Hamdi Bağcı

Hamdi Bağcı

Türkiye’nin önceliği Suriye ile sorunlarını çözmek olmalı

Türkiye’nin önceliği Suriye ile sorunlarını çözmek olmalı

Türkiye’de bu süreçte çok fazla İran yanlısı yapının da olduğunu görmüş olduk. Aslında ben mesela Bayraktar’a saldırı konusunda da hep böyle düşünmüşümdür, biliyorsunuz biri Bayraktar’a karşıysa hemen onun CIA ya da MOSSAD tarafından yönetildiğini düşünüyoruz. Ama bilmiyoruz ki, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ermenistan, Suriye, Mısır, Rusya, Fransa, Yunanistan, Sırbistan gibi ülkelerin hepsi en az CIA ve MOSSAD kadar Bayraktar’dan nefret ederler ve bütün bu ve buna benzer ülkeler ülkemizde en az MOSSAD ve CIA kadar beşinci kol faaliyeti yürütüyordur. Zira biliyoruz ki Bayraktar SİHA’lar CIA ya da MOSSAD’a verdiği zarardan daha çok bu ülkelerin iflah olmaz yayılmacı politikalarına zarar verdi ve bu ülkelerin insanlığa zarar veren emellerine ot tıkadı. Hal böyledir ve eğer zaten bu coğrafyadaysanız bilmelisiniz ki, düşmanların çoğu dosta çok benzer, öyle bir yönden gelirler ki siz dostla düşmanın arasındaki farkı anlayamazsınız, bunun için de çok akıllı ve stratejik olmalısınız. İktidar böyle olmalıdır, devletimiz böyle olmalıdır da muhalefet de sivil toplum kuruluşları da böyle olmalıdır.

Neyse biliyorsunuz, İran yanlılarının en fazla ortaya attıkları sav, İran’ın İsrail’in dokunulmazlığını yıktığı yönünde. Tabi ki böyle bir şey yok. Zaten İsrail dokunulabilir. Araplar 1968’de de 1971’de de çok bombalar attılar İsrail’e. Ayrıca, 1. Körfez Savaşında, Saddam Hüseyin 17 Ocak- 23 Şubat 1991 tarihleri arasında İsrail'i yaklaşık 42 Scud füzesiyle vurdu. Hatta bu füzeler İsrail’i İran’ın füzelerinden daha fazla korkuttu ve Tel Aviv’de karartma bile uygulandı. Bazı füzeler de İsrail’e düştü, hasar da verdi.

Neticede mesele İsrail’i vurmak değil. Mesele ürküttüğünüz kurbağanın aldığınız abdeste değer olması. İsrail dokunulmaz değil, İsrail vurulmaz değil, İsrail yenilmez değil. Türkiye bunların binlerce simülasyonunu yapmıştır. Demir kubbenin devre dışı kalmasının, aşılmasının yöntemini dünya üzerinde bilebilecek birkaç ülkeden biridir Türkiye. Türkiye herkesin zannettiğinden daha fazla tanır düşmanını… Ama biz devletiz ve devlet aklımız aklıselim ile hareket eder. Mesele İsrail’in İsrail ile sınırlı olup olmaması meselesi. Çok net bir şekilde ifade ediyorum. Bırakın ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Kanada gibi ülkeleri, inanın buna Rusya bile tam olarak İsrail’in kontrolünde bir devlettir.

Neden ABD Irak’ı vurduğunda Rusya karşı duramadı? Neden hem de Suriye’de onlarca defa İsrail ve ABD uçakları İran’ın hedeflerini vururken Rusya’nın tıkı bile çıkmıyor?

