Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Faiz Kur Düellosu

Faiz Kur Düellosu

Hafta boyu ekonominin gündemi TC Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçının “enflasyon düşüşü %1’i aşarsa, 4 Şubatta Para Politikası Kurulu’nu toplayıp faiz indirmeyi görüşürüz” demeciyle çalkalandı. Ancak yıllık enflasyon oranındaki düşme %0.93 olarak gerçekleşmesi neden olarak gösterilip toplantı iptal edildi. Siyaset kanadı da haklı olarak kendi penceresinden konuyu değerlendirip, yatırımların artması buna bağlı olarak istihdamın, toplam talebin, toplam tasarrufların ve büyümenin artması için, Merkez Bankası tarafından faiz oranını düşürmesini bekliyordu. Çünkü ülke seçime doğru gidiyor, seçimde zafer kazanılması ile ekonominin toplumun ihtiyaçlarını karşılaması arasında uyumun sağlanmış olması şart ve ekonomi verileri zayıf olursa seçimden başarılı sonuç alınması imkansız ki ülkemizin ihracat, kalkınma ve mal ve hizmet üretim düzeyi artış oranları yavaşlama sinyalleri vermekte, hükümeti tedirgin eden tüm mesele bu. TC Merkez Bankası ise faizlerdeki düşüşe bağlı olarak, halkın çok büyük bir kısmı bir şekilde tasarruflarını az veya çok miktarlarda döviz olarak tuttukları ayrıca döviz olarak alacaklı veya borçlu durumda olduklarından, döviz kurlarındaki oynaklıktan olumlu veya olumsuz şekilde ciddi derecede etkilenmeleri kaçınılmaz olduğu için döviz kurunun aşırı yükselmesi endişesini taşımakta. Bu nedenle Merkez Bankasının bu yönetim anlayışından, önemli oranlarda faiz indirimi yapması ihtimali kuşun taşa çarpması kadar ancak, fazlası değil. Yani anlayacağınız kasap et derdinde koyun can derdinde.

Hükümet ile Merkez Bankası arasında faiz indirilmesi düellosu sonuç, bunun en önemli sebeplerinden belki de birincisi Ocak ayı ihracatının %10 gibi ciddi boyutta düşmesi. İhracatın düşmesinin nedeni olarak kötü hava şartları ve parite gösterilmekte. Kötü hava şartlarının ihracatın düşük gerçekleşmesinin nedeni olarak gösterilmesi biraz zorlama bir yorum, bana göre. Ancak ülke olarak genellikle ithalatı dolar ve ihracatı euro olarak yaptığımız için ve dolar da euroya göre değer kazandığı için parite, ihracatın azalmasının nedeni olarak sayılabilir. Parite etkisinin devam etmesi de yüksek ihtimal. Çünkü ihracatımızın önemli miktarını yaptığımız Euro ve AB bölgesi ülke ekonomilerinin çoğunda deflasyonist ortamın süreceğinin beklentisi hakim. Üstelik Petrol İhraç Eden Ülkelerinin (OPEC), petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle gelirleri azaldığı için ithalatlarının düşmesi, aynı zamanda bizim ihracatımızın azalması veya ihracatta zorlanacağımız demek. Bu nedenle büyümenin artırılması düşecek faiz oranlarına ve dolayısıyla artacak yatırım düzeyine bağlı olarak iç piyasa canlandırılmalı, üstelik genel seçimin yaklaşıyor olması da hükümetin yumuşak karnı.

Ancak uyguladığı para politikalarıyla ülkelerinin topyekun büyümelerini amaçlayan gelişmiş merkez bankaları, para arzını artırarak faizleri aşağı çekip yurtiçi yatırım iklimini çekici kılma çabası içinde, doğru olanda bu. TC Merkez Bankası ise “millet gider Mersine, ben giderim tersine” hesabı, uygulamaya koyduğu “önce ekonomi canlansın, sonra faizler düşürürüm” şeklinde özetlenebilecek para politikası ve üstelik bırakın buluttan nem kapmayı adeta güneşten nem kapacak derecede çekimser davranması sonucu, haklı olarak büyük resmi yani 81 vilayetle birlikte topyekun kalkınmayı hedefleyen iktidarla, kavga eden bir kurum pozisyonuna düşmüş durumda. TC Merkez Bankasının uygulamaya devam ettiği bu yanlış politikayı terk etmeli, para politikasını diğer ekonomi politikalarıyla uyumlu duruma getirmeli. Ülkemizin ekonomi verileri, enflasyonun düşeceği yönünde güçlü sinyaller vermekte. TCMB eninde sonunda faizleri düşürmek zorunda kalacak. Ama Merkez Bankamız, keşke piyasanın arkasından değil de piyasanın önünden koşan, piyasayı yönlendiren bir para politikası izleseydi de ekonomimiz, birilerinin spekülatif boyutta haksız olarak kazandığı ve kaybettiği bir türbülans ekonomisi durumuna düşürülmeseydi.

Soru: Türkiye ekonomisi dolarizasyon sarmalına girer mi? Neden?...

Sözün Gözü: Emeksiz nimet olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi
SON YAZILAR