Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

PESİMİST DEĞİLİM AMA…

PESİMİST DEĞİLİM AMA…

                Yeni parti kurulacakmış, falanca GİK üyesi, eğitim, dış politika, ekonomi, emniyet konusunda parti kurucusu arkadaşa tavsiyelerde bulunmuş; hiç umurumda değil. Bir beklentim de yok zaten siyasetin o vefasız, merhametsiz, duyarsız kokusuyla ciğerlerimizi tahriş eden sisli, dumanlı ,kasvetli bahçelerinden.

         Pesimizm bir hastalıktır Müslümana yakışmaz biliyorum ama karamsarlık bizimki(?!) Yaşadığınız hayal kırıklıkları, umduğunuzu bulamadığınız ideallerin çöküşü, fikirlerin, sövgüler kadar değer görmediği bir dünyanın size meydan okuyan laubaliliği, içinizdeki düşmanın ruhunuza saplanan kılıç darbeleri hepsi, hepsi bir araya gelince zaman zaman karamsarlığa teslim oluyor insan.

         Bazen yarını olmayan zamanlar yırtılır ruhunuzda şaşkın şaşkın aleme dalarken. Ne olduğunu anlamadan bir boşluk sarar benliğinizi hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi. Ne fikir sizi, düzlüğe çıkarır ne de, düzlük sizi fikirsiz kabul eder. Yakaladığını zannettiğiniz bir şey var ki içinizde, elinizi uzattığınızda bile keşke serap bari olsaydı dedirten anlamı belirsiz şifreler, semboller. Çözemeyeceğini bildiğin halde çözmek için  harcanan enerjinin insana verdiği sancılar.

         Yıllardır kendimle savaşmanın faturasını ödemek için her şey bazen sil baştan. Çok şey istemedim kendimden oysa;70 li yılların Eminönü vapurunun Silivri’den duyulurmuşçasına öten düdük sesi gibi lüzumsuzluğu bitir de, zavallı kalbim dinlensin dedim ne mümkün?

         Gün oldu korkularımla yüzleştim, korkudan bile korkan benliğimi fark etmenin kaç bini kaç para nerden bileceksiniz? Kitaplarım dert ortağım olduğu kadar hep kendimi hesaba çektirdikleri,aklıma ‘’ben nasılım?’’ sorusunu sordurup durdukları için bazen düşman kesildim onlara. Ya Rab bu insan ne çok gerekçe üretiyor, bu kadar bahane bulmaya nasıl güç yetiriyor dedimse de, buna bile bir gerekçe bulmakta zorlanmadı hayret.

         Hep ben biliyorum, hep benim bildiğim doğrunun altındakinin herkesten ben iyiyim demek olduğunu anlattığım halde yazık ki bulduğu gerekçeyle beni yine mağlup etti. Allah’a şikayet edeceğim kendimi Nuh A.S. gibi ‘’Ya Rabbi ben mağlup oldum’’ demek için ama önümden de çekilmiyor ki dinmek bilmeyen ucube sesiyle.

         Eğildim kulağına tasavvuf erbabı az ye, az uyu, az konuş deyince küstü, dünya sevgisinden dolayı meğer bana kızıyormuş . Anladım ki celladına aşık bir düşman bizim akıl dedikleri. Halbuki ölümden de ne kadar korktuğunu ağlarken fark ettiğimi fark etti yine de susmadı.

         Bir bunalım anlatıyorum galiba ama tasavvufu anlatan bir eserde rastlamıştım Peygamberimiz (S.A.V) için  ‘O yağmurun bunalttığı yerde güneş, güneşin yaktığı yerde yağmur’’ diyordu. Şimdi yağmur falan da yok ama farz ederek ‘’O’nun iklimine kaçıyorum güneşim olsun’’ diye. Selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR