Tarık Ziyad

Tarık Ziyad

Lağım kokan ağız. Küfürbaz Haydo bile utandı

Lağım kokan ağız. Küfürbaz Haydo bile utandı

Bizim toplumumuzun temel dinamikleri vardır.

Bu dinamiklerin yanında hassas olduğumuz bazı şeyler vardır ki, baş tacımızdır.

Bazı kavramlar vardır ki nişane olarak gönül duvarımızda asılı tutarız.

Namus kavramı gibi.

Bazı insanlar vardır ki, namusu için yaşar. Bilmeyenlere sormayın sakın!

Namus ne demek bilmedikleri için, karşılaştıkları zaman salyalarının akması doğaldır.

Bir de şahadet kavramı var gönül deryamızda. İslam öncesi Türk tarihine baktığımızda bazı adetler dikkatlerden kaçmıyor. Mesela:

Bir evde, bir erkeğin hasta yatağında eceliyle ölmesi utanç sebebiymiş. Çünkü erkek adam savaşta ölür.

Bizim Türk toplumumuzda Şehitlik kavramının önemi daha fazladır.

Toplumumuz askerine duyduğu sevgiden ötürü "Mehmetçik", Askerlik vazifesinin yapıldığı yere de "Peygamber Ocağı" demiştir.

Bu minvalde asker, şehitlik, vatan gibi unsurlar değerini asla yitirmeyen, "Vatan sevgisi imandandır" düsturu ile yoğrulmuş bir milletin olmazsa olmazlarıdır.

İslamiyet'e baktığımızda şahadet bir mertebedir. Peygamberlikten sonra şehitlik mertebesi gelir ki ziyadesiyle yüksek bir makam.

Şahadet, şehitlikle alakalı pek çok ayet ve hadislerde bu iki kavramın ne derece önemli olduğu vurgulanıyor.

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'i Bakara Suresi'nde Şöyle buyurur:

"Allah Yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz! Bilâkis onlar diridirler. Lakin siz anlayamazsınız."

******

İnsanın bazen hafsalası almıyor. Zihin duruyor, kalp isyan ediyor.

Temsil makamına erişenlerin aidiyet duygusu yoksa temsiliyetini çöpe atması elzemdir.

Hakikatin farkında olmayan zihniyetin beyni çöp tenekesinden ibarettir.

Namus gibi kavramın yanından geçmeyenlerin, namusu ayaklar altına alanların, Namusu için yaşayanları anlaması tabi ki beklenemez.

Çünkü bunlar, bu zihniyete sahip insanlar, sırtını halka çevirdikleri için bazı kavramın ehemmiyetini bilemez.

Örümcek ağlarıyla dolu beyinlerinin köhneleşmiş fikirleri birilerini elbette mutlu eder. Bunun karşılığı da olur.

Mesele Lütfü Türkkan'ın grup başkan vekilliğinden istifa etmesi gibi. Bu kendisi için ödül cihetinde.

Bir şehit yakınına edilen küfür, bir milletin oylarıyla seçilen millet vekili tarafından yapılıyorsa ortada büyük bir sorun var demektir.

Hadiseye şu şekilde yaklaşalım:

Hatta size işin daha kötüsünü söyleyeyim.

Belki de şehit yakınlarının oyunu almış bir partinin TBMM Grup başkan vekili bir millet vekilinin bir şehit yakınına fütursuzca küfür etmesi!!!!

Neresinden tutarsanız tutun, nereye çekerseniz çekin. Yapılan söylem iğrenç ötesi.

Lütfü Türkkan bir milletvekili... Küfürbaz haydo bile utanmıştır….

Bir vekil olarak toplumun sinir uçlarına dokunursanız karşılığı ağır olur. Bu millet size cezayı keser.

O yüzden Lütfü Türkkan derhal vekillikten istifa etmelidir. Kuru bir özür sinede açılan yaraya merhem olmayacaktır.

Aslında söylenecek o kadar çok şey var ki dostlar. Şehit yakınına hadsizce küfür eden şahsın ismini kullanarak klavyemi daha fazla kirletmek istemiyorum.

Hadise ve isim yeterince kirli. Dezenfekte zamanı…

Ne güzel demiş Yunus Emre:

 

Gezdim Halep Şam,

Eyledim ilmi talep,

Meğer ilim bir hiçmiş,

İlla edep illa edep

 

Satır arası da bizden olsun. Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tarık Ziyad Arşivi
SON YAZILAR