Sosyal bir varlık olarak yaratılan insanın, çevresine karşı birçok sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların en önemlilerinden biri de  ‘sıla-i rahim’dir. Yüce kitabımız Kur’an ve Peygamberimizin hadisleri incelendiğinde İslam’ın, akrabalarla iletişim kurulmasına çok büyük önem verdiği ve bu iletişimi kesmenin büyük günahlardan olduğu ayet ve hadislerle bilinmektedir. Allah’ın emri ve Resulullah’ın da sünneti olarak imkânlar ölçüsünde akrabalarla iletişimin kurulması ve bu iletişimin devam ettirilmesi her Müslümana emir mahiyetinde bir görevdir. Nitekim yüce kitabımız: “Ey insanlar! Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının!” (Nisâ, 4/1) diye biz inananları uyarmaktadır.

Maalesef geride bıraktığımız ya da bırakmaya çalıştığımız pandemi süreci en çok da sosyal hayat ilişkilerimizi olumsuz etkiledi. Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hızla gelişip günümüzde birçok iletişim imkânı sunmasına rağmen birbirimizin hâl-hatırını soramaz olduk. Cenazeler ve düğünlerde dahi görüşemez olduk. Adeta kendine küçücük bir dünya kurup sadece kendi ailesi ile hatta kendisi ile dijital bir dünyada yalnızlaşan kişilikler ortaya çıkmaya başladı.

 Toplumun büyük bir kesimi zar zor yürüttüğü aile, eş dost ilişkilerini bu süreçte kopardı ya da koparma noktasına getirdi. Bunun yanında şehirleşme kültürünün etkisi, teknolojinin yanlış kullanımı, doyumsuz dünya hırsı, iş ve daha birçok sebep bunun gerekçesi olarak sayılabilir. Aynı mahallede, aynı sokakta hatta bazen aynı binadaki akraba ve komşularımız ile ilişkilerimiz kör topal ilerliyor. Oysa bizi biz yapan değerlerden biri de inancımızın ve kültürümüzün gereği olarak Allah için akrabalarımızı ziyaret etmek, hediyeleşmek, onların derdi ile dertlenmek, acı tatlı günlerinde yanlarında olmak, onları aramak ve sormaktır.

 İçinde bulunduğumuz bu mübarek Kurban bayramı günleri hem kulluğumuzu tefekkür edebileceğimiz hem de bu kültürel yozlaşmanın önüne geçip sıla-i rahim yapmamız içim fırsat günleridir. Unutmayalım ki Kurban, her şeyden önce yakınlaşmak demektir. Hem Rabbimizle hem de kan ve can bağı kurduğumuz insanlarla yakınlık kurmaktır. Kurban bize Hz. İbrahim’in itaatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini, Hz. Hacer’in rızasını hatırlatan bir ibadettir. Öte yandan Kurban, temelde et ve kan değil; takva, teslimiyet ve samimiyet testinden geçtiğimiz günlerdir. Yüce Yaratıcının bizlere lütfedip bahşettiği nimetlere karşı şükran borcumuzu yerine getirirken fıtratımızın gereği olarak insan nefsinde bulunan mal ve dünya sevgisinin muhasebesini yapma fırsatı sunar. Ne mutlu bu fırsatı yakalayabilenlere…  Bu duygu ve düşüncelerle yarın idrak edeceğimiz Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar Rabbimden eş dost ve akrabalarınızla birlikte nice Bayramlara erişmenizi niyaz ederim. Selam ve dua ile…