Kritik eşik
Dönüşümü hızla devam eden tüm küresel dengelerde nicelik ve nitelik değişimlere, yeni oluşumlara dikkatle bakmakta fayda var. Gözden kaçan bazı, ince ve nokta nazariyette ki gelişmelere fotoğrafın bütününü görmemize engel olabilir.
Amerika’da İkiz kulelerin vurulması, Pentagon’a düşen uçak, Afganistan ve Irak işgalleri, azgınlaşan bölgesel cüce İsrail, Arap baharı, ülkelerde darbeler ve devrimler, bölgesel terör olayları, her karanlık suikastın arkasındaki eller ve tüm bunların gerçek tarihin senaristleri istihbarat örgütleri.
Dünya pazar payını eğitimden ve sağlıktan daha fazla elinde bulunduran, sömürge amacının en önemli aracı olan silah/savunma sanayi ilk devrimi yaşadığı İstanbul’un Fethi, 1. ve 2. Dünya savaşlarıyla yeni buluşları yaşayan, sonrasından günümüze kadar, bölgesel kargaşalar ile deney sahalarında büyüdükçe büyüyen, Japonya’ya karşı kullanılan nükleer silah ile de tüm coğrafyaları içine kapalı hale çeviren dünya düzeni; şimdi yeni sürece bir sıfır yenik başlamasının telaşında.
KIRILMA VE DÖNÜŞÜM
Çoğu zaman çok güçlü olmanız sizi bütünsel ve sürekli olarak güçlü göstermez. Bu alemi kâinat nizamına aykırıdır. Tarihte onlarca örnekleri vardır. Nice imparatorluklar, güneşin batmadığı sınırlar.
Savaşların çıkış sebepleri çok önemlidir. Aslında savaşlarda, ciddi bir kırılma ve dönüşüm evreleridir. Bu ancak her küresel gelişmenin kendi yolunda seyrü seferi halinde böyledir. Suyun akışı yönünde gerçekleşen tüm hadiseler gibi, savaşlarda bu istikamette yol aldıkça “İslami ahlak” çerçevesinde hayırlı sonuçlara da vesile olmuştur.
İslam medeniyeti hakkı ve haklıyı savunurken, adil olmak ve yaymak için savaş meydanlarındaydı. Batı medeniyetiyse menfi çıkarları ve uslanmayan, azgın ve hor hedefleri için milyarlarca yıl insanlığı asil fıtratının dışına çıkarmaya çalıştı.
Son çeyrek asırlık evre, bize bu iki medeniyetin savunma ve atılım alanlarındaki senaryolarını, kimlik tanımlarını teknolojik ve dijital evrenin fırsatlarıyla çok daha net gösterdi. Düşüşe geçenler hala doğrulamadı, yükselmeye devam edenler yollarına devam ediyorlar.
NİCELİK VE NİTELİK
Türkiye nicelik değerlerini güçlü medeniyet anlayışıyla küçülse de hep korudu. Batı ise niteliksel gelişimine ağırlık vererek dünya dengelerini kendi kontrolünde tutmaya çalıştı. 100 yıllık bu masal, güç evresini tamamlamak üzere. Daha sakin bir anlayışla tüm küresel gelişmeleri izlemek ve hazmetmek zorunda.
SİHA ve iHA’lar bırakın bölgeyi, küresel bir devrim yaptı. Sıcak gündemi olan coğrafyalarda göstere göstere oyun kurdu, oyun bozdu.
Dünya’nın süper gücü olmak demek sizi her coğrafyaya uzanacak halde tutmuyor demek ki. Her ülkede bulunan üsler çaresizce bir müze durumuna düşüyor aniden. Ve en önemlisi milyonlarca nüfusunu aç bırakabileceğin korkusuyla, başlattığın savaşları bitirmek için bütün gücünle ülke ülke ziyaretlerine ara vermeden devam ediyorsun. Antlaşmaların imzalanması için bedel ödüyorsun. Kukla’nı saf dışı edip Hamas ile masaya oturuyorsun.
İşte tam burada, tüm güncel hadiselerin ortasında özellikle son 2 yıldır savaşlar, istilalar, soykırımlar, ekonomik krizler vs. Yepyeni bir devrin kapılarının aralandığını bize gösteriyor. Sakın demeyin krizlerle, savaşlarla ve soykırımla devir değişir, devrim mi olur? Evet olur.
Çok kritik mi, kritik bir eşikteyiz. Az daha sabır. Kenetlendikçe kenetlenmeye samimiyetle devam. Ekonomik büyümekten, açılım yapmaktan hiç korkmadan devam. İç barışı destekleyerek, komşulara el uzatarak, bilinen ve bilinmeyen her gücümüzü sahada ve masada kullanarak, coğrafyamıza ağabeylik yaparak, uzak diyarlara kardeşlik eli uzatarak yükselmeye devam edeceğiz.
Zaman bizden yanadır. Büyüdük, güçlendik, cihana yeniden selam ulaştırmaya, zalime selam durdurmaya başladık. Zaferle müjdelenenlerin olduğu son çağa ayak bastık.
Bu kritik eşik, bizi 100 yıldır ayakta tutan işte o eşik. Selam olsun. Selam olsun.
