Zamanın Öğrettikleri
Hayatımın bir döneminde ne kadar çabalarsan çabalayayım hiçbir sonuç alamadığımı düşünmüştüm. Sanki önümde görünmez bir duvar vardı ve ben o duvarı aşmak için bin bir türlü yol denedim. Kimi zaman pes ettim kimi zaman dinlendim. Bu süreçte emeklerinin karşılığını alamadığını düşünmek ise insanı tüketen en büyük şeydi bence. Çünkü çabalarken sadece bir şeylerin peşinde koşmayız. Bu yüzden çabalarımız karşılık bulamayınca en çok kendimizi suçlarız. “Acaba bende mi bir sorun var? Neden olmuyor?” soruları bizi yıpratan en büyük sorundur.
Ama bir süre sonra anladım ki sorun bende değildi.
Sorun bakış açımdı. Kısa sürede sonuç alma beklentisi içindeydim. Ettiğim dua hemen kabul olsun der gibi. Unuttuğum en büyük şey ise şuydu: Zamanı mı?
Ne kadar uğraşsanız da zamanı gelmeden bazı şeyler olmaz. Zorla açmaya çalıştığımız o kapılar, belkide açılmaması gereken kapılar. Bu süreçte bazı şeyleri zamana bırakmam gerektiğini ve üstüne çok düşünmemem gerektiğini öğrendim. Zamanında olmayan hiçbir şey ne kadar istesem de o mutluluğu vermiyordu zaten.
Ayrıca bu süreçte bazen çabalarımın sonucunu aldığımı düşündüğüm zamanlarda bile o sonuç beni yeterince tatmin etmedi. Hayat gerçekten sürprizlerle doluydu. Ve zaman en acımasız öğretmendi. Çünkü asıl mesele sadece hedefe ulaşmak değildi, yol boyunca aldığın dersler, gördüklerimize karşı sabrımız ve kendi sınırlarımızı keşfetmemizdi.
Zamanın öğrettiği en önemli şey ise şuydu: Acele etmek, kendini zorlamak ve suçlamak yerine süreci kabul et ve sabret. Her şeyin bir zamanı var.
