Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

2021’in serencamı

2021’in serencamı

Ömrümüzden bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yaşlandıkça zamanın daha hızlı geçmesine şaşırmamız bile azalıyor, kanıksıyoruz. Uzun zamandır, yıllar, aylar, haftalar ve günler birbirinin yerine geçip gitgide kısalmaya başladı. Boşuna yaşadığımız devre ahir zaman denmiyor.

 Aslında 2021 yeni bir yıl değil, 2020’nin devamı, gölgesiydi. Korona hayatımızın merkezinde olmaya devam etti. Yılın son döneminde ekonomik kaygılar biraz daha ağır basınca geri plana düştü. Dünya genelinde bu virüsten nemalananların ve onların ülkemizdeki işbirlikçilerinin gayretiyle yeni varyantlarla tekrar ön plana çıkarılmaya çalışılsa da inşallah yeni yılda koronanın beli tamamen kırılmış olur…

2021 yılında yine saçma sapan yasaklarla, aşı muhabbetleriyle boğuştuk. Herkes kendi çapında bir bilim adamı oldu. Takım tutar gibi Alman ve Çin aşısını tuttuk. Kendi yaptırdığımız aşıyı çok matah bir şeymiş gibi öve öve bitiremedik. Sanki aşı aşı değil de ölümden başka her şeye çare olan bir şeydi. Aşının en iyi yanı 65 yaş üstü vatandaşlara eski özgürlüklerini geri kazandırması oldu. Saat sınırı olmadan gönüllerince dolaşabildiler. Gerçi sonrasında test saçmalığı çıktı. Aşı yaptırmayanlar şehirlerarası seyahatlerini toplu taşıma ile yapacaklarsa 48 saat öncesinden test yaptırmaları istendi. Aynı şekilde sinema ve tiyatro başta olmak üzere pek çok etkinlikte de bu saçmalık hâlâ geçerli. Umarız en kısa zamanda vazgeçilir de insanlar temel haklarına en kısa zamanda kavuşmuş olurlar.

Aşının sadece yaptıranı koruduğunu, aşılı bir kişinin pekâlâ virüs kapıp başkalarına da bulaştırabileceğini artık çocuklar bile biliyor. Yani aşı yaptırmayanlar sadece kendilerini riske atıyorlar. İnsanın kendi geleceğine kendinin karar vermesi en doğal hakkı. Kısacası bu bir tercih meselesi. Sırf aşı yaptırmıyorlar diye insanlara güvenilirliği tartışılan bir testi zorunlu tutmak ne ahlâkidir ne de vicdani. İnsan haklarına aykırıdır falan demiyorum. Çünkü geçtiğimiz bir buçuk iki yılda, herhangi başka bir hastalık kadar insan öldüren virüs bahane edilerek her türlü temel hak ve özgürlüklerin içine edildi. Biz de buna nedense gönüllü olup, yasakları alkışladık.

2021 yılında koronanın dışında tedarik zinciri, kuraklı, iklim değişikliği, çip krizi gibi değişik kavramlarla haşir neşir olduk. Bu kadarı yetmez daha fazla yasak, daha fazla kapanma diyen yüzsüzler üretim, tüketim dengesi bozulunca da arsızlıklarını artırıp bu kez de ekonomik sıkıntıdan dem vurmaya başladılar. Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan bilim kurulunun üyelerinin arasında bile bu arsızlardan var. İnşallah yetkililerimize bu süreçten gereken dersi almıştır ve 2022’de yeni yasak saçmalığıyla karşılaşmayız. İki yıllık saçmalığın ardından inşallah bu yıl Ramazan’da teravih namazına ve peşine bayramımıza kavuşalım. Sağlığımızın ardından gelen en önemli şeyin ekonomi olduğunu bu yıl biraz acı çekerek de olsa yeniden öğrendik. Üretimde yaşanılan en ufak bir aksiliğin sonucunu da gördük. Artık stokçuların, ahlâksız tüccarların üç-dört harfli market çetelerinin oyunlarını falan çok iyi öğrendik. Elimizden bir şey gelmediği yerde de küfrettik(!)

2021 benim açımdan stabil geçti. Hayatımda şöyle kayda değer çok fazla bir şey olmadı. Rutin yaşamıma şükürler olsun. İleriye doğru adım atıp, uçup kaçamadım. Fakat çok şükür geriye de gitmedim. Evde kaldığımız zaman diliminde okumaya biraz daha ağırlık verebildik. Ailemle, akrabalarımla, arkadaşlarla gül gibi geçinip gidiyoruz daha ne olsun. Bu yılın son döneminde yine ülkemizi, milletimizi sarsan ölüm haberleriyle sarsıldık. Üstat Sezai Karakoç vefat etti. Karakoç’un milletimiz ve ümmet için önemini ölümünün ardından kaleme aldığımız yazıyla kendi çapımızda değerlendirdik. Felsefeci Teoman Duralı hocanın vefatı da bizi üzen ölümler arasında yer aldı.

Geçtiğimiz yıllardaki yeni yıl yazılarımda hep geçen yılı aratmasın yeter derdim. Lakin 2022’den daha ümitliyim. İnşallah yılın son günlerindeki ekonomik düzelme sinyalleri yeni yılda artar ve altın, döviz muhabbeti hayatımızın merkezinden çıkar. Konyasporumuza nazar değmesin çok iyi gidiyor. Yüzüncü yılımızda var bir hayalimiz… Kişisel hayatımızda da yeni yılla alâkalı dillendirmediğimiz var birkaç beklentimiz. Gerçekleşirse gelecek yıl bu zamanlar yazarız inşallah.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR