Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu “Yüz Milyonluk Türkiye”

“Yüz Milyonluk Türkiye”

Geçenlerde bir televizyon programına konuk olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’nin doğurganlık oranının kritik seviyenin de altında olduğunu ifade ederek “Bu şekilde devam ederse bundan 20-25 sene sonra biz yeterince askere gönderecek genç bulamayacağız.” şeklinde konuştu. Konuyla ilgili yakın zamanda okuduğum bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Yazı, 14 Nisan 1969 yılında “Devlet” dergisinin 2. sayısında Galip Erdem tarafından yayınlanmış. “Yüz Milyonluk Türkiye” başlığıyla yayınlanan yazıyı olduğu gibi size aktarıyorum:

“İlk gençliğimizin en güzel hayali, vazgeçilmez bir özlemi idi: Yüz milyonluk kocaman bir Türkiye!

Öğretmenlerimizin dedikleri hayalimizi besliyordu: “Çocuklar, kaynaklarımız çok zengindir; ama nüfusumuz azdır. Hedefimiz yüz milyonluk bir Türkiye olmalı. Topraklarımız, daha fazlasını bile yaşatacak kadar verimlidir.” Ders kitaplarımız aynı şeyleri yazıyordu, idareci büyüklerimiz aynı şeyleri söylüyordu. Analarımızın çocuk doğurma kabiliyetleri üzerine parlak nutuklar dinliyor, gazetelerde heyecan verici yazılar okuyorduk. Ve, analarımızla övünüyorduk.

Devlet, çocuğu olan memurlarına doğum parası veriyor, ayrıca, her çocuk başına, o zamanlar için küçümsenemeyecek miktarda maaşlara zam yapıyordu. Beşten fazla çocuğu olanlar yol vergisinden muaf tutuluyorlardı. Türk insanı şimdikinden daha fakirdi, ama inanıyordu. Doğacak çocuğunun rızkını da birlikte getireceğinden emindi. Çocuk sayısının çokluğu analarımız yönünden hem bir övünme, hem de bir sağlık belirtisi sayılıyordu. Kısacası, nüfusumuzun artması millî hedeflerimizden biriydi. Devletimizin siyaseti, hükümetlerin tutumu ve her türlü propaganda bu hedefe göre ayarlanmıştı.

Sonra, hızla değişen bir dünyada, hedefimize başkalarının nişan aldığını ve can evinden vurduklarını gördük. Yabancı uzmanlar varmış; çok akıllı, çok bilgili kimselermiş. Nüfusumuzun artışı planlanmazsa azaltılmazsa demektir ki, memleketimizin kalkınması mümkün olmazmış. Yabancı âlim kişiler, böylesine yüksek bir gerçeği keşfedince hemen hizmetimize girdiler. Yalnız akıllarını değil, üstelik para da verdiler. Bir de baktık ki, doğum kontrolünün fazileti üzerine nutuklar çekiliyor, kitaplar basılıyor, seminerler düzenleniyor, sayfa sayfa yazılar döşeniyor, bol maaşlı propagandacılar tutuluyor, şehir şehir, köy köy dolaşıp çocuk doğurmanın tehlikelerini anlatıyorlar. Önce şaşırdık: Acaba hangi dağa kar yağmıştı da yabancılar bizi bu kadar çok sevmeye, kalkınmamız için çalışmaya başlamışlardı? Belki derin bir uykuya dalacaktık ama; akıllarını yele, vicdanlarını menfaatlerine satmamış milliyetçi ilim adamlarının gayreti ile tam zamanında uyandık. Oyunun arkası göründü, arkasından Çapanoğlu çıktı!

Size on sekiz yaşımın kahramanlarından birini tanıtmak isterim: Adı, yanılmıyorsam, Celâl Baykal’dı. İstanbul’da savcı yardımcısı idi. O sıralarda kürtajcılıkla meşhur bir doktor vardı. Kanunlara kulak asmıyor, bol para karşılığında, isteyenin çocuğunu alıyordu. Savcı Celâl Baykal, kürtajcı doktoru mahkemeye verdi. Doktor bir yolunu buldu, beraat etti. Ama savcı; vatan haini saydığı kürtajcıya öyle bir yapışmıştı, davasına öylesine bir kuvvetle inanıyordu ki, ilk hamleyi kaybetmekle yılgınlık göstermesi mümkün değildi. Mahkemenin kararını temyiz etti ve bozdurdu. Yeniden yapılan duruşma sonunda yine beraat kararı verildi. Savcı yine temyiz etti ve nihayet, meşhur kürtajcının nice Türk yavrusunun canına kıymış bileklerine kelepçeyi taktırdı. Celâl Bey’in mücadelesi beni de heyecanlandırmıştı. Duruşmaların gazetelere geçen bölümlerini yüreğim kabararak okuyordum. Aradan yirmi yıl geçti. Kahraman savcının bir cümlesini hiç unutmadım. Suçlayan işaret parmağını kürtajcı doktora uzatmış ve şöyle haykırmıştı: “Bu adam, Türk neslini ana rahminde imha etmeye çalışan bir canidir, bir vatan hainidir.”

Şimdi, çaresiz bir hüzün içinde, şunu düşünüyorum: Gençlik yıllarımın kahramanlarından biri olan Savcı Bey, Türk neslini, ana rahmine bile düşmeden imha etmek isteyenleri gördükçe ne diyor?

.Sonuç olarak yazı bize nüfusun ne kadar önemli olduğunu ve bu konuda bize nasıl operasyonlar yapıldığını açıkça ortaya koyuyor. Allah okuyup faydalananlardan eylesin. Amin

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi