Hasan Ukdem

Hasan Ukdem

Bir Haziran Akşamı

Bir Haziran Akşamı

Kadife gibi 
Yumuşacık bir akşam indi 
Şu güzel şehrin üstüne 
Haziran çiçekleri 
Usulca salıverdiler kokularını 
Parklarda huzur veren çimler 
Dört bir yanda güller, karahindibalar 
Ve cismen tanıdığım kır çiçekleri 
Baskın kokularıyla 
İğdeler ve hanımeliler 
Bu asude akşamın teninde kokuyorlar 
Sokak lambaları yeni yandı 
Müezzinler akşam ezanını okuyorlar 
 
Evlerine dönüyor insanlar 
Üstlerinde günün yorgunluğu 
Ağır adımlarla bu sükunete sığınmış, 
Haziran kaldırımlarda yürüyorlar 
Çağın cüretlendirdiği 
Bisikletli kızlar geçiyor yanımdan 
Otomobillerden taşan 
Açık saçık şarkılar bile sevimli bu akşam 
Çimlerin üstüne bir genç çift oturmuş 
Kuşların diliyle bir şeyler konuşurken 
Ceylanların gözleriyle bakışıyorlar 
Akşama huzur, hazirana çiçek 
Şu çift de birbirine çok yakışıyorlar 
 
Günün son ışıkları karanlığa dönerken 
İlk yıldızlar beliriyor 
Dupduru gökyüzünde 
Geç kalmış birkaç kuş geçiyor 
Birer karaltı gibi başımın üstünden 
Teker teker yanıyor evlerin ışıkları 
Birkaç pencereden 
Kadınlar bakınıyor sokağa 
Geç kalanlar olmuş belli ki 
Onlarda bile bir iyimserlik var 
Bir huzur, bir dinginlik 
Özgür bir ülke, sakin bir şehir 
İşte budur diyorum içimden, zenginlik 
 
Hayat bazen dinginleşir. Huzurlu bir zaman, çölde karşılaşılan bir serap gibi, bin türlü çileyle, dertle örülü şu modern hayatların üstünü, şefkatli ellerden dökülen bir şal gibi örtüverir. İşte böyle bir zaman dilimi de geçtiğimiz günlerde benim karşıma çıkıverdi. Bir ikindi sonrası, bir akşama doğru sokulurken, önce yüzüme yumuşacık bir hava dokunuverdi. Hayır bilerek yazdım, rüzgâr değildi, gerçekten havaydı. Yumuşacık, kadife gibi içime işleyen hava... Yol kenarında incecik uzayıp giden parkın parkurunda akülü arabamla ilerliyordum, Haziran bütün güzelliğiyle güle, çiçeğe, ağaca, dala, yaprağa yansımış insanların üstüne sükûnet yağdırıyordu. Parkın parkurunda yürüyüş yapan yaşlısı genci, bisikletle dolaşan kızı oğlanı bilmem farkında mıydı bu güzelliğin. Ya da şu çimlerde oturan çift ne kadar hissediyordu bu harikuladeliği? Yoldan geçen otomobillerden taşan gürültüye sebep olanların, telaşla bir yerlere yetişmeye çalışanların ise bir yapraklık bile nasipleri yoktu bu huzurlu Haziran akşamından. 
 
Gülten Akın’ın; Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya dizeleri düştü aklıma bir an. Ama bozmadım moralimi. Çünkü yaşamak istiyordum bu güzelliği içime çeke çeke. Bütün olan bitenleri, gönlüme güzelliğin diliyle tercüme edip, olumsuzlukları yabancı bir dilde bıraktım. Anlamak, anlatmak istemedim çirkinliği. Güzeldi bugün benim mahallem, caddem, sokağım... Eve gitmek istemiyordum. Bir kameriyeye sokulup, seyrettim etrafı. Kuşların dilini insanlara atfettim, güllerin kokusunu havaya sürdüm, yaprakların kıpırtısını gönüllere yerleştirdim ve Haziran saatleri kalbimin sayfalarına şiir diye yazdım.  
Gün yavaş yavaş tükeniyordu. Kuşlar yuvalarına doğru uçuyor, güllerin rengine batan güneşin kızıllığı karışıyor, sokak lambaları bir bir yanıyordu. Parkurda yürüyüş yapanlar, bisikletli kızlar oğlanlar evlerine yönelmiş gidiyorlardı. O çimlerde oturan çift de önümden geçip gittiler ve parkın bitişindeki yolda ayrıldılar. Hiçbir şey canımı sıkamazdı bu akşam. Ne ayrılıklar ne dünyanın amansız mihneti... sokak lambalarından sonra yoldan geçen araçların farlarını da fark etmeye başladım. Sanki far ışıklarından bir ray oluşmuş, insanlar mutluluğun diyarına seyahat ediyorlardı. Tam o anda müezzinler akşam ezanını okumaya başladı. Huzurun kaynağını fark edip, alemlerin Rabbi olan Allah’a şükrettim, hamdettim.  
 
Keşke dedim bu güzelliği bu huzuru bütün insanlar duyabilseydi, keşke bu huzuru bütün insanlar hak etse ve dünyanın bütün zamanları bu şekilde akabilseydi. Keşke dedim, insanlık olarak hırsın, kavganın, savaşın peşinde koşmak yerine, şu sükunetin temini için çalışıp çabalasaydık. Hayır bu yazıyı, o akşamın hatırına olumsuz bitirmeyeceğim. 
 
Ve gökyüzüne baktım, ilk yıldızlar belirmiş göz kırpıyorlardı bana... Hayat güzel be... 
 
Sevgiyle kalın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi
SON YAZILAR