Kâtil Netanyahu, Siyonist Emellerini Uyguluyor, Ümmet De Uyuyor!
Güçlerini, Müslümanların dağınıklığından alan Gazze kasabı Netanyahu ve kabinesindeki köpekleri, Büyük Şeytan Amerika’dan aldığı güçle dünyanın gözü önünde Gazze’yi işgale başladı. Vahşetini kudurarak şiddetlendirdi. "Tarihî ve ruhanî bir görevdeyim" deyip "Büyük İsrail" vizyonuna çok bağlı olduğunu dile getirmiştir. Gazze’yi işgal etme kararının arkasında bu sinsi niyeti vardır.
Bu melun siyonist zihniyet, bu inancı, tahrif ettikleri bâtıl dinlerinden almaktadır. Tahrif edilmiş Tevrat'taki katliam ayetleri şunlardır:
“Ve Rabbinin sana teslim edeceği bütün halkları bitireceksin ve gözlerin onlara acımayacak…. O şehrin ahalisini mutlaka kılıçtan geçireceksin, onu ve onda olan her şeyi ve hayvanlarını tamamen yok edeceksin.” (Tesniye 7/16; 13/15)
“Parlayan kılıcımı bileyip yargılamak için elime alınca, düşmanlarımdan öç alacağım, benden nefret edenlere karşılığını vereceğim. Oklarımı kanla sarhoş edeceğim. Kılıcım, öldürülenlerin ve tutsakların kanıyla, düşman önderlerinin başlarıyla ve etle beslenecek.” (Tesniye 32:41-42)
Bütün bu katliamlar, hayal ürünü “vâdedilmiş topraklar” safsatasından kaynaklanmaktadır. Kitâb-ı Mukaddes’te güya Hz. İbrahim’e yapılan vaatte, “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge” (Tekvîn, 15/8), Hz. Musa ve Hz. Yûşa’ya yapılan vaatte de, “Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” denilmiş. (Tesniye, 11/24; Yeşu, 1/3).
Bugünkü siyonistler, bu hedeflerine ulaşabilmek için her türlü vahşeti kendilerine mubah görmektedirler. Oysa tarihen sabittir ki yahudiler tarihte hiç büyük devlet ve imparatorluk kuramamıştır. Davut Peygamberin kurduğu devlet de bugünkü Filistin yöresinde, Filistin topraklarını biraz taşacak genişliktedir. Onlar için başka devlet söz konusu olmamıştır. Ömürleri de seksen yılı geçmemiştir. Binlerce yıl değişik ülkelerde vatansız sürgün hayatı yaşamışlardır. En son da 1948’de Filistin topraklarında -İngilizler’in desteği ile- küçük bir devlet kurmuşlar ve bugüne kadar sınırlarını genişleterek Filistin’in asıl sahiplerinden, topraklarını gasp etmişler ve son tahlilde Gazze’yi de işgal ederek ilhak etmek, arkasından da Batı Şeria’yı topraklarına katmak gibi planlarını uygulamaktadırlar. Daha sonra da Suriye, Irak, İran’ın bir kısmı ve Türkiye’nin Güneydoğusunu hedefleyeceklerdir. Tahrif edilmiş Tevrat hükümlerine göre hareket ettiklerinde süreci böyle işleteceklerdir.
Uzmanların ifadesine göre; “İsrail’in tüm dünyadaki nüfus sayısı yirmi milyonu geçmemektedir. İsrail’in bu nüfusla, bu sınırlara ulaşması ve burayı doldurarak hâkimiyet kurması mümkün değildir. Bu, siyonistlerin ham hayalidir. Bu ham hayal uğruna Ortadoğu’da boşuna kan dökmektedirler.”
Uzman görüşü böyle ama buna yahudiyi inandırmak çok zor. Amerika ile bunu çok kolay gerçekleştireceği inancında. Çünkü İsrail bu katliamı Amerika’ya sırtını dayayarak yapıyor.
