Değerli okurlarım…

Sayın Muharrem İnce’nin tabiri ile ‘çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş’ söylemlerine konu olan seçimler büyük olasılıkla önümüzdeki yıl haziran ayında yapılacağa benziyor. Muhalefet partileri yıllardır Erdoğan’a karşı tüm seçimlerde açık ara kaybetmelerine rağmen yenilen güreşçi güreşe doymaz mantığı ile hareket ederek 2023 seçimlerine hazırlanmaya devam etmektedirler. Bundan önceki seçimlerde muhalefetin elinde halkın karşısına şu pahalı bu pahalı gibi argümanları yoktu ama gelecek yıl seçimler çok çetrefilli olacağa benziyor. Çünkü artık hayat pahalı ve neredeyse 2021 yılına göre bile kıyas edilmeyecek bir fiyat artışları var, bu durum önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri doğrudan etkileyecek gibi durmaktadır. Önceki seçimlerde hayat pahalılığı ve zam gibi argümanlar olmadığı için vatandaş rahat ve ideolojik düşünerek oy kullanıyordu. Fakat 2021 seçiminde eğer bu fiyatlar ve ekonomik sıkıntılar devam ederse seçmenin tercihleri sandığa nasıl yansır sorusu büyük bir merak konusu. Tüm arkadaşlarım arasında her partiden olduğu gibi fanatik AK Partili olduğunu bildiğim çok arkadaşım var. Ve son zamanlarda her köşede kahvede kafede veya esnaf işyerlerinde hemen kulisler oluşturulup siyaset yapılmaya devam ediyor. Hemen her kesimin ortak söylemlerinin hayat pahalılığı, petrol, yağ ve şeker olması AK Parti’ye karşı en etkili muhalefet görevi üstlenmişe benziyor.  

Bu noktaya nasıl geldik diye sorarsak geçtiğimiz yıl ortaya çıkan savaş ihtimali ve bu yıl içerisinde başlayan Rusya Ukrayna savaşı diyebiliriz. Rusya ve Ukrayna arasında meydana gelen savaş daha başlamadan savaş tamtamları çalmaya başlayınca tüm dünyada ham petrol ihtiyacı olağan dışı artarak  petrol fiyatlarının artmasına sebep olduğunu gördük. Kendi ülkemizde de üç ya da dört ay gibi kısa bir sürede petrol fiyatları en az üç katına çıkmış ve ekonominin tüm unsurlarında bu fiyat artışı sonrası; inşaat, gıda veya sanayi gibi tüm sektörlerde afaki fiyatlar vatandaşı bezdirecek seviyeye gelmiştir. Rusya Ukrayna savaşının ilk başladığı günlerde, ayçiçeği yağı kıtlığı birileri tarafından dillendirilerek yağ fiyatlarının artmasına sebep olmuştur. Bildiğimiz kadarı ile Ukrayna ve Rusya dünyanın büyük buğday üreticileri arasında yer alması sebebiyle yine buğday fiyatlarının artmasına sebep olmuştur. Son günlerde şeker fiyatlarında yine üç ya da dört kat fiyat artışı özellikle ülkemizde kırsalda yaşayan insanlarımızı kara kara düşünmeye sevk etmiştir. Tarım ülkesi olmamız ve özellikle gıda ürünleri ki buğday stratejik bir ürün olması hasebiyle ekilen ürünlerin gelişmesini sağlamak verimi artırmak için tarlada kullanılan gübrelerin özellikle tarımsal faaliyetlerde olmazsa olmazıdır. Peki özellikle kasım ayından bu zamana kadar olan önce döviz, petrol, gübre veya temel gıda maddelerinde ki fiyat artışlarında en az etkilenmesi gereken ülkemiz olması gerekmektedir. Çünkü pandemi döneminde ülkemiz üretmeye devam etmiş ender ülkelerden olmasına karşın fiyat artışları liste başı gitmektedir. Bunun ana sebeplerinden en önemlisi petrol fiyatlarının artması olarak gösterilse de petrol fiyatları ile etkilenen diğer üretim maddeleri arasında afaki rakamlar olması bizim ülkemizde bir eksikliği ortaya çıkarmaktadır. Nedir bu eksikliğimiz? Devletin ana görevlerinden biri olan denetim mekanizmasını tam olarak işletememesinden kaynaklandığını düşünmekteyim. Özellikle sırayla gidersek petrol, gübre, yem, yağ ve son iki haftanın zam şampiyonu şeker gibi piyasaların rekortmenleri ülke siyasetinde son yirmi yıla damga vuran Sayın Erdoğan ve AK Parti’ye karşı şimdiye kadar yürütülmüş en etkili muhalefeti yaptığını görmekteyiz. Dile kolay, muhalefet partilerinin başaramadığı yıpratma etkisini son üç dört ay içinde petrol yağ ve şeker yaptı. 

Hadi geçmiş olsun.