Şairmişim aslı varsa
Eskiden hayatı pek önemsemezdim. Duyduklarım ve gördüklerim hakkında; “aman, boş ver ya!” der geçerdim. Beni ilgilendirse de olayların üzerinde durmaz, ciddi konulara bile kafa yormazdım. Öyle her şeye üzülmez, yaşadıklarıma; Allah’tandır der geçerdim. Ne gailem vardı, ne de geleceğe dair bir endişem. Ne düşünür, ne de ölçer-biçerdim. Bencildim, biraz da kendini beğenmiş. Ruhum zirvesine ulaşılamayan bir dağ gibi mağrur; gönlüm, içine düştüğü çıkmazla boğuşmaktan yorgun ve mahzundu.
Gençlik yıllarıma ket vuran yalnızlık, içinde bocaladığım dipsiz bir deniz gibiydi. Batmamak için çırpınıyor, yelkenlimi kıyıya götürecek rüzgâr arıyordum. Hava olabildiğince sıcaktı. Aradığım rüzgâr gâh esiyor, gâh esmiyordu. Ucu bucağı olmayan denizde, küçük bir yelkenliye sığınmış, esecek rüzgâra bel bağlamıştım. Arada bir duyduğum uğultuya rüzgârın habercisi diye seviniyordum. Ancak iyimser olmak için nedenlerim vardı. Çünkü denizden karaya doğru esen deniz meltemi bu mevsimde hep olurdu. Bir süre daha sabretmeliydim. Sabretmekten başka ne çarem, ne de seçeneğim vardı. Deniz meltemi mutlaka esecek, yelkenlimi sağ salim kıyıya ulaştıracaktı.
Deniz meltemi meğer mağrur ruhumun zirvesinden kopup gelmiş yelkenlimi ulaştırmıştı kıyıya. Şimdi uçsuz bucaksız denizden millerce uzaktayım. Ayağım yere basıyor artık. Evden işe, işten eve mekik dokuduğum dar ve dolambaçlı sokaklarda zamanı unutuyor, bir göz odada yalnızlığı üstüme örtüp uyuyorum, uyuya bilirsem.
Bu aralar bana bir şeyler oldu. O eski benden eser kalmadı şimdi. Olacak şey değil lakin gökyüzünde uçan kuşları dahi düşünür oldum. Bende vurdumduymazlıktan eser kalmadı. Artık kırk ölçüyor, bir biçiyorum. Hayatı çok ama çok önemsiyorum. Çünkü o var hayatımda. Seviyorum deliler gibi. Şimdi anlıyorum; meğer gönlümün içine düştüğü çıkmaz aşk çıkmazıymış.
Nasıl geçtiğini anlayamadığım geceler, bir türlü geçmez oldu. Onu düşünerek, ona özlemle alıp verdiğim her nefes batar oldu yüreğime. Eline hiç kalem almayan ben; artık kalemi düşürmez oldum elimden. Demek hasret çekmek bir ıstırapmış. Duygularımı dizelere döküp şöyle seslendim ona: Cep delik cepken delik cebimde yok metelik/Ne evim var nede yurdum iflah olmaz bir züğürdüm/Yüreğim paramparça üzülürüm kim ağlarsa/Halimi kimse bilmez gözümden yaş eksilmez/Bir zamanlar yârim vardı pencereme gün doğardı/Şimdi kapkaranlık her yer onsuz hayat zormuş meğer/Baktım ki halim harap dedim beni kurtar Ya Rab/Elime kalemi aldım çilenin hasına daldım/Şiir yazarım arada şairmişim aslı varsa.
Kalın sağlıcakla.
