Ramazan Yaşar

Ramazan Yaşar

DÜNYANIN EN ÖZGÜR ÜLKESİ

DÜNYANIN EN ÖZGÜR ÜLKESİ

Türkiye’de muhalefet iktidara gelmek için umudunu dış güçlerin demokrasi dışı desteğine bağlamış durumda. Onların destek yolunu açmak için de kullandığı argüman, “Türkiye’de özgürlük yok” iddiasıdır. Sekiz seçimde yenemedikleri ve her seçimde oyunu arttıran Başbakan’a karşı başlattıkları, “Diktatör”, “El Kaideci”, “Cihatçı” kampanyasının temelinde de bu iddiaları var.

Türkiye’de özgürlüklerin kısıtlandığını iddia edenlerin başında muhalefet partileri ve bazı medya yayın grupları var.  17 Aralık’tan itibaren cemaat de bu konuda muhalefetin safında. Şimdi özgürlük yok diyenlerin yaptıklarından örnekler vererek aslında ne kadar sınırsız bir özgürlüğe sahip olduklarını hep beraber göreceğiz. Türkiye’de özgür olmayan bir şey varsa o da taşlardır.

Gezi olayları sırasında saldırıya uğrayan bir başörtülüye, “Böyle bir şey yok” diyen CHP’nin seçim mitinginden dönen bir grubun, otobüste oturan iki tane başörtülü kadına yaptıkları saldırıların görüntülerini 76 milyon izledi. Gezi’de böyle bir şey olmadı diyen CHP’ye inat CHP’liler kameralar önünde başörtüsüne saldırma özgürlüğüne sahip bu ülkede. CHP, dindar kadınların giydiği çarşafı meydanda, kameraların önünde parçalayacak kadar da özgürdür.

Twitter ve Youtube’ye erişimin askıya alınmasını örnek gösteriyorlar. Bu kanallardan, devleti yönetenlere, Başbakan’a, ailesine yapılan hakaret ve küfürlerin sayısını belirlemek mümkün değil. Ancak siz Türkiye’nin gizli sırlarını tüm dünyayla paylaşıp Türkiye’nin itibarı ve güvenliğiyle oynayamazsınız. Buna rağmen bunu yapacak kadar özgürlük var bu ülkede.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) 2003’den önce tüm siyasi partilerin, cemaatlerin ve sivil toplum örgütlerinin korkulu rüyasıydı. Özellikle son 3-4 yıldır Türkiye o kadar özgürleşti ki, partiler, sivil toplum örgütleri ve cemaatler MİT’in korkulu rüyası olmaya başladı. Müsteşarı terör örgütüne yardım ve yataklık suçlamasıyla bir savcı tarafından tutuklanmak istendi. TIR’ları bir savcı tarafından durdurulup karakola çekildi. MİT ve Türkiye teröristlere yardım etmekle suçlandı. Bundan daha büyük özgürlük nerede var? Bir tane örnek göstersinler. Eskiden MİT Müsteşarı cemaatlerin başına bela olurdu, şimdi cemaatler MİT Müsteşarı’nın başına bela olmuş durumda. Bundan daha ileri bir özgürlük olan ülke göstersinler biz de gidip orada yaşayalım.

Yıllardır baskı ve zulüm gördüklerini, iradelerini özgürce ifade edemediklerini söyleyen BDP ve seçmeni bakın Kürt kardeşlerimizin yoğun olduğu bölgelerde neler yaptılar. Van’da AK Parti Belediye Başkan adayının evine bomba atıldı, seçim çalışması sırasında taş yağmuruna tutuldu, mitingine giden vatandaşlar dövüldü. Kendilerine özgürlük isteyenler, kendileri gibi düşünmeyenlere aynı özgürlüğü tanımıyor nedense. Demek ki, bu ülkede başka bir partinin belediye başkan adayının evine bomba atacak, kendisine oy vermeyeni dövecek kadar özgürler.

Ellerinde hiçbir delil ve hukuki sonuç olmadığı halde bu ülkenin Başbakan’ına “hırsız” ve “diktatör” diyecek kadar özgürler. Anlayacağınız, Türkiye sadece dünyanın en güzel ülkesi değil, aynı zamanda en özgür ülkesidir de. Dünyayı gezin. Karşınıza çıkacak iki önemli gerçek budur. Özgür ve güzel Türkiye…

Evet bir konuda özgürlük yok. Bu konudaki şikayetlerine ben de katılıyorum. Bu ülkede “Halkın iradesini çalma özgürlüğü” yoktur. Aslında 2007 yılına kadar darbeci askerler, azgın azınlık partileri, işadamları ile medya grupları çalardı “halkın özgür iradesini.” Halkın irade ve oyuyla arkasında durduğu partiyi alaşağı edip, halktan oy almayanlara iktidarı verme özgürlüğüne sahip değiller artık. Onların yok dediği tek özgürlük bu(!) Onu da bu saatten sonra zor kazanırlar. Çünkü ülkenin başında “Milli irade hırsızlarına” dur diyen bir Başbakan var.

Başbakan’a atılabilecek en galiz ve çirkin iftira, “özgürlükler” noktasında olabilir. Çünkü siyasi görüşü ne olursa olsun vicdan ve insaf sahibi herkes, O’nun getirdiği özgürlüklerden sonuna kadar faydalanıyor ve her “yasak mağduru” bir şeklide O’nun getirdiği özgürlükten kendine özel payına düşeni almıştır.

Muhaliflerin dönüp dolaşıp konuyu özgürlükler noktasında Başbakan’a getirmesi ve O’nu alaşağı etmek istemesindeki derin arzunun temelinde de “Milli iradeyi çalma” şehveti var. Bu şehvetin kollarına kendini bırakanların imdadına dışardan destek gelmesi de artık imkansız. Amerika ve Avrupa Birliği artık, “Aptal dostumuz olacağına, akıllı düşmanımız olsun” diyorlar.

İktidara gelmek istiyorsanız, halkınızın aklına ve gönlüne giden yollara yatırım yapın, dış mihrakların karanlık dehlizlerine giden yollara değil…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Yaşar Arşivi
SON YAZILAR