Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Tadını çıkarmak için aşılanın(!)

Tadını çıkarmak için aşılanın(!)

Saçma sapan bir kapanma döneminin ardından yeniden bir normalleşme dönemine girdik. Bu kaçıncı versiyon belli değil, hazirandaki yeni güncelleme ile birlikte biraz daha normalleşeceğiz gibi görünüyor. Önceden Milli Güvenlik Kurulu kararlarının duyurulmasının ardından MGK’nın şifreleri vb. haberler yapılırdı. Bu yeni normalleşmenin şifresini de araştırmacı gazeteci olarak ben açıklıyorum; bundan kelli aşı yaptırmayana yağmurlu havada bile su yok, herkes seve seve aşısını yaptıracak…

İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan genelgeye göre 65 yaş üstü vatandaşlara yasaklar devam ediyor. Lakin iki doz aşısını da yaptırana ne gün içerisinde bir yasak var, ne de seyahat yasağı, her şey serbest. Yani devletimiz kalan ömründe insan gibi yaşamak isteyen yaşlılarımıza aşılanma şartıyla vize veriyor. İyi tarafından bakılırsa bu teşvik sayesinde aşılanmadık yaşlı kalmaz denilebilir. Peki, madalyonun öbür yüzünü ne yapacağız. Kronik rahatsızlığı olanlarda aşıların ölümcül yan etkilerinin olabildiği göründü. Özellikle Alman aşısının ikinci dozunun ardından yaşanılan yan etkiler gençleri bile zor durumda bırakıyor. Yaşlılar için mümkünse Çin aşısı tavsiye ediliyor.

Şu ara ise Çin aşısında temin sıkıntısı yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde yeni bir parti geldi ama sayı çok iyi değil. İncelemenin ardından kullanıma sokulacak aşının büyük ihtimalle daha önce ilk dozu vurduranlara gideceği, yeni randevu almak isteyenlere sıra gelmeyeceğini söyleniyor. Söylentisi bir kenara an itibariyle Ankara’da Çin aşısı için yeni randevu oluşturamıyoruz, randevu almak isteyenler Alman aşısına yönlendiriliyor. Bakanlık yaşlı insanlara sokağa çıkma ruhsatı verirken inşallah Alman aşısının olumsuz etkilerini de göz önünde bulunduruyordur. İnsanlar ahir ömürlerinde sokağa çıkacağız diye aşı yaptırırken durduk yere canlarından olmasın. Ölene de aşının yan etkisinden öldü diye rapor verileceğini de pek sanmıyoruz. Nasıl olsa çoklu organ yetmezliği diye afili bir tıp terimi var…

Yaz döneminde yeni gelecek aşılar ve ülkemizde yapılacak üretimle birlikte toplumun büyük bir kısmının aşılanması hedefleniyor. Lafa geldiği zaman herkesin çeşitli sebeplerle veya sırf istemediğinden dolayı aşı yaptırmama hakkı var ama anlaşılan bir zorlama ile de karşı karşıya kalacağız. Bugün 65 yaş üstüne aşı sokak için bir vize olarak sunulurken iki gün sonra 50 yaş üstüne şehirlerarası ulaşımda aşı şartı konabilir. Bu yaş mevzusu ve yasağın türü de aşının üretimine göre sürekli genişletilebilir. Böyle bir şey olamaz falan demeyin. Bal gibi olur, her şey bir genelgeye bakar… Bilim kurulu tavsiye eder, bakanlık genelge yayınlar olur biter bu kadar basit. Önce insan sağlığı denildi mi akan sular durur. Aşının yan etkisi, insanların bozulan psikolojileri, musluk reklamına dönen açılıp kapanmalar falan önemli değil.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “tadını çıkarın ben aşılıyım” yazılı maske takan turizm çalışanlarıyla çektiği tanıtım filminin bir benzerini ülke genelinde göreceğiz galiba. Bakanlığın gelen tepkiler üzerine bu tanıtımı kaldırmasının da bir anlamı yok. Bu işin altında kimlerin onayı varsa hesap vermelidir. Bu resmen başta turizmciler olmak üzere millete hakarettir. Turist sırf parası var diye gelip ülkemizde kafasına göre takılacak. Biz de korkma ben aşılıyım, benden sana bir zarar gelmez, sen tadını çıkar diyeceğiz. Resmen insanı aşılanmaktan soğutacak bir bakış açısı. Fakat yeni değil, turizmci bakanımızdan sonra turizm konusunda değerlerimizi bir kenara bırakıp önce para, parayı veren her türlü rezilliği yapar noktasına gelmiştik. Salgın süreci de bunun tuzu biberi oldu.

Yeni dönemde tadını çıkarmak, insan gibi yaşamak için önce aşılanacağız. Yetkililerimiz genelgelerle, tanıtımlarla seve seve aşılanmamız için ellerinden geleni yapacak gibi görünüyor. Yapacak, düşünecek bir şey yok, şu anda nefes alıp vermemize yaşamak diyorlar. Riske girip aşılanınca belki eski günlerdeki gibi gerçekten yaşayabiliriz. Yoksa bu kapanmalarla işimiz zor. 14 gün, 28 gün falan diye sayınca basitmiş gibi görünüyor ama geçen her gün ömürden gidiyor bunu bilmiyorlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR