörtüsüne takanlar, başörtüsünü kullananlar

Kullanmak kavramını çeşitli anlamlarda kullanıyoruz. Anlamlardan birini, kurmuş olduğumuz ilk cümle ile kullanmış olduk.

Birkaç tanesini daha sayalım:

Oy kullanmak, hor kullanmak, zor kullanmak, aklını kullanmak, başörtüsü kullanmak…

Kullanmanın ruhunda, sanki bir menfaat kokusu var gibidir. Belli bir menfaat doğrultusunda bir nesneyi araç haline getirmek, kullanmanın en iyi tanımı olsa gerektir.

Yazımızın kalbi de, bu tanımla birlikte atacaktır. Başörtüsü, bu tanıma araç olmuş nesnelerden biridir.

Başörtüsü için önce şu dört tespiti yapalım:

Başörtüsü takanlar,

Başörtüsüne takanlar,

Başörtüsünü kullananlar.

Başörtüsü takmayanlar.

Başörtüsünü takanlar, Allah’ın emrinden başka hiçbir şeyi takmayan kıymetli insanlardır. Bunlar; okulundan atılma pahasına, gurbette eğitim görme pahasına, mesleğini yapamama pahasına, elde ettiği unvanı bırakma pahasına başörtüsüne zaman ve mekân ayırımı yapmadan sahip çıkan insanlardır.

Başörtüsü takanlar, ömürlerinden ömür vermişlerdir ancak başörtüsüne bir çözüm bulmak umurlarında olmamıştır. Çözüm bulmak için örtülerini hiç çözmemişlerdir.

Onlar için başörtüsü, dün Allah’ın emri idi, bugün de yarın da Allah’ın emri olarak kalacaktır.

Koca yürekli bir adamın yıllardır sürdürdüğü mücadele sonunda, mecliste ve kamusal alanda başörtülü insanlara sağladığı özgürlük, dün başörtüsünü takan, bugün de başörtülü olan ve Allah’ın emrini aziz tutan bu kıymetli insanların hakkıdır.

Gelelim başörtüsüne takanlara. Bunlar, onu bir yasağın aracı haline getirmişlerdir ve laik devletin bekçisi olduğunu söyleyen bir anlayışın düşmanlık ve zulüm aracı olarak başörtüsü kullanılmıştır.

Kamusal alan terimi bile başörtüsüne takanlar tarafından türetilmiştir ve bunlar tarafından başörtüsü üzerinden yüzlerce zulüm şekli üretilmiştir.

Geldiğimiz nokta; başörtüsüne takanları bu milletin evlatları takmaz olmuştur ve terk edildikleri köşelerinde sonlarını beklemektedirler.

Dün başörtüsüne takanlar, bugün kaale alınmayan insanlar olmuşlardır.

Başörtüsünü kullananlara gelince; söze paralel çetenin elebaşından başlamak gerekir.

Takiyyeyi hayatları haline getirmiş bu güruhun kullandığı ilk araç başörtüsü olmuştur ve bir furuat yani teferruat olarak görülen başörtüsü, bu elebaşının elinde kirlenmiştir.

Başörtüsü, bu çetenin gözünde bir ayak bağı olmuştur ve kirli emelleri için bu bağdan kurtulmayı “bir hikmeti vardır” saflığından yararlanarak başarmışlardır.

Mütedeyyin insanların zihinleri bulandırılmıştır ve başörtüsüne takanların sicilleri de temiz olmayınca, inanmaya meyilli bu milletin evlatları kandırılmıştır.

Kirli emelleri için başörtüsünü kullanan bu çetenin kimin tarafından kullanıldığı, kime hizmet ettiği ve bu topraklara ihaneti gün gibi aşikârdır.

Başörtüsünü kullanan bir başka grup, normal yaşantısında başörtülü olup da, makam mevki iktisabı için başından örtüsünü çıkaranlardır.

Bunların makam için çıkardıkları başörtüsü, başlarındaki örtü değil ayaklarındaki bağdır. Başörtüsünü her şartta Allah’ın emri olarak gören insanın, hiçbir şey uğruna o emri zamana ve mekâna uydurması düşünülemez.

Meseleye tersinden bakacak olursak; başı açık şekilde makam sahibi olmuş ve bunda bir beis görmemiş bir kişinin, koca yürekli bir adamın mücadelesi sonucu başörtüsüne özgürlük sağlanmasından dolayı, o makamda ya da mekânda başörtüsünü ilk takan kişi unvanına sahip olmak için sergilediği çabanın özünde de başörtüsünü kullanmak yatar.

Bu kişinin başörtüsü takma yönündeki çabası, asıl mücadelenin sahibi olan insanın emeğini çalma girişimidir ve başörtüsü bu hırsızlığın aracı durumuna getirilmiş olur.

Dün itibariyle geldiğimiz nokta şudur:

Samimiyete sevdalı yürekler, başörtüsünü kullananlara oy verme zilletine düşürülmemiştir. Başörtüsünü takan kıymetli insanlar, bu milletin evlatları ile buluşturulmuştur. Başörtüsünü kullananlar ise buruşturulup atılmıştır.

Samimiyet sevdalıları, başörtüsünü takanlara sahip çıkacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Başörtüsünü kullananlar ise bu saatten sonra samimiyetsizliklerini sorgulasınlar.

Başörtüsüne takanlara söz söylemeye gerek yok. Muhatap bile alınmıyorlar zaten.

Bu yazının hiçbir yerinde, başörtüsü takmayan insanlara en ufak bir söz söylenmemektedir. Bu insanların tercihleri bellidir ve kendilerini öyle rahat hissetmektedirler. Başörtüsünü kullananlardan çok daha samimidirler.

Bize düşen, bu tercihlerine saygı göstermektir ve insanlığa yakışan da budur. Asıl meselemizin, başörtüsünü kullananlarla olduğunu söylemeye çalışıyoruz.

Yazımızı taçlandıralım.

Başörtüsünü kullanmadan takanlara selam olsun. Bilesiniz ki yanınızdayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi
SON YAZILAR