Konya’mızda manevi simgelerimizden Hz. Mevlana’yı anma törenleri başladı. İnşallah sadece anmakla kalmayız ve onu anlarız.

Mevlana hazretlerini veya diğer alimlerimizi eleştirenler, suçlayanlar, Yahudilerin ve din ve devlet düşmanlarının ekmeklerine yağ sürmektedirler. Lütfen daha dikkatli olalım. Bölücü değil birleştirici olalım. Aklımızı kullanalım. Bizleri kendi değerlerimizle alay ettirerek bölmeye ve parçalamaya çalışıyorlar. Bu tuzağa düşmeyelim. Allah’ın tuzağına düşmemek için bizlere kurulan tuzaklara lütfen dikkat edelim.

Son yıllarda özellikle gençler arasında DEİST VE ATEİST sayısı hızla arttı. Sebeplerinden birisi acımasızca peygamberimize yapılan saldırılar ve haksız eleştirilerdir. Böylece İslam’dan soğutulan genç, bir süre sonra Allah’ı eleştiriye be suçlamaya doğru gidiyor. Allah ile ilgili alaycı bir tavırla öyle olumsuz şeyler söylemeye başlıyor ki şaşıp kalıyoruz. Şeytan da Allah’ı eleştirmedi mi? İşte bu gençler şeytan ve kafir cinlerin yolunda gidiyorlar ve bir süre sonra şeytan bile onlardan iğrenecek ama haberleri yok.

Bu oyunları bozacak olan bizim ferasetimizdir. Kanser virüsü vücudu öldürürken kendisi de sonunda ölür ama böyle olacağını bilmez. Önemli olan sivrisinekleri öldürmek değil, bataklığı kurutmaktır. Bu virüslerin oluşumuna engel olmak ve görülür görülmez yok etmektir. Burada da görev elbette öncelikle devlete ve devletin de eğitimden sorumlu bakanlığına ve aile ve sosyal politikalar bakanlığına düşüyor. Yanlış yapabiliriz elbette ama önemli olan büyük yanlışlar yapmamaktır. Küçük yanlışlar bir şekilde giderilebilir ancak devletin ve milletin bekasını hedef alan yanlışların sonu felakettir.

Bundan sonra millet ve devlet olarak oyunu biz oynayalım ve tuzağı da biz kuralım. Neyimiz eksik? Gücünü Allah’dan alan bir kişi, gücünü Allah’dan almayan bir milyon kişiye bedeldir. Öyleyse ne bekliyoruz? Uzaydan birilerinin gelip de bizi kurtarmasını mı? Silkinelim, üzerimizdeki tozları atalım ve hemen işe koyulalım. Bakın sonuç nasıl olur? Esen kalınız.