Şerife Oktar

Şerife Oktar

YÂ KEBÎKEC

YÂ KEBÎKEC

Üniversite birinci sınıfa başlamıştım. Yahya Kemal’in meşhur  “Rindlerin Ölümü” şiiri o dersin konusuydu. Şiiri okumaya çalışıyor fakat ne yazık ki pek çoğu Osmanlı Türkçesi olan bu şiiri hakkıyla okuyamıyor daha da kötüsü anlayamıyorduk.

Hocamız bir yoklama çekmek istedi.

-Gençler “âsûde” ne demek?

-….

“rind” kime denir?

-…

-“Buhurdan”, “servi” ne demek peki?

-…

-Bari “seher” kelimesine aşina olun. Korkarım aşina olmayı da bilmiyorsunuz.

Sınıfın, eski kelimelere yabancı olması hocamızı şaşırtmış ve üzmüştü. Bundan olacak ki, bir yıl sonra ‘Edebiyat Terimleri’ adıyla ders koymuştu. Üstelik kendi yazdığı ‘Edebiyat Terimleri Sözlüğü’ de bu ders için başucu kaynağımız olmuştu.

Müsaadenizle o günlerde, bu ders içinde öğrendiğim kulağımıza pek  ‘aşina’ gelmeyecek bir sözcükten bahsedeceğim sizlere.

Kebikec.

Bakalım neymiş Kebikec?

Önce hocamız Prof. Dr. Turan Karataş’ın adı geçen eserinde yaptığı tanımı öğrenelim:

“Kebikec, bütün haşerat ve zararlı böceklerin hareketlerini düzenleyen meleğin adıdır. Bu yüzden adı geçen meleğin kitapları güveden ve kitap kurduğundan koruduğuna inanılır. Eskiden kitapların cilt kapağına veya ilk ya da son sayfasına tuğra biçiminde ‘Yâ Kebîkec’ yazılarak bir nevi korumaya alınırmış.

Kapağında yahut içinde, anılan ifade yer alan bir kitaba haşerat zarar veremezmiş. Kısacası ‘Yâ Kebîkec’ esrarlı bir ilaçmış eskiden.

Prof. Dr. Husrev Hatemi’ye göre ‘Steingass, Ferheng-i Farsî adlı Farsca-İngilizce Lügatinde çok etraflı bilgi vererek derdimize çare oluyor.’ Bir yabani maydanoz çeşidinin ve öldürücü bir zehrin adıdır. Ayrıca böcekler kralıdır. Sıklıkla Hindistan’da, böceklerin yaklaşamayacağı bâtıl itikadi ile kitapların ilk sahifesine yazılır.’”

Peki İslam Ansiklopedisi ne demiş bu terim için?

“Başka bir rivayete göre de yine kitap kurtlarını etkileyen tılsımlı söz veya duadır. Değişik kaynaklarda kebikecin bir bitki olarak, düğün çiçeği, sarı çiçekli düğün otu, keffü’s –sebu, kırlangıç otu, kes-î viran, şecerü’d –defâdu, kibrit çiçeği, kurbağa otu, kurbağa ayası, kâğıthâne çiçeği, mastava çiçeği, ranunculus asiaticus, sarı çiçek, sırtlan ayası, sütleğen, şakîk, verdü’l-hub, yırtıcılar ayası  gibi karşılıkları da bulunmaktadır.

Kitapları haşeratın tahribinden korumak amacıyla Eski Çağ’lardan beri değişik tedbirler alındığı bilinmektedir. Bunun için bazı bitkilerin suyu veya yağı kullanılmıştır.

Tıp yazmalarında elde edilen bilgilere göre kebikecin zehirli bir bitki olması ve o bitkiden üretilen bir maddenin mürekkebe karıştırılıp yazı veya sadece kebikec kelimesinin yazılmış bulunması ihtimali büyüktür. Bu varsayıma göre kebikec önceleri ilmi bir kelime iken zamanla farklı bir unsur haline gelmiştir.”

Sözün kısası kebikec, hem bir melek adı,  hem  bir böcek türü, hem bir çiçek türü, hem de bir kitabı aynı adlı haşerattan korumak için dua sigortası.

Evet kıymetli okurlarım, Yâ Kebîkec  Yâ Hafız duasıyla yazdıklarımızın kurtlanmaması ve ruhlara fayda niteliğinde olması temennisiyle, sağlıklı umutlu günler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi