15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbe girişiminin üçüncü yılındayız. Üç yıllık sürece baktığımızda 15 Temmuz’la ilgili çok farklı yorumla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Kısacası herkesin 15 Temmuz’u kendine güzel geliyor…

Her şeyde olduğu gibi 15 Temmuz konusunda da herkesin kendi meşrebine göre bir yorumu var. Bazıları daha üzerinden üç yıl geçmiş olmasına rağmen darbe girişimini sulandırmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. “Darbe değildi, yaşanılanlar tiyatroydu, hükümet kendine puan kazandırmak için böyle bir oyun tezgâhladı vb.” diye saçmalayanlar için yorum yapmaya bile gerek yok. Durduk yere ağzımızı bozup küfür ettiğimizle kalacağız. 15 Temmuz’u anlatırken olanı-biteni olduğu gibi dümdüz anlatmalıyız. Bazıları olayları fantastik bir boyutta sanki bir Amerikan aksiyon filmi edasıyla anlatıyor, bir süre sonra inandırıcılık sorunu başlıyor.

Darbe girişimini sözde lanetler gibi görünen bir kısım sinsi ise “O gece bir darbe girişimi oldu, millet ferasetiyle bu girişimi bastırdı. Darbede yer alan hainler yakalandı. Devamında çok da şey yapmamak lazım(!) Örgüt üyelerine yönelik yapılan operasyonlar devletin de milletin de huzurunu kaçırıyor” diyor. Haklılar tabi devlet içindeki bütün hainler temizlenirse Allah korusun ülke huzura kavuşur... Adamlar bu yapıyı oluşturmak için 40 yıldan fazla emek vermişler. Devletin içinde gizlenenler ayakta kalmayı başarırlarsa ilerde tekrar benzer bir girişimde bulunabilirler. Ülkemiz üzerinde tahakküm kurmak isteyen ülkelerin durduk yere bütün oyuncaklarını kırıp dökmenin bir âlemi yok…

Bir kısım ise zamandı hükümetin FETÖ ile yakın ilişki içerisinde olduğunu (bunlara kalsa örgüt zaten 3 Kasım 2002’de bir günde kuruldu) dolayısıyla bu darbe girişimini hak ettiğini, darbeyi bastırarak geriye düştüğü maçı 1-1 yaptığını söylüyorlar. 15 Temmuz akşamı darbe girişimi oldu, 16 Temmuz’da bastırıldı o kadar. Bu kafaya göre En geç 17 Temmuz’da hiçbir şey olmamış gibi hayat devam etmeliydi, olmadı.

 Bu arada 15 Temmuz akşamı ilk başta kafası karşılık olanları, sonrasında olayın rengi hükümetin lehine değişince meydanlara poz kesmeye çıkanları, sosyal medyada en, öz, has, hakiki darbe karşıtı mesajlar paylaşanları da unutmayalım. Bunlar da en az yukarıda bahsettiğimiz sinsiler kadar tehlikeliler. Darbenin en hararetli saatlerinde bir kenara sinip sonrasında her gece demokrasi nöbetlerinde nutuk atıp, her fotoğraf karesine belki ilerde bir işimize yarar umuduyla girmeye çalışanlar ister istemez kendilerini belli ediyorlar. İşin üzücü tarafı bunların bir kısmının girdikleri fotoğraf kareleri üç yıllık süreçte baya bir işlerine yaradı. Hak etmedikleri makamlara gelenleri de gördük, kendini 15 Temmuz konusunda bilirkişi ilan edenleri de, 15 Temmuz hikâyeleri üzerinden para kazananları da…

Diyeceksiniz ki 15 Temmuz’da vatandaş ne yapmıştı, vatandaş için 15 Temmuz’da ne olmuştu? Cevap basit. Vatandaş darbe girişimi başlayınca ne oluyor diye düşünmeye başladı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla da kendini meydanlara attı. Vatandaşın görevi ülkesini kurtarmaktı. Binlerce yıldır yaptığını yaptı, gene ülkesini kurtardı. Kâr-zarar hesabı yapmadan, kendi çıkarını düşünmeden ülkesinin derdine düştü. Gözünü kırpmadan yüzlerce şehit, binlerce gazi verdi. 16 Temmuz’da öğleye doğru evine döndü, bir kahvaltı yapıp, biraz da dinlenip, ihtiyaç halinde yeniden meydanlara çıkabilmek için… Derdi ülkesiydi ve ülkesini kurtarmıştı. Olaylar yatıştıktan sonra konser edasına dönüşen demokrasi nöbetlerine de bir bakıp geldi. Baktı ki çoğunluk sıkıcı yaz günlerinde hoşça vakit geçirmek için geliyor üstelik ikram da var, evinin yolunu tuttu. İhtiyaç halinde yeniden ortaya çıkmak için. Poz kesmenin, edebiyat yapmanın derdinde değildi, zaten nasıl yapılacağını da bilmezdi. TV’deki cengaverleri görünce biraz üzülmüştü ama ülke kurtuldu ya gerisi önemli değil deyip günlük meşgalesine dönmüştü.

15 Temmuz’da ne olmuştu sorusuna herkes kendi meşrebine göre bir cevap verecektir. Bize göre 15 Temmuz’da vatandaş hainlerden vatanını kurtardı. Gerisi, gerisi hikâye. Biz bu vatana ve vatandaşa sahip çıkalım yeter. Varsın pozu başkaları kessin…