Akıllı olmak zorundayız. Bölgemiz gerçekten bir ateş çemberine dönüşme tehdidini içinde barındırıyor ama bundan emin olun o gün muhtemelen bugün değil. Türkiye güçlü kalmak zorundadır. Türkiye’nin milli projelerini yürütmesi çok önemli. Hava kara, kara kara, hava hava füze projelerimiz, füze savunma sistemi projelerimiz, seyir füze projelerimiz, balistik füze projelerimiz, KAAN, Kızılelma, Hürjet, tank projelerimiz, uzay çalışmalarımız, yazılım çalışmalarımız, Akıncı TİHA, Anka 1, Anka 2, Anka 3, Aksungur projelerimiz, helikopter projelerimiz akamete uğramadan devam etmelidir. Devletimiz atmosfer üstü ve uzay alanı ile yer karaya kadar, yer denize kadar olan alanı, denizlerimiz ve denizlerimizin içini nasıl koruyacağını, bu alanlarda ne tür çalışmalar yapılması gerektiğini çok ileri düzeyde, insanlığın elindeki en üst silahlar öngörülerek nasıl savunulacağını ortaya koymalı ve buna göre de sistemler geliştirmelidir. Türkiye çok büyük uçak gemisi yapabilir, burada kendi ürettiği uçakları uçurabilir noktaya gelmelidir. Nükleer silah üretim kapasitesini bir şekilde oluşturmalıdır. Nükleer Denizaltılar yapmalıdır, nükleer gemiler yapmalıdır. Bunları başarmalıyız. Türkiye bununla birlikte eğitim sistemini, siyaset sistemini, medyasını, ekonomisini düzeltmeli, stratejik ve nitelikli ürünler üretebilecek kapasiteye çıkmalı, bugün ürettiğimiz ürün skalasını da muhafaza etmeli, sınırlarımızdan yabancıların girişini azaltacak önlemler almalı, Suriyelilerin tekrar Suriye’ye dönmelerini behemehâl sağlamalıdır. Türkiye’nin önceliği bunlar olmalıdır.

Türkiye’nin artık üst katmanlara geçme vakti geldi. Türkiye şu anda oynanan savaş oyunun içine çekilemez, çekilmemelidir. Suriye’de, Irak’ta Kürt adı altında oluşan İsrail uzantısı terör devletçiklerine müsaade edilemez, devletimiz bunun gereğini yapmalıdır, yılanın yuvasını yerle bir etmelidir.

Bugün Küreciği, İncirlik Üssü’nü kapatalım, taleplerini görüyorum. Bu konuları istemek kolaydır da Türkiye bu adımları atarsa nelerin olabileceğinin, NATO şemsiyesinin tamamen üzerimizden kalkacağının bilincinde olmamız gerekiyor. Türkiye egemen bir ülke, Küreciğe de el kor, İncirlik Üssünden de ABD askerlerini atar ama daha önce yaptığımız fevri hareketlerin sonuçlarını hep birlikte gördük. Türkiye Mısır’da ne oldu? Akdeniz’de ne oldu? Neyi başarabildik? Suriye’de ne oldu? Libya’da ne oldu? Bu alanlarda hamasi metotlarla tek adım ilerleyebildik mi? Ne oldu Emevi Camiinde Cuma namazı kılabildik mi? Mısır’ın, Suriye’nin kontrolünü ABD bize verdi mi? Büyük Ortadoğu Projesi ne oldu? Gördük, geldi geldi projeye baktık tek amacı Türkiye’nin topraklarını bölmek… Böyle değil miymiş? Burnumuzun dibine ABD terör devleti kurmaya çalışmıyor mu? Esed zayıflayınca mazlumlar mı kazandı? Neticede Türkiye’nin hamasetle, ucuz kahramanlıklarla alabileceği bir mesafe olamaz. Gerçekçi olalım, şu anda elimizde F35 olsaydı bizi çok rahatlatmaz mıydı? Tamam Kaan’ı yapıyoruz ama görüyorsunuz bir jeti yapmak o kadar da kolay değil. Gerçekçi olalım, dirayetli olalım, ilimden, bilimden, akıldan uzaklaşmayalım. Uçuk kaçık açıklamalarla Türkiye bir yere varamadı, varamaz da, Türkiye NATO’dan kopamaz, kopmamalıdır, Türkiye güvenlik stratejini elbette milli imkanlarla oluşturmalıdır ama bugün çağımızda atılacak adımların yarın oluşacak konjonktürde ülkemizin başına çok ağır sorunlar örmesi ihtimalini gözden kaçıramayız.

