Mason Büyük Üstadının Tutuklanması Vakâ-i Âdiyeden mi?
Türkiye’yi son yüz elli yıldır kör kötürüm bırakan, kanını emen, habis bir ur gibi bünyeye yerleşmiş bir yapıya geçtiğimiz hafta bir neşter vuruldu. Bu adım öyle sıradan bir tutuklama değildi. Necip Fazıl Üstadın “Bir devrim ki evvela devrimi devirecek!” diye verdiği müjdenin en önemli adımıydı. Peki ne oldu? Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneğinin Büyük Üstadı Remzi Sanver tutuklandı. Resmiyette dernek gözükse de o işin kılıfı, kamuflajı yani. Bu 102 yıllık Cumhuriyet rejiminde bir ilk. Rejimi kuran yapıya operasyon çekmek büyük bir cesaret ve kararlılık örneği. Aynı zamanda İsrail’inden İngiltere’sine Çin’inden ABD’sine verilmiş çok çok güçlü bir mesaj.
Bu tutuklama sadece sembolik bir anlam ifade etmiyor. 102 yıldır, ülkeyi sömüren şamar oğlanına çeviren, çıkarları zedelendiği zaman darbe yaptıran, kendilerine para lazım olduğunda faizi artıran, enflasyonu artıran, hazineye çöken, ekonomiyle oynanan, piyasayı sabote eden, ülke sermayesini dışarıdaki ağababalarına aktaran, milletin ve devletin fakir kalmasında başrol oynayan bir yapılanmanın başı tutuklandı.
Bizdeki tatlı su solcuları veya Kemalist tayfa “1935’te Mason locaları kapatıldı” diye zırvalasa da zırva tevil götürmez. Zira tutuklanana Remzi Sanver çıkıp bir TV programında: “1923’te masonlar devleti ele geçirdi. 1935’e gelindiğinde artık ayrıca loca olmasına gerek kalmadı. Masonlar zaten iktidardaydılar.” Demişti. Devamında “Bu dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya masondur, kardeşimizdir. Ve bize yani artık bu faaliyetleri sürdürmenin mümkün olmadığının haberi veriyor. Masonluğun Türkiye'de kapalı değil fakat gelen bilgi üzerinden kendi kendisini kapatıyor.” “Hatta o zamanın yöneticileri bir açıklama yapıyorlar: ‘Bizim umdelerimiz ifadesini Cumhuriyet Halk Partisi'nde bulduğundan biz kendimizi kapatıyoruz.’ Zaten biz kendimizi kapattığımız için de 2. Dünya Savaşı bittikten sonra yeniden çalışmaya başladığımızda mallarımızı geri almamız mümkün oluyor.” Yani biz devletiz demeye getirmişti. Bir zamanlar Türkan Saylan’ın dediği gibi. “Bizi kapatmadılar. Bir süreliğine uykuya almıştık kendi kendimizi” demişti.
Masonlar, masonluk ilkeleri gereği kendileri gizli ve ezoterik (içe dönük, dışarıya kapalı, gizli) bir yapı olarak kalmaya devam ettiler. Ellerini ateşe sokmadılar hep maşa kullandılar. Bu maşalar bazen, siyasi partiler oldu, bazen iş adamları dernekleri, bazen terör örgütleri, bazen cemaat-tarikat vb. yapılar… İçlerinden bazılarını, sömürdükleri ülkelerde Başkan, bakan, vekil, ordu komutanı, üst düzey bürokrat, büyük elçi vb. makamlara getirdiler. Etki alanlarını büyütmek için. Kökleri tapınak şövalyelerine kadar dayanan, özünde Siyonizm idealini yaşatmak ve gerçekleştirmek için faaliyet gösteren örgüt, dünya üzerindeki tüm ülkelerde teşkilatlı bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Bu tutuklama ile Türkiye bir anlamda dünya üzerinde örgütlü olan bu Siyonist, Evanjelist, Satanist, inisiyatik (kutsal amaca bağlı) ve ezoterik yapının tamamını karşısına almış oldu. Bu büyük bir hesaplaşma.
Türkiye küresel satrançta şah çekti. Bu tutuklama ABD ajanı, rahip Brunson’un tutuklanmasından çok daha büyük bir hadise. Umarım sonu onun gibi olmaz. Zamanlama açısından bile ayrı bir mesaj ve sembol taşıyor. Türkiye’nin dış politikası ile doğrudan ilişkili bir durum. İçerde her ne kadar ifrazat temizliği gibi dursa da Mısır’da yapılan İsrail- Filistin arasındaki ateşkes antlaşması ve Pakistan Afganistan Ateşkes antlaşmasının ertesi gün bu tutuklanmanın gelmesi uluslararası kamuoyuna da güçlü bir mesaj olarak okunmalıdır.
Diğer bir husus, mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Ulusal medyada bu konuda ciddi bir suskunluk var. Remzi Sanver ve lideri olduğu Masonluk hakkında pek bir şey konuşulmuyor. Remzi Sanver başka bir örgütün veya bir topluluğun lideri olsaydı köşe yazarları, TV programcıları hadiseyi köpürtür de köpürtür, enine boyuna tartışır, yazarlar konuşurlardı. O derneğin veya topluluğun banka hesapları, mal varlıkları kalem kalem incelenir, kirli çamaşırları ortaya dökülür, üyeleri tek tek teşhir edilirdi. Bütün bağlantıları tespit edilirdi. Ama medya olayı vakâ-i âdiyeden gördü. Sadece: “Can Holding soruşturması kapsamında tutuklandı!” demekle yetindiler. Ayrıntıya girenler bile “Kayıt dışı para operasyonu kapsamında tutuklandı!” diyebildi. Dindar görünümlü bir cemiyette bir usulsüzlük veya taciz vb. bir husus olduğunda konuyu direk İslam’a dine bağlayanlar, taaa Peygamber efendimize hakarete kadar götürenler konu masonluk olunca dut yemiş bülbül kesildiler.
Çekirdekleri hazırlayın film şimdi başlıyor. Patlayan foseptikten neler neler taşacak. İpin ucu kimlere çıkacak, nerelere kadar uzanacak? Bir doğumun arifesindeyiz. Biraz sancı ve sûni sancı elbette olacak. 100 yıllık esaretten kurtuluş öyle kolay olmuyor.
