Kentsel dönüşüm ama nasıl?
Konya’da önceki hafta bir binanın çökmesinin ardından eski binalar ve kentsel dönüşüm meselesi tekrar gündeme geldi. Bir şeylerin gündeme gelmesi için ülkemizde illâki felâket yaşanması gerekiyor. Bolu’daki otel yangının ardından ülke genelinde otellere yönelik bir inceleme başlatılıp, çok sayıda otelin uygunsuz bulunarak kapatılması gibi. Konya’daki binanın büyük bir kısmının boş olması can kaybı sayısını azalttı. Fakat artık gerçekten bu son olsun deyip gereken önlemin bir an önce alınması gerekiyor.
Gereken önlem aslında çok basit. Lakin gerek bakanlık gerekse de belediyelerimiz adım atma da tereddüt ediyorlar. Konya özelinden konuşacak olursak koskoca bir şehrin birkaç senede dönüşmesini elbette beklemiyoruz. Öte yandan belediyelerimizden de net rakamlar duyduğumuz da yok. Örneğin Karatay ilçesinde 5 bin binanın dönüşmesi gerekiyor, önümüzdeki beş yıl içerisinde bu dönüşümü gerçekleştirmeyi hedefliyoruz vb. açıklama ya da rakamı maalesef her hangi bir belediyemizden duyamıyoruz.
Bir soruna çözüm bulmak için ilk önce sorunu tespit edip adını koymak gerekiyor. Büyükşehir ve merkez ilçe belediyelerimiz şehircilik bakanlığı ile el ele verip bir an önce Konya’daki riskli binaları tespit etmeleri gerekiyor. Öncelikle 1999 yılından önce inşa edilmiş binaların en eskisinden yenisine doğru gerekli ölçümler yapılarak riskli bina sayısı tespit edilmeli. Ardından risk durumuna göre bir sınıflandırma yapılmalı. Ondan sonra binalar yıkılarak yerinde dönüşüme geçilmeli.
Kentsel dönüşüm deyince Konya’da herkesin aklına müstakil evlerin yıkılıp yerine apartman yapılması geliyor. Apartmanlarda olağanüstü bir şey yoksa onların da dönüşmesi gerektiği nedense pek düşünülmüyor(!) Bundan 20 sene önce Zümrüt apartmanı faciası yaşanmıştı. Yeni, şehrin önemli noktasında bulunan bir apartman bir anda çökmüş, onlarca kişiye mezar olmuştu. Elbette altından ihmal çıkmıştı. Dükkânların kesilen kolanları faciaya kapı aralamıştı. Ülkemizde dükkânlar, evler insanların kafasına göre düzenlenebiliyor. Tadilattayız yazısını asan canının istediği şekilde dükkânı yeniden düzenleyebiliyor. Tadilatlarda kâğıt üzerinde belediyelerin denetim yetkisi var. Bu denetim işinin ciddiye alınması gerekiyor. Sadece projeye bakıp onay vermek yerine tadilat sonrası yerinde inceleme şart.
Kentsel dönüşüm işinin de sağlıklı yürütülmesi için sistematik bir hâle getirilmesi gerekiyor. Ev sahipleri bir müteahhitle anlaşınca iş bitmemeli. Bakanlığın il müdürlüğü ve Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin ilgili birimleri koordine olmalı. Binayı dönüştürecek müteahhitin tecrübesi, daha da önemlisi gereken sermayesi var mı çok önemli. Çok uzağa gitmeden kendi çevremden bir örnek vereyim. Aslanlı kışla caddesindeki müstakil evimizi kentsel dönüşüme sokmak için komşularımızla birlikte babamgil bir müteahhitle anlaşmışlardı. Altı, yedi sene oldu herhangi bir gelişme yok. Müteahhit battığını söylüyor. Bizim arsamız küçük olduğu için kafamıza göre kimse ile anlaşamıyoruz. Komşularımız hâlihazırda evlerinde oturmaya devam ettikleri için işi ağırdan alıyorlar, umursamıyorlar. Beş, altı yıl önce Karatay Belediyesi yetkilileri briketten yapılmış tek katlı evimizi depreme dayanıklı değil diye yıkmıştı. Nasıl oluyorsa sokağımızda aynı tip, bizimkinden daha eski evlerde halen oturanlar var…
Bu tarz sıkıntıların yaşanmaması için belediyelerde müteahhit ve vatandaşın anlaşmasına müdahil olarak sözleşmeye imzasını atmalı. Müteahhit zamanında projeyi teslim edemezse yaptırımla karşılaşacağını bilmeli. Battım sözü bahane olmamalı. Diğer yandan kentsel dönüşümle vatandaşta mağdur edilmemeli. Özellikle apartmanlardaki dönüşümlerde müteahhitler ev sahiplerinden birkaç milyon lira isteyebiliyor. Ev sahipleri de o kadar para olmadığından işi ağırdan alıp riskli binalarda oturmaya devam ediyor. Bazı değerli yerlerde dönüşüm bir ranta dönüşebiliyor. Ev sahipleri bir anda zenginleşiyor. Fakat orta halli yerleri de düşünmek gerekiyor. Adam bundan 30 sene önce bir daire almış. Emekli maaşından başka bir geliri de yok. Bu adama evini yenileyeceğiz ama bir milyon lira vereceksin demek ne kadar doğru? Ortalama 15 bin lira maaşı olan biri bir yandan geçinmeye çalışırken bir milyon lirayı nasıl ödesin? Ezbere konuşmak yerine bu tarz insanlar da düşünülmeli. Yeni ev sahibi olacak, o kadar da versin demekle o iş olmuyor.
Kentsel dönüşüm işi ciddi. Bu konu da ilk görev bakanlığa düşüyor. Belediyelerin keyfine bırakılmadan gerekli adımlar atılmalı. Yasal düzenleme mi gerekiyor mevzuat mı değişmeli bilemiyoruz. Fakat yeni bir felâket daha yaşanmadan önlem alınmalı. Konya özelinde de belediyelerimiz ellerini çabuk tutmalı. Bir yandan riskli binalar tespit edilirken, diğer yandan dönüşümün sağlıklı yapılması için gerekli denetimler yapılmalı. İş müteahhitlerin keyfine bırakılarak vatandaş mağdur edilmemeli. Yarım kalan inşaatları, yıkılıp boş kalan arsaları görmek için özel bir çabaya gerek yok. Yetkililer, ofislerinin konforunu bırakıp sokağa çıksınlar yeter…