Ben Türk milletinin ferasetine hep inandım ve inanmaya da devam edeceğim ve biliyorum ki Aziz Türk Milleti hamasi çıkışlara prim vermez, içi boş, Türkiye’yi saçma sapan maceralara sürükleyecek, Karadeniz’deki, Kafkasya’daki, Akdeniz’deki gücümüzü zayıflatacak adımlara müsaade etmez, devletimiz de etmemelidir.

Türkiye gençlerini eğitmeye öncelik vermelidir, okullarımızda siyonizm anlatılmalıdır, siyonizmin hedefleri, siyonizmin emelleri anlatılmalıdır. Gençlerimiz milli ve manevi değerlerle yüklenmelidir. Bugün ülkemizdeki milli ve yerli bütün sivil toplum kuruluşları şunu bilmelidir, öncelik yardım faaliyetleri olamaz, öncelik eğitimdir ve eğitim olmalıdır. Türkiye sosyoekonomik anlamda bağımsızlığını kazanmadan, gençlerini değerleri ile haiz bir şekilde yetiştirmeden hamasi cümlelerle bir yere varamaz. Amacımız kayıkçı kavgası da olamaz. Türkiye değerli bir ülke, sadece bizim için de değerli değil, bütün mazlumlar için değerli. Bunu unutmayalım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Gazzelileri en fazla dert eden lider olduğu konusunda hiçbir şüphe duymuyorum ben. Ama neticede o devleti yönetiyor. Devleti yönetiyorsanız adımlarınızı çok dikkatli atmalısınız. Bakın büyük büyük laflar etmek ülkemizi bir yere getirmiyor. Suudi Arabistan kontrol edilemiyor, tamamen Amerika Birleşik Devletleri’nin kontrolüne girmiş durumda, Birleşik Arap Emirlikleri de öyle. Hal böyle iken Türkiye coğrafyada atacağı adımlarda yalnız kalıyor. Bu adımların etkisi çok daha farklı mecralara sürükleniveriyor. Bunları görmek zorundayız. Bunların varlığını bilmek zorundayız.

İsrail ile bu coğrafyada Türkiye’den başka bir gücün başa çıkamayacağını zaten herkes bilir de erken doğum çok tehlikelidir ve bugün ucu dışarıda bütün siyasi ve sosyal hareketler Türkiye’ye erken doğum yaptırmak için mücadele ediyor. Aklımızı başımıza alalım, zalime karşı nefretimizde azalma olmasın ama erken atılacak adımların da ülkemize, coğrafyamıza çok ağır bedelleri olacağını unutmayalım.

Türkiye’nin şu anda en büyük önceliği Esed ile bir yol haritası oluşturarak, Suriye’de kurulmak istenen terör devletini yerle bir edecek adımları atmak olmalıdır. Çok açık yazıyorum, Türkiye’deki Suriyeliler gitmelidir, Türkiye gücünü tahkim etmelidir, sosyoekonomik sorunlarımızı çözmeliyiz, eğitimde ciddi sıkıntılarımız var onları çözmeliyiz, eğer sanayide yine de yabancı elemana ihtiyaç varsa onu sağlayabileceğimiz onlarca ülke var. Türkiye için bugün en büyük tehdit, Suriye topraklarında kurulacak bir terör devletidir ve eğer Türkiye buna müsaade ederse hiç şüpheniz olmasın, Arzı Mevut hayallerinin en büyük adımını siyonizm atmış olacaktır.

Şunu da yazayım, CHP bu anlamda terör örgütlerinin yanında yer almamalı, devletimizin yanında yer almalıdır. Konu milli birliğimizle ilgili, bu gerçeği göremezseniz kaybettiğimiz hepimizin geleceği olacak, bilmem farkına varabiliyor musunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi
SON YAZILAR