Sakın ola ki, “Filistin’de yapılan bu soykırımı sadece İsrail yapmakta, Amerika’nın da ona ara sıra yardım eden bir ülke olduğu” zannedilmesin. Soykırımın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinde ABD, İsrail’e sınırsız destek vereceğini açıkça ilan etti ve bunu sürekli de yeniledi. Bu konuda Amerika’nın İsrail’e karşı kesinlikle bir kırmızıçizgisi yoktur. Çünkü suç ortağıdır. İsrail, ABD’nin ileri karakoludur. İsrail ne kadar katilse Amerika da o kadar katildir. Bugün Gazze, 7 Ekim 2023’ten beri, Hiroşima’ya atılan bombaların yaklaşık yedi katı olan 100 bin ton bomba ile harabeye çevrilerek kan gölü haline getirilmişse, bu vahşetin arkasında Amerika vardır. İsrail’in şımarıklığı kendi gücünden kaynaklanmıyor. ABD denen gayri meşru babasına güveniyor.
21 Ağustos 1969 yılında Mescid-i Aksay’a yönelik ilk büyük kundaklama düzenlenip, Selahaddin Eyyubi’nin yaptırdığı ahşap minberin tamamen yandığında, dönemin İsrail başbakanı Golda Meir: “O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannettim ki, Müslümanlar dört taraftan İsrail’e girecekler. Ama korkulan olmadı. O zaman anladım ki, BİZ DİLEDİĞİMİZİ YAPABİLİRİZ, ZİRA MÜSLÜMAN ÜMMETİ UYUYAN BİR ÜMMETTİR.” demişti.
İşte o günden sonra siyonist güçler, İslam ümmetinin bu uyku halinden cesaret alarak Filistin topraklarını tamamen ellerine geçirmek ve oradan da arzı mevûda ulaşmak için planlarını bir bir uygulamaktadır. Siyonist hahamların yetiştirmesi olan Gazze kasabı Netanyahu da bu konuda biçilmiş kaftandır. Siyonist emellerine ulaşmak için her türlü insanlık dışı uygulamaları kudurmuşçasına icra etmektedir. Siyonistlerin esaretinde bulunan ve insanlık değerlerini yitirmiş olan emperyal küresel güçler de Netanyahu kasabına destek vermektedirler. Yani dünyaya yön verenler, zalimlere teslim. İslam âlemi de, imamesi kopmuş tespih taneleri gibi darma dağınık. Kimi kime şikâyet edeceksiniz?
Siyonistleşmiş dünya, köpeklerin serbest bırakılıp taşların bağlandığı bir dünya haline gelmiştir. Onlar, taşları çözüp köpeklere fırlatacak bir güç birliği oluşturulana kadar, adaletsiz ve orantısız “güç” kullanımını sürdürecektir. Gücün ve güçlünün adaletini uygulayan bu siyonistleşmiş dünya, adaletin gücünü gösterecek muktedir bir Dünya İslam Birliği oluşana kadar, siyonist vahşete karşı kör ve sağır kesilme tavrını devam ettirecektir. Merhum Sezai Karakoç şöyle derdi: “Bin yıllık ömrüm olsa, ömrüm boyunca konuşmam ve yazmam nasibimde varsa, hep Müslümanların birleşmesinden, bir araya gelip şuurlu birliklerini oluşturmalarından bahsederim. Bundan bıkmam ve yılmam. Çünkü bundan daha büyük bir dava bilmiyorum. Tüm faaliyetim, İslâm’ın bir savunması ve bu savunmanın özü de Müslümanların uyanıp dirilmeleri, birleşmeleri ve kendilerini dış âleme karşı koruma gücüne ermeleri yönündedir zaten.” Bizim de en büyük arzumuz budur. Çünkü kâfirler, Müslümanların dağınıklığından dolayı güçlü görünmektedir.
Şu da acı bir gerçektir ki; “Bütün dünya yahudilerin ESERİ ve yine bütün dünya yahudilerin ESİRİDİR.” İşte başta Filistin olmak üzere Müslüman ülkelere yapılan zulümleri önlemeyi böyle bir dünyadan beklemek, akrepten bal yapmasını, balıktan kavağa çıkmasını beklemek kadar abes ve imkânsızdır.
Onun için ey Müslüman! Şunu iyi bil ki, yahudi yakar, yıkar, acımaz. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasûlullah’ın tebliğ ettiği din hayata hâkim olana kadar, yahudileşmiş dünyadan da merhamet bekleme! Bunun için de tek ve kesin çözüm; zor da olsa imkânsız olmayan Dünya İslam Birliğini kurarak uyuyan ümmet modundan çıkıp, Golda Meir’in günümüzdeki mevkidaşı Gazze kasabı Netanyahu gibi tüm siyonistlerin korkulu rüyası haline gelerek uykularını kaçırma gücüne erişmektir. Teemmül oluna!!!
