Azerbaycan’ın işgal altındaki toprağı Karabağ’ı kurtarmak için başlattığı harekatın üzerinden 10 günden fazla zaman geçti. Geçen yazıda harekatın başlama nedenini ve ilk 4 günlük süreci anlatmıştım. Bugün ise aynı yazının devamı niteliğinde günümüze kadar yaşanları anlatacağım.

Karabağ’ı işgalden kurtarma harekatı bugün de şiddetli çatışmalarla devam ediyor. Çatışmalar başladığından beri cephedeki üstünlük her zaman Azerbaycan ordusunda oldu. Geçtiğimiz bir haftada Azerbaycan ordusu işgal altında olan 12 ilden birisi olan Cebrayıl’ın da dahil olduğu toplamda 25’e yakın yerleşim birimi ve bir çok stratejik mevkii düşmandan azat etti. Ayrıca Ermenistan’ın askeri kayıplarına baktığımızda bir hafta içerisinde neredeyse ikiye katlandığını görüyoruz. Ermenistan’ın toplam kaybı 250 tank ve diğer zırhlı araçlar, 270 den fazla top, yaylım ateşli roket sistemleri ve havan topları, 60 Hava Savunma Sistemi, 11 komuta merkezi, 8 silah deposu, 150 askeri araç, 1 adet S-300 Roket Sistemi olarak açıklandı. Ayrıca kullanılır vaziyette olan birçok tank, askeri araç ve mühimmatları Azerbaycan ordusu ganimet olarak ele geçirdi.

Gelelim dünyadan gelen tepkilere. İlk tepkiler Karabağ meselesinin müzakereler yoluyla çözülmesini üstlenen ve uluslararası alanda kabul gören AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Minsk Grubundan geldi. Acil şekilde toplanan Minsk Grubu tarafları ateşkese davet ederek yeniden müzakere talep etti. Sadece AGİT de değil, Karabağ için 27 yıl sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu da aynı beyanatları verdi. Diğer uluslararası kurumlar ve ülkelerin de kararları bundan farksız olmadı. Yani Türkiye ile beraber resmen Dünyayla savaşıyoruz desek yanılmam herhalde. Türkiye ile beraber diyorum çünkü bu kurumlar ve ülkeler sadece Azerbaycan’a değil aynı zamanda Türkiye’ye de baskı yapıyorlar. Ama Azerbaycan ve Türkiye’nin kararlı tutumu sayesinde kendileri konuşup kendileri dinliyorlar. 30 yıldır bize yaptıkları gibi…

Bu meselede AGİT’in Minsk Grubunun konumunu biraz açmak istiyorum. Bu grubun kuruluşuna ve bugüne kadar olan faaliyetlerine bakılırsa grup resmen Karabağ’ı Azerbaycan’a vermeme üzerine kurulmuş.  Yani kurulduğundan beri müzakere yalanıyla bizi yıllardır oyalıyorlar. 30 yıla yakındır müzakereler devam ediyor. Biz ne zaman uluslararası alanda da bizim toprağımız olan Karabağ için harekete geçsek hep ateşkes diyerek bizi müzakere masasına oturtuyorlar. Ama her oturduğumuzda da 30 yılda olan şeyleri tekrarlanıyor. Yani Ermenistan’ın, tahammül sınırlarını aşacak tutumları ve bunun karşısında uluslararası kamuoyunun suskunluğu en sonunda Azerbaycan çileden çıkardı. Aslında AGİT’in Minsk Grubundaki esas üyelere (Fransa, Rusya ve ABD) bakınca da bu gruptan bir şey beklemenin saflık olacağı aşikar.

Çatışmanın başladığı 27 Eylülden itibaren tarafsız kalması gereken bu ülkelerden Fransa açık-açık Ermenistan’ı desteklediğini ifade etti. Hatta Macron bir konuşmasında tüm dünyanın Azerbaycan toprağı olarak kabul ettiği Karabağ’daki operasyonları “Azerbaycan’ın işgal girişimi” olarak ifade etti. Rusya’ya gelince her ne kadar sakin gibi gözükse de Ermenistan’a gerek silah gerekse de askeri yardım yapmaktan geri durmuyor.

Tüm bunlara rağmen Azerbaycan ordusu ilerliyor. Bunun önünü alamayan Ermenistan, Rusya’nın başını çektiği Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü yardıma çağırdı. Fakat Rusya, olayların Karabağ topraklarında geçtiğini ve Ermenistan toprağına herhangi bir saldırı olmadığı için bu teşkilatın yardım edemeyeceğini duyurdu. Sırf bu yüzden Ermenistan temas hattının yakınındaki şehirler ile birlikte cephenin çok gerisindeki Yevlah, Gence hatta Bakü civarındaki Abşeron ve Hızı’yı da vurmaya başladı. Maksatları Azerbaycan’ın karşılık vermesi ve KGAÖ’nü çatışmaya dahil etmek. Ermenilerin bu terör eylemleriyle 30’dan fazla kişi şehit olurken 150 civarında kişi de yaralandı. Üstelik bu saldırılar kargaşa ve moral bozukluğu olması için sivillerin en fazla olduğu yerlere yapılıyor.

Ancak bütün bunlara rağmen cephedeki Azerbaycan Ordusunun ilerleyişi devam ediyor. Azerbaycan halkı da top yekun olarak ordusunun ve devletinin arkasındadır. Çünkü Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır.